Bir hayli yorulmuş ve erken yatmıştım. Pencerenin perdesinin aralığından sızan güneşin kavurucu sıcaklığı ile uyandım. Ayağa kalktım ağır adımlarla pencere kenarına gelerek önce perdeleri açtım sonra minik balkona çıktım. Nevatra nehrinin güzelliği ayaklarımın altında. Sabahın ilk ışıkları nazlı nazlı insanın üzerine pozitif enerji veriyordu. İşine yetişmek insanların koşuşturmacaları, spor yapan insanların Nevatra nehrinin kenarında ki güzelliklerini diğer bir yanda ise tam karşımda birinci dünya savaşının başlamasına neden olan cadde, geçmişte yaşanan olayları kitaplardan okuduğum kadarı ile hatırlamaya çalıştım. Birinci Dünya Savaşı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahtı Franz Ferdinand, 28 Haziran 1914 günü Saraybosna’yı ziyaretinde bir Sırp Milliyetçisi olan Gavrilo Princip tarafından eşi Prenses Sophie ile birlikte suikaste uğraması ile başlamış bütün Avrupa bu savaşta etkin bir rol almış milyonlarca insan ölmüştü. Düşünsenize yüz yıl önce yaşanan bu olayın bulunduğu yerdesin. Aslında çok farklı bir duygu empati kurmaya çalışıyorum ama hemen bu duygudan kurtulma hissi duyuyor kendim de. Çünkü gezmek yeni yerler görerek mutlu olmak istiyordum.
Tekrar balkondan bu kez içeri hızlı bir şekilde adımlarımı atarak girdim. Önce duşumu alıp sonra küçük sırt çantama eşyalarımı koyup yol arkadaşım ile birlikte son kez boşnak böreği yanında otelimizin oda kahvaltımızı yapıp artık Saray Bosna’dan ayrılma vakti gelmişti. Aslında çok sevmiştim Sarejeovayı ama uçak dönüş biletimiz zamanı içerisinde daha çok ülke gezmek için bir an önce çıkmalıydık artık. Önce taksi ile otogara gittik biletimizi alarak dokuzun ve onuncu koltukta yerimize oturduk. Bizim ülkemizin Kamil Koç araçları nasılsa onlarında en büyük firmalarından birisi. Bir kaç dakika içinde araba dolmaya başladı. Gelenlerin geneli hanımdı. bunlardan ikisi bizim koltuğun başında bekleyip bizim koltuktan kalkmamızı istedi. Önce şaşırdık elbette biletimizi gösterdik sanırım Sırpça konuşuyorlardı anlamadık. Kaptan geldi azda olsa Türkçe konuşarak özür dileyerek burada hanımlar araçların ön tarafında oturur siz haklısınız koltuk numaranız doğru ama böyle bir gelenek var sizi arka koltuklara alabilir miyim dedi babacan bir tavırla, bir birimizin yüzüne bakarak ayağa kalkıp en arka koltuğa geçtik. Bir saat sonra ikinci kaptan yanıma gelerek ön tarafta bir koltuk var seni oraya alabilirim dedi. Çok mutlu oldum çünkü yolculuklarımda her zaman ön tarafı sevmişimdir yol boyu güzellikleri içime sindirerek görmeyi çok severim. Kalktım ön koltukta tek başıma rahat bir yolculuk düşünürken bir kadın yolcunun varlığını gördüm. Kaptana baktım evet evet oturabilirsin dedi. Koltukta bayan merhaba buyurun oturun diyerek eşyalarını toparladı. Kendisini tanıttı adının Türkçe de Fahriye olduğunu ve Makedonya’da yaşadığını anlattı. Güzel keyifli bir bu yolculukta geçirdik birlikte.
Sizlere bunu niye anlattığımı merak ediyorsunuz değil mi ?
evet evet diye mırıldandığınızı tahmin ediyorum. Fazla merak etmeden hemen söyleyeyim.
Haftanın ikinci günü TRT 1 ‘de başlayan ”Balkan Ninnisi” ismi ile yayına başlayan dizinin geçtiği o güzelim Üsküp ( Skopi) sokaklarını yaşamış görmüş dolu dolu geçen günlerimi hatırladım. Bu nedenle bir sonra ki yazımda Makedonya izlenimleri mi aktaracağım.
Sevgili okurlarım tekrar görüşmek üzere hepinize selam ve sevgileri mi iletirim. Her şey gönlünüzce olsun.
YORUMLAR