Muhterem dostlar…
Anadolu’da bir deyim vardır; ‘Şeyh uçmaz müritleri uçurur’ diye.
Devlet adamı, tarikat şeyhi vs. gibi insanların etrafını dalkavuklar, yalakalar ve soytarılar bir anda sararlar. Her yaptıklarını alkışlarla tabanları etrafına kalın bir duvar örerler, memleketi güllük gülistanlık gösterirler. Dünya ile irtibatını hatta hayattan ayaklarını keserler.
Lider olan ise ben neymişim sarhoşluğuna kapılır, etrafını göremez hale gelir. Soytarıların olduğu yerlerde bu hep böyle ola gelmiştir.
Memleketin birinde 1.80 boyunda bir kral varmış. Sarayından hiç çıkmaz memleketi idare edermiş. Bir gün bir ferman yayınlamış. ‘Elimde bir metre kumaş var, bu kumaştan bana bir takım elbise yapan terziye on bin altın vereceğim. Amaa yaparım deyince yapamaz ve beni oyalarsa kellesini keserim’ der.
Bir metre kumaştan 1.80 adama elbise olur mu? Kimse cesaret edip ‘ben yaparım’ diyememiş. Günlerden bir gün yaşlı bir kişi saraya gelip ‘Ben bu elbiseyi dikerim’ deyince kralın soytarıları adamı kralın karşısına çıkarmışlar.
Kral, fermanı biliyorsun yapamazsan kellen gider. Adamda biliyorum demiş. Kral kumaşı teslim edip provaya bekliyorum. Aradan biraz zaman geçmiş, adam saraya gelmiş. Kral hazretleri provaya geldim.
Kral elbiselerini çıkarmış, aynanın karşısına geçmişler. Adam elinde birsen yok, kolunu kaldır indir gibi komutlarda sözde prova yapıyor. Kral bakmış üzerinde elbise falan yok. Herhalde benim gözlerim bozuldu. Şimdi ben elbise yok dersem gerçekte varsa beni görevden alırlar.
Salondaki yardımcıları içlerinden; Yahu elbise yok ama kral görüyor ki teşekkür ediyor. Bizim gözlerimiz bozulmuş olmalı. Şimdi yok dersek aslında varsa kral biz azleder korkusuyla alkışlamışlar.
Hatta kıyafetin çok yakıştığını söylemişler. Terzi bir kaç gün sonra yeniden gelmiş. Ertesi gün de stadyumda bir gösteri var. Adam kralı yeniden soyup aynanın karşısına geçirmiş. Tabii kralın mahiyeti de orada hazır.
Kollarını kaldır, ayaklarını kaldır vs ile sanki elbise varmış gibi hayali elbiseyi krala giydirmiş. Kral bakmış elbise yok ama taht korkusuyla birsen diyemiyor. Yalakaları ve soytarıları da içlerinden aynı şeyleri düşünüp hep birlikte çok güzel oldu diye kralı ve terziyi hep birlikte elleri patlayınca kadar alkışlamışlar.
Kral sözde yeni elbiseleri ile törenin yapılacağı arenaya inmiş. Halk bir bakmış, kral çırılçıplak üzerinde bir şey yok. Halkı selamlıyor. Ama korkularından kimseden ses yok.Halk da gözlerinin bozuk olduğunu düşünüyor.
Kral arenasında ortasına gelince küçük bir çocuk bağırarak Aaaaaa Kral Çıplak, hemde çırılçıplak deyivermiş. Kral hemen sarayına dönmüş. Mahiyetinde bütün adamlarının kellelerini almış, sonunda terziyi çağırarak kendisini büyük bir ders verdiğini belirterek ödüllendirmiş.
En iyi dost, sizi tenkit eden yanlışlarını söyleyen kişidir. Birileri sizi hep alkışlıyorlar. Öylelerinden uzak durunuz. Çok alkış alanları, bir gün gelir alkışlayanlar rezil ederler.
Mutlu kalın hoşça kalın, sağlıkla kalın..
YORUMLAR