Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Erden

İnsanlığımızı Ne Zaman Kaybettik?

Dünyanın dört bir yanında şiddet, adaletsizlik, umursamazlık ve çıkar çatışmaları yaygınlaştıkça, insanlığımızı kaybettiğimiz noktanın neresi olduğunu sorguluyoruz. Hangi an, hangi olay bizi bu kadar acımasız, duyarsız ve kendi bencil çıkarlarına saplanmış bir topluma dönüştürdü? Savaşlar, yoksulluk, adaletsizlik gibi büyük problemler, insan olmanın özündeki empatiyi ve vicdanı geride bıraktığımız anları mı işaret ediyor? Yoksa küçük, sıradan hayatlarımızda bile insanlığımızı farkında olmadan yitirmeye mi başladık?

İnsanlık, yalnızca biyolojik bir varoluş değil; karşılıklı saygı, sevgi, anlayış ve paylaşma ile şekillenen bir bilinç durumu. Bir başkasının acısına kayıtsız kalmamayı, zulmü görünce susmamayı, kendimizden başka varlıkların da yaşam hakkına saygı duymayı içerir. Fakat bugün bu değerler giderek zayıflıyor gibi. Bir insanın sokakta yatan birini görmezden gelmesi, komşusunun açlığına sessiz kalması, yanlış bir olaya tanık olup müdahale etmemesi belki de insanlığımızı asıl kaybettiğimiz anlar bunlardır.

Belki de küçük bir çocuğun gözyaşlarını “bana ne” diyerek geçiştirdiğimiz an, belki iş yerindeki haksızlıkları görüp sırf başımıza bir şey gelmesin diye sessiz kaldığımız zaman. Ya da markette kasiyerin yorgun bakışlarına aldırmadan öfke dolu tavırlarla hareket ettiğimizde. Empatiyi bir zayıflık olarak gördüğümüz ve “herkes kendine” anlayışını benimsediğimiz o günlerde insanlığımızdan uzaklaştık.

Teknoloji ilerledi, dünya küçüldü; ancak insani bağlarımız kopmaya başladı. Bir zamanlar bir köyün bir araya gelip birbirine destek olduğu günler artık birer nostalji olarak kaldı. Sosyal medya aracılığıyla bir şeylere “destek” verdiğimizi düşünürken, asıl eylemsizlik içinde kayboluyoruz. Klavye başından kalkıp gerçekten yardım etmeye, gerçekten dinlemeye ve anlamaya cesaret edemez olduk.

Ancak bu kayıpların geri döndürülemeyecek şeyler olduğunu düşünmek, umutsuzluğu besler. İnsanlık, hatırlanabilecek ve yeniden kazanılabilecek bir erdemdir. Küçük bir iyilik, birine karşı gösterilen samimi bir anlayış, basit bir yardım eli, insan olmanın ne demek olduğunu hatırlamamızı sağlayabilir. İnsanlık, büyük olaylarla kaybolmaz ya da kazanılmaz. Günlük hayattaki seçimlerimizle, başkalarına gösterdiğimiz şefkat ve saygıyla insanlığımızı her gün yeniden inşa edebiliriz.

İnsanlığımızı kaybettiğimiz anın ne olduğunu sorgularken, aynı zamanda onu nasıl yeniden bulabileceğimizi de düşünmeliyiz. Küçük eylemler, büyük farklar yaratabilir. İnsanlığımızı kaybettiğimizi düşündüğümüz an, belki de onu yeniden kazanma yolculuğumuzun başladığı andır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER