Yaşlanma sürecinin hızlanması ve yaşam kalitesinin düşmesi birçok durumda emeklilik anında gerçekleşmektedir. Boş zamanın fazlalığı o zaman bir sorun haline geliyor. Özellikle şimdiye kadar profesyonel olarak çok aktif olan, emekli statüsünün ve bu bağlamda ilerleyen bir sosyal yabancılaşmanın daha düşük bir öznel iyi oluşa yol açtığı bireyleri etkiler. Çok gelişmiş toplumlarda, boş zaman sorunu, zamanın miktarından çok, onu doğru harcama şeklidir. Bu nedenle, boş zamanı bireysel gelişimin yararına kullanma becerisini kazanmayı amaçlayan her türlü eğitim etkisi en çok arzu edilir ve her yaşta uygulanmalıdır.
Son yıllarda, küreselleşme süreçleri ve ekonomik, sosyal ve ahlaki alanlardaki demokratik-liberal eğilimler nedeniyle, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde şimdiye kadar çok az bilinen yaşlılığı deneyimleme yolları yavaş yavaş gözlemlenebilmektedir: Aktif yaşlanma ve boş zaman yaşlandırma modelleri.
Aktif yaşlanma modeli, emeklilik sırasında (genellikle değiştirilmiş bir biçimde, sınırlı bir ölçüde) çalışmaya devam etme veya toplum için çalışma girişimidir. Emekliliği boş zaman ve eğlence olarak ele almak, diğer yandan boş zaman yaşlanma modelini sunar. Her iki model de birbiriyle ilişkilidir ve yaşam kalitesinin onaylanması bağlamında bireysel gelişime odaklanır.
Dolayısıyla gelişmekte olan toplumların benimsediği tüketim kalıpları, yaşlılıkla baş etme alanında da geçerlidir. Sosyal yararsızlığı önlemeyi amaçlayan aileyi desteklemek için zaman harcamak, kültürel olarak oldukça koşulludur ve genellikle kişisel gelişim için kullanılan boş zamanları sınırlar. Aynı zamanda, emeklilikte boş zaman için yaşam stratejilerinin farklılaşması giderek daha belirgin hale geliyor. Normatif davranışların çeşitli kırılmaları devam ediyor, davranış genellikle emekli olma statüsüne atfediliyor. Çoğu, ekonomik duruma, mevcut yaşam tarzına, profesyonel çalışmaya, eğitime, farkındalığa, ihtiyaçlara ve oluşan alışkanlıklara bağlıdır. Boş zaman yaşlanma modeli genellikle aile bağlarının güçlü olduğu ve bağlardan çok ilişkilere benzediği durumlarda ortaya çıkar. Sporda güçlü bağlılık, aile eksikliğinin bir telafisi olabilir.
Günümüzde aile, yaşlıların yaşam aktiviteleriyle ilgili ihtiyaçlarının karşılandığı tek yer olmaktan çıkmıştır.
Kapsamlı bir faaliyetin yaşamının başarılı bir yaşam olduğuna yaygın olarak inanılır. Boş zamanlarında organize faaliyetlere katılan aktif insanlar, kendi yaşamlarına karşı yaratıcı bir tutuma sahip olma eğilimindedir. Yaşamdan doyum elde etmek, uygun stratejilerin kullanılmasını gerektirir. Bu stratejiler engellerden kaçınmak anlamına gelmemeli, tam tersine. Faaliyet (çaba gösterme yeteneğinde olduğu gibi) başlı başına bir değerdir. Çok formda olmak değil, aktif olmanın kendisi bir refah kaynağı olabilir. Doğal olarak, aktif olabilmek için gerekli bir zindelik düzeyine ihtiyaç vardır. Bu nedenle fiziksel aktivite ve fitness, yaşlıların yaşam kalitesinin önemli belirleyicileri olarak belirtilebilir.
Şüphesiz 60 yaş üstü bireylerin yüksek zindeliği, gençlikte yıllarca eğitim almalarından kaynaklanmaktadır. Okul eğitimi dönemindeki kişisel spor deneyimi deneyimleri, yaşamın daha sonraki dönemlerinde spora katılımla sonuçlanmaktadır. Bazı araştırmacılar yaşamın erken dönemlerinde hareketsiz olan yaşlılarda en zor şeyin fiziksel aktiviteyi teşvik etmek olduğunu; ancak fiziksel aktivite yaşam tarzları haline geldiğinde nadiren bundan vazgeçtiklerini belirtiyor.
O zaman ömrün her anında hareketli kalmaya devam etmeliyiz.
YORUMLAR