Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Semih Tulay

HAYVAN DOSTLARIMIZ

Aynı gökyüzünü, aynı havayı kısaca aynı gezegeni paylaştığımız hayvan dostlarımızla ilgili olarak son zamanlarda tartışmalar, konuşmalar, yasa taslakları gündeme oturdu. Oysa insanoğlu ile hayvanlar binlerce yıldır birlikte yaşayarak bugüne gelmişlerdir. Bence bu konuda biraz geç kaldık gibiyiz.

Günümüzden yaklaşık bir milyon yıl önce akıllı insan (homo sapiens) ortaya çıkmış ve uzun bir süre yaklaşık 990.000 yıl kadar avcılık, balıkçılık ve yiyecek toplayıcılığına dayanan ilkel bir yaşam biçimi ile varlığını sürdürmüştür. İnsanlık tarihi ve uygarlığının bugünkü aşamaya gelmesinde önemli bir aşama olan bitki ve hayvanların evcilleştirilmesi ve yerleşik yaşama geçiş yaklaşık olarak MÖ 10.000 civarında olmuştur. Yerleşik yaşama geçen insanoğlu tarım ürünlerini yetiştirme ve hayvanlardan yararlanmayla birlikte bir yandan yaşantılarının bir parçası olan avcılık ve toplayıcılığı da devam etmişlerdir.

Dünya’da insana ilk yaklaşan ve evcilleşen hayvan köpek olup, bir teoriye göre, köpeklerin evcilleşmesi günümüzden en az 25.000 ila 40.000 yıl öncesine, yani Son Buzul Çağı’ndan daha önceye dayanmaktadır. İkinci evcilleşen hayvan olan koyunun arkeolojik bilgilere göre günümüzden 10.750 yıl önce Kuzey Irak’ta, 9000 yıl önce Anadolu’da ve 7000 yıl önce de Mısır’da mevcut olduğunu anlaşılmıştır. Daha sonra bu iki hayvanı sığırlar, domuz ve at takip etmiştir. Bugünkü bilgilerimize göre en eski evcil sığırın varlığı MÖ 6400 civarında Anadolu’da Çatalhöyük’te saptanmıştır.

İnsanlarla hayvanların dostluğu mitolojik öykülere, masallara hatta filmler konu olmuştur. Yazarların yanında yontucu ve ressamlar bu konuyla ilgili güzel yapıtlar vermişlerdir.

İnsan ve hayvan sevgisi ve dostluğuyla ilgili olarak çok sayıda öykü vardır. Şimdi bunlardan birisini anlatalım. Batı Anadolu’da Ege Bölgesi’nde günümüzde denizden 10 km uzakta kalan Milet antik (Aydın-Didim) kenti iki bin yıl önce denizin kıyısında bir liman kenti konumunda idi. Çünkü, Büyük Menderes nehri alüvyonlarıyla denizi henüz doldurmamıştı. Kentin dört limanı her zaman çok kalabalıktı ve en taze, en sevilen deniz ürünleri buralarda satılırdı. Bu güzel kentte ticaretle uğraşan Koeranos adında çok iyi kalpli bir adam yaşardı. Bir gün limanda dolaşırken, balıkçıların yakaladıkları küçük bir yunus balığını satmaya çalıştıklarını gördü. Tezgaha yanaştı, minik yavru henüz canlıydı. Kapkara gözleriyle sanki beni kurtar dercesine kendisine bakıyordu. Bir an yunusun gözlerini küçük kızının gözlerine benzetti, sonra öteki çocukları gözünün önüne geldi. Bunun da bir ailesi var diye düşündü. Ölmesini ya da öldürülmesini istemediği için yunusu pazarlık bile yapmadan hemen balıkçının istediği parayı vererek satın aldı. Bir bebek gibi kucağında taşıyarak deniz kıyısına gitti. Başına bir öpücük kondurarak denize bıraktı. Küçük yunus suda biraz ilerledikten sonra dönüp ona baktı ve mavi denizde kaybolup gitti…

Koeranos akşam eve geldiğinde küçük kızı kucağına atladı. “Bugün ne yaptın babacığım?” dedi. Adam kızının gözlerine baktı. Nasıl da yunusun gözlerine benziyordu. Birden gözleri doldu. “Hiç” dedi.  “Sadece gözleri sana çok benzeyen bir yavruyu özgürlüğüne kavuşturdum.”  Minik kız şüphesiz ki bu sözlerden hiç bir şey anlamadı ama yine de babasının yanağına bir öpücük konduruverdi.

Bir zaman sonra Koiranos, bir iş için deniz yolculuğuna çıktı. Bindiği tekne yolda fırtınaya tutuldu ve azgın dalgalarla baş edemeyerek battı. Yolcuların çoğu deniz tanrısı Poseidon’un öfkesine uğrayarak boğuldular. Koiranos ise bir süre azgın dalgalarla boğuştu ama sonunda dalgalarla baş edemez duruma geldi ve kendini bıraktı. Gözünü açtığında bir kumsalda olduğunu gördü. İlerideki yunus balıklarından da kurtarıcılarının onlar olduğunu anladı. Evet, yunuslar nasıl yapmışlarsa yapmışlar Koiranos’u ölümden kurtarmışlardı.

Aradan yıllar geçti. Yüreği sevgi dolu Koiranos, artık iyice yaşlanmıştı ve her ölümlü gibi o da bir gün geldi yaşama gözlerini yumdu. Gerekli törenlerden sonra çok kalabalık cenaze alayı yola çıktı. Sevenleri o kadar çoktu ki; sanki kentin yöneticisi ölmüştü. Koiranos, nedense ölümünden az önce cenaze alayının limandan geçirilmesini vasiyet etmişti. İsteği yerine getirildi ve alay limana doğru yöneldi. Limandan sonra Milet’in güneyindeki mezarlık alanına gideceklerdi. Liman kıyısından geçerlerken birden tüm insanlar donup kaldılar, bakışları bir noktaya dikildi. Herkes şaşkınlık içindeydi. Çünkü çok kalabalık bir yunus sürüsü kıyı boyunca sessizce cenaze alayını izliyorlardı. Minik yunus kendine yapılan iyiliği unutmamış, o da dostunu uğurlamaya gelmişti, hem de tüm ailesiyle.

Bizde “iyilik et denize, at balık bilmezse Halik (Yaradan) bilir.”  diye güzel bir atasözü vardır. Ama günümüzden 2500 yıl önceye ait bu antik Anadolu öyküsünde anlatıldığı gibi kimi zaman balıklar da iyiliği bilirler. Aslında her hayvan kendine yapılan iyiliği unutmaz. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Mahallenizde, sokağınızda bulunan bir köpeğe sevgiyle yaklaşıp başını okşayın. Hemen size karşılık verdiğini sizi dost edindiğini göreceksiniz.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER