Gerçi günümüzde ekonomiyle ilgilenmeyen neredeyse kalmadı gibi ya, yine de ne kadar ekonomi haberlerine ilgisiz olursanız olun, haberlerde illaki gözünüze çarpmıştır: ekonomik güven endeksi.
Peki, nedir bu endeks? Ekonomiye mi güvenimiz artıyor ya da düşüyor? Ya da iktidara mı? Gerçi bütün ekonomik problemlerin CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan kaynaklandığını düşünüp ona kızanlar da yok değil ama? Bu endeks nedir?
Ekonomik güven endeksi, bir ülkenin ekonomisinin genel sağlığını ve geleceğe yönelik beklentilerini değerlendirmek için kullanılan önemli bir göstergedir. Ekonomik güven endeksi, genellikle bir ülkenin merkez bankası veya istatistik kurumu tarafından hesaplanır ve yayımlanır.
Ekonomik güven endeksi, bir dönemdeki ekonomik faaliyetlere, tüketicilerin ve işletmelerin beklentilerine dayalı bir gösterge olarak hizmet eder. Bu endeks, tüketici güveni, iş dünyası güveni, sanayi güveni, perakende sektörü güveni gibi farklı bileşenlerin birleşiminden oluşur. Genellikle 100 veya bir baz dönemi değeri olarak kabul edilen bir seviye üzerinden değerlendirilir. Endeksin 100’ün üzerinde olması, ekonominin olumlu bir döneme girdiğini gösterebilir, 100’ün altında olması ise olumsuz bir döneme işaret edebilir.
Ekonomik güven endeksi, yatırımcılar, politika yapıcılar ve ekonomistler için önemli bir gösterge olarak kabul edilir, çünkü ekonominin geleceğine dair ipuçları sunar. Örneğin, yüksek bir ekonomik güven endeksi, ekonominin büyüme potansiyeline işaret edebilirken, düşük bir endeks değeri, ekonomik sorunlar veya daralmaya işaret edebilir.
Ancak birçok uzman, ekonomik kriz ortamlarında suç oranlarının arttığını ileri sürüyor. Enflasyon ne kadarsa suç oranının iki katı arttığını ileri sürenler ve görüşlerini çeşitli bulgularla destekleyenler de var.
Ekonomik krizlerde ekonomik ve adi suçlarda artış görülür mü?
Ekonomik krizler genellikle ekonomik ve adi suçlarda artışa neden olabilir. İşte bu konu hakkında bilgi veren bir cevap:
Ekonomik Krizlerin Etkisi: Ekonomik krizler, işsizlik oranlarının artmasına, gelir düzeylerinin düşmesine ve toplumun ekonomik güvencesizlik yaşamasına neden olabilir. Bu tür ekonomik zorluklar, bireylerin maddi ihtiyaçlarını karşılamak için yasadışı yollara başvurmasına yol açabilir.
Artan Ekonomik Suçlar: Ekonomik krizler döneminde işsizlik arttığında, hırsızlık, dolandırıcılık, soygun ve benzeri ekonomik suçlar artış gösterebilir. İnsanlar maddi sıkıntılarını hafifletmek için suç işlemeye yönelebilir.
Adi Suçlar ve Sosyal Sorunlar: Ekonomik krizler aynı zamanda toplumda daha fazla sosyal soruna yol açabilir. İşsizlik artışı ve gelir düşüşleri, aile içi sorunlar, zihinsel sağlık sorunları ve uyuşturucu bağımlılığı gibi adi suçlara zemin hazırlayabilir.
Polis ve Ceza Adaleti Sistemleri: Ekonomik kriz dönemlerinde, polis ve ceza adaleti sistemleri, suç artışlarına karşı daha fazla kaynak ve çaba harcamak zorunda kalabilirler.
Ekonomik krizlerin ekonomik ve adi suçlarda artışa neden olabileceği, sosyal ve ekonomik istikrarsızlığın suç oranlarını etkileyebileceği bir genel kabuldür. Ancak, bu ilişki karmaşıktır ve birçok faktör etkileşim halindedir. Suç oranlarının kesin olarak ne kadar arttığı, krizin şiddeti ve süresine, toplumun yapısına ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir.
Öte yandan, ‘Ekonomik durgunlukta suç oranlarının düşmesi paradoksu’ başlıklı bir yazı kaleme alan Dr. Siddhartha Bandyopadhyay, Suç oranlarının Batı Avrupa ve Amerika’nın hemen hemen her yerinde istikrarlı bir şekilde düştüğünü ileri sürdü.
Bandyopadhyay’ın yazısından öne çıkan bazı bölümler şöyle: “İşsizlik ile artan suç arasındaki sözde ilişki göz önüne alındığında insanları şaşırtan mevcut durgunluğun ortasında bile istikrarlı bir şekilde düşüyor. Bu istikrarlı düşüşü tek bir kesin neden açıklayamasa da bu alandaki araştırmalar (çeşitli işbirlikçilerle yaptığım bazı çalışmalar dahil) suçtaki düşüşe bir dizi faktörün katkıda bulunduğunu öne sürüyor.
Birincisi, polislik daha etkili hale gelmiş gibi görünüyor. Hedefe yönelik müdahale, suçun daha iyi tespit edilmesine yol açmıştır ve gerçekten de suç ile tespit arasındaki ters ilişki iyi bir şekilde belgelenmiştir.
Economist’te yakın zamanda yayınlanan bir makalenin işaret ettiği gibi polislik tek faktör değildir. Bu, polislik ve sosyo-ekonomik faktörler kontrol edildikten sonra bile, polislik ve sosyo-ekonomik faktörler kontrol edildikten sonra bile, araştırmamız tarafından bir kez daha doğrulanmıştır. Sosyo-ekonomik faktörler elbette önemlidir ancak bunların suç üzerindeki etkisi daha karmaşıktır. İşsizlerin genellikle daha az seçeneğe sahip olması nedeniyle işsizlik suçu artırabilir, ancak işsizliğe aynı zamanda insanların daha az harcaması da eşlik eder, bu da çalınacak daha az şey olduğu anlamına gelir. Dahası, işte değil de evde daha fazla insan olduğu için, mülkler daha az sıklıkla korumasız kalıyor ve bu da çalınmayı daha da zorlaştırıyor. Ortalama kazancın suç üzerinde de belirsiz bir etkisi vardır. Kazançların artması, insanların hırsızlık yapmasına gerek olmadığını gösteriyor ancak aynı zamanda hırsızlığın hedefi haline gelebilecek mallara daha fazla harcama yapılması anlamına da geliyor. Dolayısıyla işsizliğin ve düşük ücretlerin birleşik etkisi paradoksal olarak suçu azaltabilir.
Elbette suçun bileşimi zamanla değişmektedir. Gençler internette daha fazla vakit geçiriyor ve daha az vandallık yapıyor ancak web konusundaki bilgileri internette daha karmaşık dolandırıcılık uygulamalarına yol açtı ve internet dolandırıcılığı gelecekte büyüme gösteren bir suç haline gelebilir. Ancak şu ana kadar rakamlar cesaret verici olmaya devam ediyor; bu da suç faaliyetlerinde kalıcı bir düşüşe ulaşmış olabileceğimizi gösteriyor.”
United Nations Office on Drugs and Crime’in (UNODC) 2012’de yayınladığı Ekonomik Krizin Suç Üzerindeki Etkisinin İzlenmesi raporuna göre suç, ekonomik kriz sırasında zirveye çıkabilir. Rapora göre, ekonomik stres dönemlerinde soygun vakaları iki katına çıkabilir, cinayet ve motorlu araç hırsızlığı da artabilir.
15 ülkede polisin soygun, cinayet ve araba hırsızlığı vakalarına ilişkin kaydettiği verileri kullanan rapor, özellikle 2008-2009 küresel mali krizi sırasında ekonomik stresin olası etkilerine odaklanıyor.
Belirli suçlar ile belirli ekonomik faktörler arasında tutarlı bir ilişki kurulamazken, kanıtlar suçun ekonomik iklimle bağlantılı olduğunu gösteriyor. Bu tür bulgular, ekonomik stresin suç davranışında artışa neden olduğunu öne süren suç motivasyonu teorisiyle tutarlıdır. Ancak mevcut veriler, azalan üretim ve tüketim seviyelerinin, daha az potansiyel suç hedefi yaratarak mülkiyet suçu gibi bazı suç türlerini azaltabileceğini ileri süren suç fırsatı teorisini desteklememektedir.
UNODC raporunda “Gençlik çetelerinin varlığı, silahların ve potansiyel hedeflerin mevcudiyeti, uyuşturucu ve alkol tüketimi ve kolluk kuvvetlerinin etkinliğinin tümü, genel suç seviyelerinin sağlanmasında veya sınırlandırılmasında önemli bir rol oynamaktadır” ifadesine yer veriliyor.
YORUMLAR