Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Onat Kafkas

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI=İRAN-IRAK SAVAŞI MI?

Rusya’nın Ukrayna’nın doğusundaki Kostiantinivka kent merkezini hedef alan roket saldırısı dükkan ve kafelerin yer aldığı bir pazar yerine isabet etti. Saldırı sonucu biri çocuk en az 17 kişi yaşamını yitirdi, 32 kişi de yaralandı.

Rusya’nın 24 Şubat 2022’de geniş çaplı bir şekilde Ukrayna’yı istila etmeye başlayan savaş, giderek Irak-İran savaşına dönüşüyor, bilmem farkında mısınız?

1980-1988 yılları arasında İran ve Irak arasında yaşanan ve ileri sürülen savaş söylemlerine göre, yaklaşık bir milyon kişinin ölümüne, iki milyon kişinin de yaralanmasına neden olan savaş karşılıklı açıklamalar, suçlamalar ve inşatlarla sürüp gitmişti. Her iki ülkede de ağır yıkımlara yol açan ve Irak’ın zaferleri ile başlayan savaş, İran’ın direnmesiyle yıpratma savaşına dönüşmüş ve galibi olmadan sonuçlanmıştı. Tahminler, savaş sonunda toplam kaybın 150 milyar Amerikan Dolarını aştığını vurguluyordu.

***

Elbet, savaş tarihi uzun savaşlarla doludur.

681 yıla yayılan Roma-Pers Savaşları, Roma İmparatorluğu ile Pers İmparatorluğu arasında MÖ 54’ten 628’e kadar yapılan bir dizi savaştı.

Yüz Yıl Savaşları: İngiltere Kralı III. Edward’ın Fransa tahtında hak iddia etmesiyle 1337’de başlayan ve ancak 116 yıl sonra 1453’te sona eren savaşlar dizisidir.

Meksika Kızılderilileri Savaşları, 1519’da Aztek İmparatorluğu’nun fethi ile başladı ve 414 yıllık bir çatışmaya yol açtı.

Tarihin hem en uzun hem de hiç can kaybı yaşanmamış savaşı Hollanda ile Scilly Adaları arasında yaşandı. 30 Mart 1651’te başlayan savaş tam 17 Nisan 1986’ya kadar devam etti. Tam 335 yıl boyunca devam eden bu savaşta tek bir can kaybı bile yaşanmadı.

Bu savaş, 1568 yılında başlayıp 1648 yılında biten Seksen Yıl Savaşı’nın bir uzantısıydı aslında.

Savaşın devam ettiği süre boyunca iki çağ ve üç asır geçti; saltanatlar değişti, yönetimler el değiştirdi hatta sınırlar yeniden çizildi ve o toprakların üzerinde yaşayan insanlar zaman içerisinde böyle bir savaşın varlığını bile neredeyse unutacak hale geldiler.

En sonunda 1986 yılında Scilly Adaları Konsey Başkanı ve tarihçi olan Roy Duncan’ın halen savaşta olduklarına dair efsaneyi bitirmek üzere Hollanda’nın Londra Büyükelçisine bir mektup yazdı. Duncan, yazdığı mektupta elçiyi Scilly Adaları’na bir barış antlaşması imzalamak üzere davet etmişti. Hollanda tarafı bu daveti kabul etti ve 17 Nisan 1986 tarihinde iki taraf arasında bir barış antlaşması imzalanarak savaş resmi olarak son buldu.

1618-1648 yılları arasında neredeyse 17. yüzyılın ilk yarısı boyunca süren 30 Yıl Savaşları, Avusturya Arşidükü II. Ferdinand’ın Kutsal Roma İmparatorluğu’nun başına geçmesiyle başladı. II. Ferdinand’ın imza attığı ilk karar, imparatorluk sınırların içerisinde bulunan herkesin Katolik olmak zorunda olduğunu duyurmak oldu.

Arauco Savaşı: İspanyol orduları ile Güney Amerika’nın Mapuçe halkları arasında 1536-1818 yılları arasında yapılan savaşta çok kan döküldü.

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahtı Franz Ferdinand, 28 Haziran 1914 günü Saraybosna’yı ziyaretinde bir Sırp Milliyetçisi olan GavriloPrincip tarafından eşi Prenses Sophieile birlikte suikaste uğradı. İki devleti bir arada tutan tek unsur olan Habsburg Hanedanı’nın tek veliahtı öldürülmüştü.  Avusturya 28 Temmuz 1914’te Belgrad’ı bombalamaya başlayarak, Sırbistan’a savaş ilan etti.  Ardından kıta Avrupası birbirine girdi. Adına I. Dünya Savaşı denildi, 28 Temmuz 1914 tarihinde başlayıp 11 Kasım 1918 tarihinde sona erdi. Savaşın taraflarından biri olan Osmanlı İmparatorluğu’nda ‘Genel Savaş’ halk arasında ise Seferberlik olarak adlandırılmıştır. 1917’de Amerika Birleşik Devletleri’nin savaşa katılmasına kadar bu savaş, ABD basınında Avrupa Savaşı olarak anılmıştır. Savaşan taraflar, çoğunlukla Avrupa, Kafkasya, Amerika, Orta Doğu ve Afrika ile Asya’nın bazı bölgelerinde çatıştılar.

İkinci Dünya savaşı: II. Dünya Savaşı’nın 1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’yı istila etmesi ve ardından 3 Eylül’de Birleşik Krallık ve Fransa’nın Almanya’ya savaş ilan etmesiyle başladı. 1939’dan 1945’e kadar süren küresel savaşa dönemin büyük güçleri ve dünya ülkelerinin büyük çoğunluğu katıldı.

Sovyet-Afgan Savaşı: Sovyetler Birliği’nin Afganistan’daki Marksist hükûmetin daveti üzerine Sovyet askerleri ilk olarak 24 Aralık 1979’da Sovyet lideri Leonid Brejnev’in emriyle Afganistan’a girerek, İslamcı mücahitlere karşı savaştı.  9 yıl süren savaş sürecinde 2 milyon Afganistanlı öldürüldü, milyonlarca Afgan ülkeden kaçtı ve mülteci olarak başka ülkelere sığındı. Küçük bir dünya savaşı sayılabilir çünkü karışmayan ülke kalmamıştır. Hindistan savaşta Afganistan hükûmetine destek vermiştir. Mücahitler ise Amerika Birleşik Devletleri, Suudi Arabistan, Pakistan, Çin gibi bazı ülkelerden yardım almışlardır. Bu savaş Soğuk Savaş’ın ve Hindistan-Pakistan mücadelesinin bir uzantısı sayılabilir.

14 Nisan 1988’de, Birleşmiş Milletlerin girişimiyle Cenevre’de imzalanan Cenevre Anlaşması sonrasında, 15 Mayıs itibarıyla Sovyet güçlerinin ülkeden çekiliş süreci başlamıştır. 15 Şubat 1989’da Sovyet güçlerinin çekilişi sona ermiştir. Savaş sonrası Sovyet güçleri bölgede 14 bin 453 ölü bıraktı ayrıca 451 uçağını yitirmiştir.

ABD’nin 7 Ekim 2001’de başlayan Afganistan’daki varlığı, 20 yılın ardından bugün askerlerinin Afganistan’dan çekilme sürecinin tamamlanmasıyla sona erdi.

***

Günümüzün en uzun savaşı ise Ukrayna ile Rusya arasında yaşanmaktadır. Karşılıklı saldırılarla süregiden savaşın sonunda kimin galip geleceği belirsizdir ve bunu her iki taraf da bilmektedir.

Savaşın ne zaman biteceğine yönelik Türkiye ve dünya basınında çeşitli senaryolar üzerine haberler ve yorumlar yapılmaktadır.

Prof. Dr. Mehmet Özkan, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Rusya’nın bu aşamada asıl amacı savaşı bitirmek değil, savaşın bir şekilde bitmesi durumunda oluşacak uluslararası algıyı yönetmek” diyor. Özkan, şöyle devam ediyor: Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş, uluslararası ilişkiler açısından 11 Eylül saldırılarından sonraki en net sistemsel kırılma anı olarak okunmalıdır. Bu savaş, ekonomiden siyasete, güvenlik algısından enerjiye kadar her konuyu etkilemesi sebebiyle çok kapsamlı; Çin, Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Türkiye Cumhuriyeti dahil birçok ülkenin küresel pozisyonlarını yeniden değerlendirip kendilerini yeni duruma uyarlamaya çalışmaları açısından ise en kapsamlı sistemsel etkiye sahip kriz anlarındandır.” Prof. Özkan, savaşın bitme ihtimail ile ilgili olarak ise şu görüşleri paylaşıyor: “Bugün için Rusya’nın ana savaş gerekçeleri halen ortadan kalkmadığı için Putin açısından savaşın bu haliyle bitmesi bir kayıp olarak görülmektedir. Ayrıca Batılı ülkelerin Ukrayna’ya verdikleri askeri, siyasi ve ekonomik destek, Putin’in bu savaştan edinmek istediği kazanımları güçleştirmekte ve savaş sürdükçe de Rusya’ya daha fazla maliyet üretmektedir. Dolayısıyla gelinen noktada savaşın bitmesi ancak iki halde mümkündür. Birincisi, Rusya’nın savaş alanını farklı ülkelerle genişleterek Batı ülkeleri için savaşı sürdürmenin maliyetini artırması, ikincisi ise Rusya’nın tek taraflı olarak savaşı bitirmesidir.”

Avustralyalı gazeteci CaitlinJohnstone’ye göre ise Washington yönetimi Rusya ile Ukrayna arasında uzun süreli bir savaş yaşanması için her türlü imkanını seferber ediyor.

‘UFUKTA BİR SON GÖRÜNMÜYOR’

King’sCollegeLondon Savaş Araştırmaları Bölümü’nden Barbara Zanchetta’ya göre ise Putin, Ukrayna’nın daha güçlü komşusunun hamlesini, başka ülkelerin anlamlı bir müdahalesi olmadan, pasif bir şekilde kabulleneceğini bekliyordu. Bu büyük hesap hatası, bitişi ufukta görünmeyen, uzayan bir savaşı beraberinde getirdi.

Rus saldırıları, Ukrayna altyapısını hedef alıp, zaten sarsılmış bir halkın moralini bozmaya çalışırken, kış zorlu geçecek. Ancak Ukraynalıların dayanıklılığı kayda değer. Sıkı duracaklar, savaş da uzayıp, gidecek.

Müzakere olasılığı düşük. Potansiyel bir barış anlaşması için en azından taraflardan birinin başlıca taleplerinin değişmesi gerek. Bunun olduğuna ya da yakında olacağına dair bir işaret yok.”

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER