Garip bir başlık oldu.
Osman kim, ne iş yapar. Yetişkin mi?
Yaşı kaç.
Ne şekeri? Badem şekeri değil. Şeker hastalığı.
Karaciğer görev yapamaz hale gelince insan şeker hastası oluyormuş.
Ömür boyu şeker hastalığıyla uğraştım. Bu menhus hastalık, girdiği yerden bir türlü çıkmıyor.
Osman!
Küçük bir çocuk. Şeker hastalığının ne olduğunu bilmeyecek kadar küçük.
Henüz ilkokula gidiyor.
Osman ilkokul ikiye gidiyor. Henüz 8 yaşında.
Şeker deyince Osman’ın aklına, yedikleri ve bayıldıkları şekerler geliyor.
Bir gün evde annesine “Benim göğüslerim ağrıyor anne” diyor.
Osman yakışıklı mı yakışıklı. Sınıfın da ve apartmanlarında herkes onu seviyor.
Osman sempatik, şakacı, yakışıklı mı yakışıklı.
Bir kusuru var.
Çok yemek yiyor. Sofraya oturduğu zaman doymak bilmiyor.
Çok kilolu.
Beden eğitimi derslerini hiç denemiyor.
Öğretmeni iki de bir “Annene söyle, seni bir doktora götürsün” diyor.
Aile pazarcı. Sebze, meyve, marul, maydanoz satıyorlar. Cumartesi, Pazar da Osman, pazara gitmeye bayılıyor.
Baba pazarda ona limon tezgahı oluşturuluyor. Kazandığıyla ekmek arası döner yemeye bayılıyor.
Bir gün dedesi, “Bu çocuğu doktora götürelim” diyor.
Ankara’da tanıdıkları var.
***
Osman, Afyon’a dönüyor.
Osman üzgün. “Şeker oldum” diyor soranlara.
Şekerin ne olduğu bilmiyor.
Konuyu öğrendiğimde.
Gözlerim iki damla yaş süzüldü.
Haksızlık dedim. Bu yaşta haksızlık, yazık!
YORUMLAR