Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Tunca

GECENİN GETİRDİKLERİ

Gece!

Gecelerden herhangi bir gece.

Zifiri karanlık çöktü yine.

Sokak lambalarını icat edenin gecesi olmasın.

Gece.

Her gece iki hece.

Gece, her gece neler nelere gebe.

Tek tük sokaktan geçenler.

Bu geç saatte nereden geliyorlar.

Yatalak bir hasta tanıdıkları ziyaretten mi?

Yoksa paylaşılamayan bir malın, nasıl bölüşüleceğini tartışmadan mı geliyor-lar.

Yanındaki eşi olsa gerek.

Bazen muhabbet ediyor diye, eşine sesini yükseltiyor.

Bazen bağırıyor.

Bazen kısık sesle, fikirlerini anlatmaya kendini müdafaaya çekiyor.

Karşıdaki Dördüzler Sitesinin bütün ışıkları yanıyor.

Hayat capcanlı.

Biraz sonra ışıklar bir bir sönecek.

Uyku denen, gecenin mimarisi olan, dinlenme modu başlayacak.

Gece

Gece meydan kedilerle köpeklerle birde sokak farelerine kalacak.

Ve iki ayaklı farelerin ellerine kalacak.

Çalacak, çırpacak, yürütecekler.

Onların yaşamı böyle.

Gece.

Her gece olduğu gibi, bu gece nelere gebe.

Akşam oldu, hüzünlendim ben yine.

Komşu Abuzer beyin, geceyi çığlık çığlığa ikiye bölen ud sesleri çıkıyor ortaya.

Yeşil gözlerinden muhabbet kaptım.

Ardından bir uzun hava. Kim bilir kimden, hangi aşıktan…

Bülent bey!

Yine kitap okuyor.

Eşi bağırıyor.

Şu ışıkları söndür. Gece gece okumaktan bıkmadın mı?

Hey! Tanrım.

Kırk yıldır okudun. Eline ne geçti.

Bıkmadan usanmadan. O gözlere, o elektriğe verdiğin paralara yazık.

Derken.

Apartmanın önünde iki çocuk peydah oldu.

Daha doğrusu, karanlık gecede sahneye iki çocuk çıktı.

Bunlar arka mahallenin kağıt toplayıcısı iki komşu çocuğu.

Gerginler.

Gecenin bütün öfkesi ellerinde, yüzlerinde.

Gerginler. İyice gerilmiş yüzler.

İkisinin de halleri iyi değil. Birbirlerine dalmak üzereler.

Neyi bölüşememişler acaba?

Az sonra anlaşılır. Kulak kabartıyoruz.

Bir para meselesi var ortada.

Bölüşülemeyen, gündüz topladıkları kağıtların paraları.

Sen çok aldın, ben az aldım.

Mevlana bir gün sabah namazından sonra, müridleriyle yürüyüşe çıkmışlar. Köpek yavruları alt üst, alt üst öyle tatlı oynaşıyorlarmış ki.

Müridleri, Mevlana’ya göstermiş, şunlara bakın hazret ne kadar güzeller.

Hazret demiş ki, aralarına bir kemik parçası atın bakın neler oluyor!

Biraz sonra bu iki çocuk, kavgaya tutuştular ve seslerine bütün apartman ayağa kalktı.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER