Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Semih Tulay

ESKİ ESER KAÇAKÇILIĞI

Eski eserlerin izinsiz şekilde çıkarılıp, yasa dışı yollarla yurt içinde ya da yurt dışında pazarlanarak, kazanç sağlanmasına ve buna yönelik her türlü eylemlere ‘eski eser kaçakçılığı’ denir. Eski eserlerin aranılır, değerli nesne oluşları, yurt içinde ve yurt dışında yüksek fiyatlarla peşin olarak hemen alıcı bulmaları ve genellikle taşınmalarının kolay olması, eski eser kaçakçılığını çekici bir duruma getirmektedir. Ülkemizdeki eski eser yağmasında en büyük pay eski eser kaçakçılığında olup silah, uyuşturucu vs gibi kaçakçılıkların ilk sıralarında gelmektedir.

Her çeşit eski eseri alıp satarak ticaret yapan ve bunu kendine iş edinen kişilere eski eser kaçakçısı adı verilir. Eski eser kaçakçıları Türkiye’de en yaygın, en kalabalık ve en iyi çalışan kaçakçılık grubudur. Ülkemizde kırsal kesimden büyük metropollere değin birçok yerde yüzbinlerce insan; kaçak kazı, definecilik ve eski eser ticareti ile uğraşmaktadır. Her gün on binlerce kişi dedektörle arama yapmaktadır. Bütün bu kalabalık topluluk, yani bu ülkenin insanları, el birliği ile kendi eski eserlerini tahrip etmekte ve yurt dışına çıkarılmalarına neden olmaktadırlar.

Eski eser alım-satım işiyle uğraşanlar, genellikle ilçe ve illerde bulunurlar. Arkeolojik bölgelerde bu köy düzeyine değin inmektedir. Türkiye’de eski eser ticareti bir makine sistemi gibi çalışmaktadır. Ele geçen eser köy, ilçe ya da ildeki kişilere, sonra bölge sorumlularına, daha sonra genellikle üç büyük kentteki özellikle İstanbul’daki büyük patronlara, oradan da yurt dışına gitmektedir. Yurt dışına pazarlamayı yapan sayılı kişi vardır ve aile şirketi gibi çalışırlar. Bunların bir kısmı yurt dışında yaşamaktadırlar.

Bunun tipik bir örneği ‘Elmalı Definesi’nin’ yurt dışına kaçırılmasında görülmüştür. Bulunan eserler kademe, kademe elden ele geçmiş, adı çok bilinen bir kaçakçı ailenin eliyle yurt dışında dağıtımı yapılmıştır.

Ege ve Akdeniz bölgelerindeki illerde, özellikle deniz kıyısındaki turistik sahil kasabalarında eser kaçakçılık trafiği çok yoğundur. Buralardaki kimi esnafın işyerlerinde taşınması kolay ve dikkat çekmeyecek sikke, takı, küçük heykelcikler gibi eserleri el altından pazarladıkları bir gerçektir. Türkiye’de geçici ya da sürekli oturan kimi yabancı uyruklu kişiler de eski eser satın alarak ülkelerine götürmekte ya da pazarlamaktadırlar. Özellikle yabancıların yurt dışına eser çıkarmalarında, kimi ‘Diplomatik Dokunulmazlığı’ olan kişilerden yararlanıldığı görülmektedir. Geçmişte birçok eserimiz yabancı diplomatlar eliyle kaçırılmıştır.

Ülke genelinde alım-satımların çoğu iş yerlerinde yapılmaktadır. Kendi iş yerinde alım-satım yapanların çoğunluğunun eski eserlerle doğrudan bağları vardır. Vatandaşın altından daha iyi anlar diye gittikleri sarraf ve kuyumcuların çoğunluğu kendilerine gelen eski eserleri almak eğilimindedirler. Belli bir yeri olmayan alıp-satıcılar bu işi evlerinde ya da belli yerlerde yapmaktadırlar. Kimi yerlerde eski eser işiyle ilgilenen kişilerin devam ettikleri kahvehaneler vardır. Çoğunlukla ‘Defineci Kahvesi’ adı verilen bu yerlerde dedektör sağlanması, kaçak kazıların düzenlenmesi yanında her çeşit alım-satım yapılmaktadır. Kimi bölgelerde ilçe pazarlarının kurulduğu günlerde ‘Eski Eser Pazarı/borsası’ da kurulmaktadır. Bunun yeri belirlenen bir kahvehane ya da bir iş yeri olabilir.

Eski eser kaçakçılığında bir kural vardır. Eski eser alım- satımlarında her zaman son satan, bir öncekinden daha fazla kazanır. Yani deyim yerindeyse herkes birbirini kazıklar. Aldatıldığını anlayan kişi bunu kabullenir, şikayet etmez ya da edemez. Sadece önemli eserlerin alım-satımlarında bir problem çıktığında (eseri almak isteyip de alamayan kişilerce) ya da eser paylaşımında anlaşmazlık çıktığında ihbar olmaktadır.

Eski eser kaçakçılığında eserler birçok koldan temin edilmektedir. Bunları kısaca sayacak olursak

1-Kaçak kazılar: Korumasız ören yerlerinde, sit alanlarında, höyük, tümülüs ve nekropol (mezarlık) alanlarında genellikle geceleri kazma-kürek, iş makinaları ve dedektör gibi araçların kullanılmasıyla, önceden belirlenmiş yerlerin eski eser bulmak ereğiyle yasa dışı olarak kazılmasıdır. Bu gruba definecileri de dahil etmek gerekir.

2-Koleksiyon belgeliler: Ülkemizde eski eser koleksiyonu yapmak izine bağlıdır.

Eski eser kaçakçılığında, çalıntı eserlerin satılmasında kötü düşünceyle koleksiyon belgesi alan vatandaşlar önemli rol oynamaktadırlar. Türkiye’de koleksiyon belgesi alan kişilerin yüzde 80’ine yakını, aldıkları belgeyi koleksiyon yapmaktan çok, yaptığı eski eser kaçakçılığına paravan olarak kullanmaktadırlar. Belge çoğu kez ‘cankurtaran simidi’ yerine geçmektedir.

Kimi kötü niyetli koleksiyonerler yanlarına belgelerinin aslını ya da fotokopisini alıp, eser toplamaya çıkmaktadırlar. Yakalandıkları zaman da belge sayesinde kurtulmaktadırlar.

3-Toplayıcılar: Bunların içinde sayıları az da olsa özellikle kırsal kesimi gezen, kasaba pazarlarında etkinlik gösteren artık günümüzde kalmayan koku satıcısı ‘Esanscılar’, köy ve kasabaları dolaşarak çeşitli malları satan ‘çerçiler’ ve pazarlarda genellikle bıçak, makas, bakır eşya gibi malzeme satan kişiler yer alır. Bu kişilerin kimilerinin eser topladıkları ve sattıkları bilinmektedir. Bu grubun içinde en tehlikelileri kimi ‘Halı-kilim satıcılarıdır.’ Bunlar köyleri ve kasabaları dolaşarak evlerdeki halı ve kilimler yanında özellikle camilerde bulunan değerli halı ve kilimleri, teberrukat eşyalarını yağmalamışlardır. Yerine göre değerli eşyalara ya para karşılığı, ya da camilere ucuz halıfleksleri  ‘Allah rızası için!’ döşeyerek sahip olmuşlardır.

4-Rastlantı sonucu bulunanları müzelere vermeyenler: Örneğin, çift sürerken, bağ-bahçede toprakla uğraşırken eser bulanlar vardır. Bu kişilerden kimileri genellikle iyi düşünceyle, buldukları eserleri müzelere teslim etmektedirler. Kimileri ise müzeye gitmekten korktuğu için, ya da fazla para alacağını sanarak kaçakçılara satmayı yeğlemekte, böylelikle eser kaçakçılığına karışmaktadırlar.

5-Soygun ve hırsızlıklar: Müze, kütüphane, cami, türbe, kilise, sinagog, tümülüs gibi yerlerde yapılan soygunların ve ören yerlerinde meydana gelen hırsızlık olaylarının altında yatan en büyük neden eski eser kaçakçılığıdır. Müze soygunları ya eserlerin gelişigüzel alınmaları ya da sipariş edilenlerin özellikle seçilerek alınmaları biçiminde olmaktadır.

Eski eser kaçakçılığının önüne polisiye önlemlerle geçmek olanaksızdır. Bunun için insanlarımızı daha ilkokul safhasında eğitmeliyiz. Eski eserlerin bir ülkenin en önemli kültürel zenginliği olduğunu, bir eser bulunduğunda en yakın müzeye haber verileceğini ve bunun bedelinin getirene ödeneceğini anlatmamız gerekir. Unutmayalım ki eski eserler gelecek kuşakların bizde olan emanetleridir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER