Unutulmayan şarkıları, şarkıcıları ve grupları keşfetmek bazıları için dünyanın en zevkli işi.
Müziği plaktan dinlemeyi veya eski şarkıları sevenler, dinlemek istediği sanatçıların kaset veya CD’sinin üretilmemesinden dolayı ya plak toplamaya ya da evlerindeki plakları ve cihazları değerlendirmeye başladılar.
Plak koleksiyonerliği Türkiye’de 90’ların ikinci yarısında başladı. Özellikle 2000’li yıllarda Issız Adam gibi filmlerde ve dizilerde eski şarkıların kullanılmasıyla plak toplayan yeni koleksiyonerler artış göstererek bu akıma dahil oldular.
Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta,
Tambûri Cemil Bey çalıyor eski plâkta…
Yahya Kemal Beyatlı Kar Musikileri isimli şiirinde böyle diyor.
Çoğu kez hayatından yoruculuğundan kurtulup güzel düşüncelerle baş başa kalmak isteriz. Bunun en güzel yolu müziğin insanın ruhunu onarıcılığına sarılmaktır. Hele bir de plak dinliyorsanız değil yorgunluk zihninizde hiçbir kötü düşünce kalmaz.
Şimdi biraz teknik detaylar verelim.
Son zamanlarda geri dönüş yaşayan plak endüstrisi, kendisinden önceki jenerasyonlara ait olan gramofonla karıştırılabiliyor.
33’lük, 45’lik ve 78’lik olarak 3 çeşit plak vardır. bu sayılar plakların dakikadaki dönme sayısıdır. Yani 45’lik dediğimiz plak, 1 dakikada 45 kez dönen bir tablada çalınması gerektiği için 45’liktir. Bir 45’liği gereğinden hızlı dönen bir tablada çalarsanız, sanatçının aniden sesi incelir. Gereğinden yavaş çalarsanız da kadın şarkıcıyı erkek şarkıcı tadında dinlersiniz. Yani her plak, gereken ayarda çalınmalıdır. 45’lik çalacaksanız, pikaptan 45’lik seçeneğini seçmelisiniz.
33’lük olanlar, “Long Play”, “Uzunçalar” veya kısaca “LP” dediğimiz en büyük ebatlı plaktır. Bir albümü komple içinde barındırabilir.
45’likler ise iki yüzünde de genellikle birer şarkı barındırır. Toplamda 2 şarkı alırlar yani. En küçük plaklar 45’liktir.
78 devir olanlar da her yüzünde birer şarkı barındırır ancak onu özel yapan şey “taş plak” olmasıdır. 33 ve 45’likler, eğilip bükülebilen bir plastik iken, 78’lik olanlar sert bir malzemeden yapıldıkları için “taş plak” adını almışlardır. Bu plaklar en eski plaklardır ve hem sert olup hem de hızlı döndüğünden, biraz gürültülü çalarlar.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından hammadde bulmakta zorluk çekildiği için, 1950’lerden sonra taş plaklar ortadan yavaş yavaş kalkmış, yerine teknolojnin de gelişmesiyle 33 ve 45’lik dediğimiz plastik plaklar gelmeye başlamıştır. Yani aslında ortalama bir dinleyicinin aradığı albümler genellikle 33 ve 45’liklerin içindedir. taş plaklar oldukça eskide kalmışlardır.
Gramofonlar sadece 78 devir çevirirler, devir ayarları yoktur. Yani sadece ve sadece taş plak çalarlar. Mesela 80’lerde basılmış bir albümü gramofonla çalamazsınız. İlla eski taş plak olacak. Buna karşın pikaplar 33 ve 45’lik plakları çalarlar. Dünyada en yaygın olan, genel kullanıcı için önerilen de budur. 78’lik (taş plak) çalan pikaplar da vardır.
Plak dinleyenler her müziği dinlemezler, sentez müziklerden uzak durur, ruhlarını besleyecek müzikleri seçerler.
Sanatsal kalitesi olan, kendi şarkılarını yazıp kendi enstrümanlarını çalan şarkıcı ve grupları dinlerler. Sonuç olarak bu kriterleri barındıran müzikler de genelde plakçılarda bulunur. Plakçılarda güncel şarkıcılara rastlamanız mümkün değildir.
Plakların karşınızda şarkıyı söyleyenin kendisi varmış gibi yaşayan bir sesi var. Plağın yalnızca genel hali bile her şeyden daha iyi ses çıkarıyor. Çünkü dinlediğimiz müziklerin çoğu, radyo dalgaları üzerinden yayın yapmak ya da telefonlara sığması için sesleri sıkıştırılmış, kalitesi azaltılmış ve detayları kaybolmuş seslerden oluşuyor. Teknolojik mecralarda gerçek sesi duymanız mümkün değil. Bir plakta kayıp ses olması ise imkansız.
Bir plağı pikaba koyduğunuzda kulağınıza ulaşan ilk notayı inanılmaz bir netlikte duyarsınız. Bunun nedeni plak kayıtlarının dijital değil analog olarak yapılıyor olmasıdır. Analog kayıtlar her bir enstrümandan çıkan notayı size hakkıyla ulaştırır. Hiçbir ses diğerine karışmaz ve büyük bir ahenk içerisinde kulağınızdan beyninize işler. Bu nedenle müziğin saf sesini duymak için plak dinlemek gerekir.
En son ne zaman 10 şarkılık bir albümün tamamını dinlediniz? Hatırlayamıyorsunuz değil mi? Çünkü CD’lerle birlikte hayatımıza sadece albümlerin hit şarkılarını dinlemek gibi bir alışkanlık girdi. Oysa plak öyle mi! Plaklar size her şarkının hakkını vererek dinlediğiniz tam bir müzik serüveni yaşatır.
Modern dünyamız her şeyin daha da elde edilmesi üzerine kurulu. Bu nedenle bize zevk verecek seremonilerin bir çoğunu artık yaşayamıyoruz. Oysa plak dinlemek size ayinsel bir an yaşatır. Plağı kapağından kibarca çıkarır, üzerindeki tozu nazikçe siler ve çizilmemesi için plağı pikaba yavaşça yerleştirirsiniz. Pikabın iğnesini ise bir usta edasıyla plağa bırakırsınız. Bu işlemin zevki hayatta çok az şeyde vardır.
Plak kapaklarının her biri üzerine çok düşünülmüş sanat eserleridir. Bir albüm çıkarken müzisyen şarkılar üzerine çalışırken albüm kapağını tasarlayan sanatçı aynı titizlikle kendi işine yoğunlaşır. Bu nedenle geçmişte kapağı kendisinin önüne geçmiş plaklar bile bulunur. Plak sanattır.
Plakların arşiv değeri vardır. Eski bir teknolojinin taş gibi ayakta duran örnekleri olan plaklar çok ciddi arşiv objeleridir. Değerleri baskılarından yıllar sonra bile artmaya devam eder. Bir CD’nin ilk basımı çok özel olmadığı sürece durduk yerde değer kazanmaz. Ama plak durduğu yerde değerlenir ve bir altın gibi parlamaya başlar.
Bu kadar anlatımın ardından pikabınıza sevdiğiniz bir plağı koyun ve dünyayı sessize alın.
Plaklar hep yaşasın…
YORUMLAR