Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Onat Kafkas

FAİZ

“Faiz sebeptir, enflasyon neticedir” diyerek uzun yıllar düşük faizi savunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ekim 2022’de de “Bu kardeşiniz bu görevde olduğu sürece, faiz her geçen gün, her geçen hafta, her geçen ay inmeye devam edecektir. Kimse bize bu konuda akıl vermesin” ifadeleri çoktan geride kaldı.

2023’ün mayıs ayında yapılan milletvekili genel seçimleri ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası faiz politikasında keskin bir U dönüşü yaşandı.

Ardından geçen kısacık sürede de rekor artışlar peş peşe geldi.

Politika faizini 14 Mayıs seçimleri öncesinde yüzde 8,5’a kadar indiren Türkiye’de Merkez Bankası (TCMB) aralık ayında faizi yüzde 42,5’e kadar çıkardı.

Yaklaşık altı aylık sürede faizi yüzde 34 artıran Türkiye, Aralık 2023 itibarıyla, yüzde 56,3’lük faiz oranıyla dünyada üçüncü sıradaki Venezuela’ya bir adım daha yaklaştı.

Yıllardır ekonomik istikrarın bir türlü sağlanamadığı Türkiye, dünyada faizin en yüksek olduğu dördüncü ülke oldu.

Trading Economics sitesine göre Aralık 2023 sonu itibarıyla dünyada politika faizinin en yüksek olduğu ülke yüzde 130 ile Zimbabwe. Ardında yüzde 100 ile ekonomik krizlerden bir türlü yakasını kurtaramayan Arjantin var. Üçüncü sırada ise yine krizlerle boğuşan Venezuela bulunuyor. Bu ülkede faiz oranı yüzde 56,3.

AVRUPA’DA SAVAŞAN ÜLKELERDEN BİLE ÖNDEYİZ

Trading Economics’in Avrupa verilerine bakıldığında Türkiye, Avrupa’da iki yıldır savaşta olan ülkelerden bile önde, yüksek faizle lider durumda bulunuyor. Türkiye’de yüzde 42,5 ile Avrupa’da politika faizinin en yüksek olduğu ülke pozisyonunda.

İkinci sırada, Ukrayna ile savaş durumundaki Rusya var ve faiz oranı bu ülkede yüzde 16.

Üçüncü sırada ise Rusya ile savaşan Ukrayna bulunuyor. Bu ülkede faiz oranı yüzde 15.

AB ülkesi Macaristan ise yüzde 10,8 ile dördüncü durumda.

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) bu yılın ilk toplantısını 25 Ocak 2024 tarihinde yapacak. Geçen yılın sonlarında bir açıklama yapan PPK, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığını değerlendirerek parasal sıkılaştırma hızının yavaşlatıldığını bildirmişti. Bu ay içindeki toplantıdan nasıl bir sonuç çıkacağını hep birlikte göreceğiz.

Tüm bunları geride kaldı. Biz, faizin kökenine ve etkilerine bakalım. Neymiş, nasıl ortaya çıkmış, neleri etkilermiş…

Bilindiği gibi, faiz, borç verenin borçlu tarafından kullanılan para karşılığında talep ettiği ek mali bedeldir. Bu, genellikle belirli bir oranla ifade edilir ve faiz oranı olarak adlandırılır. Faiz, ekonomide önemli bir finansal araçtır ve genellikle bankalar aracılığıyla kredi verme ve borç alma işlemlerinde görülür.

Faizin tarihi oldukça eski dönemlere dayanır. Antik Roma’da ve Orta Çağ’da faiz, genellikle toplumun belirli kesimleri tarafından eleştirilmiş olmasına rağmen, ticaret ve finansal işlemlerde kullanılmıştır. Daha sonra, Rönesans döneminde, faiz ile ilgili düşüncelerde bazı değişiklikler yaşanmış ve faiz ticaretin ve ekonominin gelişmesinde önemli bir rol oynamaya başlamıştır.

Günümüzde, dünya genelindeki faiz uygulamaları, ülkelerin ekonomik koşulları, para politikaları, enflasyon oranları, işsizlik durumu ve diğer birçok faktör tarafından etkilenir. Genel olarak, faiz oranları merkez bankaları veya diğer finansal kurumlar tarafından belirlenir ve genellikle ekonomik istikrarı sürdürmek, enflasyonu kontrol etmek veya işsizliği yönetmek gibi hedeflere ulaşmak amacıyla kullanılır.

Faiz, zaman içinde ekonomik ve finansal sistemlerin karmaşıklığına paralel olarak evrim geçirmiştir. Modern ekonomilerde, faiz oranları genellikle merkez bankaları tarafından belirlenir ve bankalar arasında kredi alışverişi ve para arzı üzerinde etkili bir araç olarak kullanılır.

Faizin temel nedenleri şunlar olabilir:

Zaman Değeri: Paranın bugünkü değeri gelecekteki değerinden farklıdır. Faiz, paranın zaman içindeki değer kaybını telafi etmeye yardımcı olur.

Risk Telafisi: Borç veren, borçlu tarafından alacaklı olma riskine karşı telafi edici bir prim talep eder. Bu da faiz oranlarını etkiler.

Fırsat Maliyeti: Paranın belirli bir amaç için kullanılması, başka bir fırsatı kaçırma anlamına gelebilir. Faiz, bu fırsat maliyetini kısmen telafi edebilir.

Enflasyon Telafisi: Enflasyon, paranın değerini düşürebilir. Faiz, bu değer kaybını telafi etmeye yöneliktir.

Ancak faiz, bazen ahlaki, etik veya dini nedenlerle eleştirilmiştir ve bu konuda farklı görüşler bulunmaktadır. İnsanların faize bakışı kültürel, tarihsel ve ekonomik koşullara göre değişiklik göstermiştir.

“Faiz oranları neden yükselir ya da düşer” şeklindeki bir sorunun yanıt hiç de kolay değildir. Bunların başında ‘kötü’ ekonomi yönetimlerinin varlığıdır. Ülke kaynaklarının toplum yararı gözetilmeden, çarçur edilmesi temel nedenlerin başında gelmekteyse de bazı faktörler de faiz konusunda oldukça etkilidir.

Faizin bir ülkede neden olduğu faktörler de şöyle sıralanabilir:

Enflasyon: Yüksek enflasyon genellikle faiz oranlarını artırma eğilimindedir. Çünkü yüksek enflasyon, para biriminin değerini düşürebilir ve ekonomik istikrarsızlığa yol açabilir. Faiz oranlarının artırılmasıyla, tüketici harcamaları ve kredi talepleri azalabilir, bu da enflasyonu kontrol altına almaya yardımcı olabilir.

Para Politikası: Merkez bankaları, para politikası aracılığıyla faiz oranlarını kontrol eder. Ekonomik duruma göre, bir merkez bankası faiz oranlarını artırabilir (parasal sıkılaştırma) ya da düşürebilir (parasal genişleme). Bu politikalar, ekonomik büyümeyi, enflasyonu ve işsizliği etkileyebilir.

İstihdam Durumu: Bir ülkede işsizlik oranlarının yüksek olması, genellikle faiz oranlarını düşürme eğiliminde olabilir. Düşük faiz oranları, tüketici harcamalarını artırabilir ve işletmelerin yatırım yapmasını teşvik edebilir, bu da istihdamı artırabilir.

Ekonomik Büyüme: Bir ekonomide düşük büyüme beklentisi, merkez bankalarını faiz oranlarını düşürmeye yönlendirebilir. Düşük faiz oranları, tüketici harcamalarını ve kredi talebini artırarak ekonomik büyümeyi destekleyebilir.

Küresel Faktörler: Dünya genelindeki ekonomik olaylar ve gelişmeler, faiz oranlarını etkileyebilir. Örneğin, küresel ekonomik krizler, siyasi belirsizlikler veya ticaret savaşları, faiz oranlarını etkileyebilir.

Bu faktörler, ülkeden ülkeye farklılık gösterebilir ve zaman içinde değişebilir. Faiz oranlarındaki değişimler, finansal piyasalara, yatırımcılara ve tüketicilere doğrudan etki edebilir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER