Ucundan kıyısından azıcık ilgilenenler şunu rahatlıkla fark etmiştir ki; dünya siyasetine Avrupa merkezli siyasal düşünceler yön verir. Çünkü aydınlanma süreçlerine ev sahipliği yapan, Rönesansı ve Reform Hareketlerinin ardından derebeyliği ortadan kaldırıp, burjuvazi sistemine, oradan sanayi devrimine ulaşan Avrupa’dır. Amerika örneği doğru bir örnek olamaz zira oradaki düşünsel ve maddi devrimlerin başlangıcında Avrupa’nın kültürel sermayesi vardır. Bu konuyla ilgili tartışmaları gelecek yazılara bırakmak lazım…
Bugün Türkiye’nin de dikkatle izlemesi gereken politik olgu, Avrupa siyasetindeki kitlesel kopuşlar ya da yön arayışlarıdır.
Evet, Avrupa’daki politik oluşumlar, uzunca süredir kendine yeni bir yön arıyor. Geldiğimiz noktada toplumların taleplerine sunulan arzlar değişmiş ve bu durum, Avrupa’daki geleneksel siyasetin toplumsal sorunların çözümünde üstüne düşen görevleri bundan 30 yıl önceki gibi kolaylıkla yerine getirmekte başarısız olmalarına yol açmıştır. Bu değişim asla düşünsel değil tamamen aksiyoner özelliği ağır basan bir arayıştır.
Çok iyimser bir yaklaşımla şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Giderek Avrupa’nın pek çok ülkesinde geleneksel merkez partilerin popülerliği azalmış/azalmaktadır.
Avrupa’da siyasetin giderek uçlara, doğru deyimle aşırı sağa kaymasının nedenlerine gelmeden şunu belirtmekte fayda var: Avrupa’da geleneksel siyasi partilerin zayıflığından dolayı seçmenler aşırı sağ partilere yönelmiştir.
Son örnek Portekiz’den: Geçen pazar günü düzenlenen genel seçimde 2019 yılında André Ventura tarafından kurulan ve 2022’deki son seçimlerde yüzde 7 oy ile 12 sandalyeye sahip olan ulusal muhafazakar, popülist aşırı sağcı Chega (Yeter) Partisi, oy oranını yüzde 18’e çıkardı ve sandalye sayısını 48’e çıkararak en büyük kazanımı elde etti.
Dünya politik oluşumlarına her zaman düşünsel ve reaksiyon/aksiyon bağlamında etki eden Fransa başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde de benzer politik durumlar yaşanmakta ve aşır sağcılar iktidara yürümektedir.
Bu duruma ilk örnek İtalya’da yaşandı: Giorgia Meloni liderliğindeki aşırı sağ kanattaki İtalya’nın Kardeşleri Partisi (Fratelli d’Italia-FdI), Avrupa’nın en ünlü iki diktatöründen birisi olan Benito Mussolini’den sonra ilk kez iktidara geldi.
Örnekler giderek çoğalıyor.
Bunun nedenlerine bakmak en doğrusu…
Avrupa’da aşırı sağ siyasetin yükselişi birçok kompleks faktörün birleşimiyle açıklanabilir. İşte bu yükselişin temel nedenlerinden bazıları…
Ekonomik Belirsizlik ve Küreselleşme Karşıtlığı: Birçok Avrupa ülkesinde ekonomik belirsizlik, gelir eşitsizliği ve işsizlik gibi faktörler, toplumun aşırı sağ siyasete yönelmesine neden olabilir. Küreselleşme, yerel ekonomilere zarar verdiği düşünülen serbest ticaret anlaşmaları ve uluslararası şirketlerin etkisiyle, yerel halk arasında karşıtlık yaratır.
Göçmen Karşıtlığı ve Kültürel Endişeler: Avrupa’da yaşanan göç dalgaları, özellikle Ortadoğu ve Afrika’dan gelen sığınmacıların artmasıyla birlikte, aşırı sağcı partilerin yükselişini tetikledi. Göçmenlerin ülkeye entegrasyonu, kültürel farklılıklar ve güvenlik endişeleri, aşırı sağcı partilerin göçmen karşıtı politikalarını destekleyen bir ortam oluşturabilir.
Avrupa Birliği Karşıtlığı: Avrupa Birliği’nin (AB) siyasi entegrasyonu ve egemenlik kaybı endişeleri, bazı Avrupa ülkelerinde aşırı sağcı partilerin yükselmesine neden olmuştur. Bazı gruplar, AB’nin milli egemenliğe müdahale ettiğini ve ulusal kimliği tehdit ettiğini düşünmektedirler.
Popülizm ve Halkın Güvensizliği: Popülist liderlerin yükselişi, genellikle toplumun siyasi ve ekonomik kurumlara duyduğu güvensizliği ve hoşnutsuzluğu yansıtır. Aşırı sağcı liderler, sistemin değişmesi ve elitlere karşı mücadele etme vaadiyle halkın desteğini kazanabilirler.
Terör Saldırıları ve Güvenlik Endişeleri: Avrupa’da yaşanan terör saldırıları, güvenlik endişelerini artırmış ve toplumda korku ve kaygıya yol açmıştır. Bu durum, aşırı sağcı partilerin sert göçmen politikaları ve güvenlik önlemleri gibi politikalarını destekleyen bir ortam oluşturabilir.
Medya ve İletişim Teknolojilerinin Rolü: Aşırı sağ siyasetin yükselişinde medyanın etkisi büyüktür. Sosyal medya ve alternatif haber kaynakları, aşırı sağcı görüşlerin yayılmasını ve toplumun belli kesimlerinin radikalleşmesini kolaylaştırabilir.
Bu faktörlerin bir kombinasyonu, Avrupa’da aşırı sağ siyasetin yükselişini açıklamaya yardımcı olabilir. Ancak, her ülkenin kendi özel koşulları ve tarihî arka planı göz önüne alındığında, yükselişin kesin nedenleri her zaman karmaşık olabilir.
Fakat şunu da unutmamak gerekir merkezi esas alan siyaset, toplumların bugünkü sorunlarına cevap olmaktan ötedirler. İkinci Savaştan sonra huzur, aş, iş ve refah vaadini önceleyen argümanlara kitlelerin karşısına çıkan merkez partileri, süreç içinde varlıklarını koruyabilmek için zamanın dayattığı dönüşüme ayak uyduramamış, Soğuk Savaşın sona ermesinin ardından düşüşe geçmiştir.
***
Geleneksel siyasetin zayıflamasının nedenlerinden bazıları ise şunlardır:
Teknolojik Gelişmeler ve İletişim: Teknolojinin hızlı ilerlemesi, iletişim araçlarının çeşitlenmesi ve dijital platformların yükselişi, geleneksel siyasetin etkisini azaltmıştır. Sosyal medya gibi platformlar, bireylerin siyasi fikirleri hızlı bir şekilde paylaşmalarına ve topluluklar oluşturmalarına olanak tanırken, bu durum geleneksel siyasi yapıları etkisizleştirebilir.
Değişen Toplumsal Dinamikler: Toplumların değerleri, tercihleri ve beklentileri zamanla değişir. Geleneksel siyasetin bu değişen dinamiklere uyum sağlaması genellikle zordur. Özellikle genç nesil, daha özgür ve katılımcı bir siyasi süreç talep ederken, geleneksel siyaset bu taleplere cevap verme konusunda yetersiz kalabilir.
Kurumsal Yorgunluk: Geleneksel siyasi kurumlar, zamanla kurumsal yorgunluk yaşayabilirler. Bu kurumlar, sık sık politik skandallar, yolsuzluklar ve etik ihlallerle sarsılabilir, bu da halkın güvenini zedeleyebilir ve siyasi katılımı azaltabilir.
Kutuplaşma ve Bölünme: Günümüz siyasi ortamında, kutuplaşma ve bölünme giderek artmaktadır. Geleneksel siyaset genellikle bu kutuplaşma ve bölünmeyi körükleyen bir faktör olarak algılanabilir. Bu durum, siyasi uzlaşmayı zorlaştırır ve toplumun birlikte çalışmasını engeller.
Yeni Aktörlerin Yükselişi: Geleneksel siyasi partiler ve kurumlar, artık siyasi arenada tek başına hakim değildir. Sivil toplum kuruluşları, aktivist gruplar ve bağımsız adaylar gibi yeni aktörler, siyasi sürece katılmak ve değişimi teşvik etmek için daha fazla etkiye sahiptir. Bu da geleneksel siyasetin zayıflamasına neden olabilir.
Bu faktörlerin bir kombinasyonu, geleneksel siyasetin zayıflamasına katkıda bulunabilir ve siyasi süreçte daha fazla yenilik ve değişimin gerekliliğini vurgulayabilir.
YORUMLAR