Çok zor günler yaşıyoruz insanlık adına. Ölmeyecek gibi yaşadığımız bu dünya da birçok sevdiğimizi veya kendimiz hayattan kopup göçüyoruz her canlının tadacağı ölümün kucağına.
Oysa daha bu dünya da yapacak çok şeyimiz vardı diye düşünüyoruz ama hayat öyle değil ne yazık ki.
Daha dün şaşalı bir anlaşma yapmıştık falan şirket ile şu kadar para pul şan şöhret kazanacaktın. Öyle söylemiştin ya, artık bunlardan uzak bir yerdesin şimdi.
Biliyor musun aslında uzak yerde de değilsin sadece aynı dünyada nefes alanların insanların yaşadığı yerin iki üç metre toprak altındasın hepsi bu kadar. Onlar hayatta üzüntü içerisindeler hayatlarını devam ettirecek gücü motivasyonu sağlamaya çalışıyorlar bu deprem sonrası. Sessiz, derinden ve senden uzakta.
Ama hayat devam ediyor var gücü ile. Oysa çalmadan çırpmadan, kimsenin hakkını yemeden, doğanın dengelerini bozmadan insan gibi yaşasak çok mu olurdu?
Birkaç gün önce Sevgi Çelik Hanım, deprem sonrası duygularını anlatan çok güzel bir yazı kaleme almış onu sizinle paylaşmak istedim.
Biliyor musun?
Dünyanın umurunda değilsin, kimsin, nesin, kiminlesin, kaç araban var, hangi semtte oturuyorsun, evin lüks mü, kaç odası var, hangi işte çalışıyorsun.
Bir deprem oluyor ve sokakta yerleri süpürürken görmezden geldiğin, hatırını sormadığın temizlik görevlisi ile aynı mezara gömülüyorsun. Beğenmediğin, ismini bilmediğin çalışanınla aynı enkazda yakınını çıkarmak için uğraşıyorsun.
Kazanmak için her şeyi boş verip umursamadığın hayatının bir gecede yerle bir olduğunu görüyorsun. Vakit ayırmadığın, halini hatırını sormadığın yakınlarının bir anda yok olduğuna tanık oluyorsun.
Ölmekten değil de ölüm şeklinden korkmak gerektiğini anlıyorsun. Anlıyorsun makamın, mevkinin, itibarın bir yaşam etmediğini zihnine kazıyorsun.
Ve artık biliyorsun gördüğün, duyduğun, önceden yaşadığın bütün güzellikler bir daha asla olmayacak anlıyorsun.
Gölde üzerine AVM dikilecek diye kurutulan suda kenara sıkışan balıklar gibi, koskoca dünyada köşeye sıkıştık hepimiz. Doğada öldürdüğümüz ve boğduğumuz her nefes intikam alıyor bizden.
Bir şey anlatıyor fısıldamıyor artık çığlık atıyor.
Sadeleş diyor ve beni rahat bırak.
İşte böyle sevgili okurlarım, dostlarım, arkadaşlarım umarım bundan sonra herkes üzerine düşeni alır.
Hayatın ince noktalarını unutmadan sevgi içinde yaşar ve yaşatırız. Her şey gönlünüzce olması dileği hoşça kal ama dostça kalmanızı isterim.
YORUMLAR