Yetişkinlerin yüzde 70’inden fazlası hayatlarının bir noktasında travmatik bir olay yaşamıştır. Travmaya maruz kalma, ölüme, yaralanmaya veya kişisel bütünlüğü tehdit eden veya bunlara neden olan herhangi bir olay olarak sınıflandırılır. Bu tür deneyimler şunları içerebilir: duygusal, psikolojik, fiziksel ve/veya cinsel istismar, doğal afetler, savaş, yaralanmalar veya ihmal. Ayrıca travmatik olaylar tekrarlanan, uzun süreli deneyimler veya tek bir olay olarak ortaya çıkabilir.
Çocuklar gelişen beynin artan esnekliği ve duygusal ve bilişsel gelişim için çevreye olan bağımlılıkları nedeniyle travmatik deneyimlere karşı özellikle duyarlıdırlar. Çocuğun çevresi gen ifadesini ve beyin gelişimini doğrudan etkiler; kişinin çevresinin dayattığı stres, gelişime yardımcı olabilir veya engel olabilir. Duygusal düzenleme ve strese yanıt vermeyle ilgili önemli sinir bağlantılarının güçlendirilmesi için normal miktarda stres çok önemli olsa da aşırı, sık veya uzun süreli stres, vücudun sayısız sinyal göndererek uyum sağlamasına neden olacaktır. Bu nedenle çocukluk çağı travmaları meydana gelir ve uygun şekilde ele alınmazsa yetişkinlikte bilişsel bozulmalara ve psikolojik bozukluklara yol açabilir. (seattleanxiety.com)
Çocuğun ortamı güvensiz veya tehdit altında hissettiğinde, güvenlik ve koruma hissini sürdürmek için uyum sağlayacak şekilde tepki vermenin çeşitli yolları vardır.
Yapılan bir araştırma, korku ve kaygıyla ilgili sinirsel bağlantıların güçlendirilmesi yoluyla stres-tepki sisteminin ayarlanmasının çocuğun strese girmesine neden olduğunu buldu. Dahası, travmatik bir deneyimin ardından çocuk uygun duygusal desteği ve rahatlığı alamazsa, bu durum normal beyin gelişimini bozabilir ve yetişkinlikte duygusal düzenleme ve strese tepki vermeyle ilgili sorunlara neden olabilir.
Çocukluktaki travmatik maruziyetin yoğunluğu ve türü, bunun yetişkinlikte nasıl görüneceğini etkiler. Bakım veren kişinin dahil olduğu travmatik deneyimler, çocuğun psikolojik durumuna ve gelişimine zarar verme açısından en büyük riski oluşturmaktadır. Ayrıca tekrarlayan travmatik deneyimler tek bir olaydan daha zararlıdır; olumsuz çocukluk deneyimlerinin oranı arttıkça yetişkinlerin de semptomlar yaşama olasılığı da artar.
Bir yetişkinin çocukluk çağı travmasını açığa vurması zor olabileceğinden, bunun varlığının en iyi göstergesi bilinçli ve bilinçsiz semptomların ifade edilmesidir. Çocukluk çağı travmasının etkileri herkeste farklı şekilde ortaya çıksa da ortak belirtiler arasında şunlar yer alır: duyguları kontrol etmede zorluk, dürtüsellik, strese karşı artan tepki, ilişkilerde istikrarsızlık, akıl hastalıklarının gelişimi, ayrışma, kaçınma ve artan öfke…
Çocukluk travması yaşayan birçok yetişkin aynı zamanda hafıza ve öğrenme bozukluklarından da mustariptir. Ek olarak, bazı yetişkinlerde yüksek tansiyon ve artmış inflamasyon olduğu bulunmuştur. Çocukluk çağı travmaları, yeni ilişkilerin ya idealleştirildiği ya da nefret edildiği bir ‘umut bozukluğunun’ yaratılması da dahil olmak üzere kişilerarası ilişki sorunlarına da yol açabilir. Dahası, eğer travmatik deneyimler bakıcı veya güvenilen bir yetişkinle toksik bir ilişkiyi içeriyorsa, bu dinamiklerin yetişkinin hayatında da yeniden canlandırılabileceğini, örneğin istismarcı bir partnerle ilişki kurmak veya kendisinin istismarcı hale gelebileceğini belirtmektedir.
Çocukluk döneminde yaşanan travmalar için yardım istemek için hiçbir zaman geç değildir. Her tedavi herkes için etkili olmasa da seçenekler mevcuttur. Bireyler travmatik olayın hatırlatıcılarına ‘maruz kalır’ ancak bu güvenli ve rahat bir ortamda gerçekleşir. Kişinin travmatik deneyimiyle ilgili uyaranlardan kaçınma ve korku geliştirmesi yaygındır ve maruz bırakma terapisi bu olumsuz tepkileri yavaş yavaş azaltır. Travmanın başka bir tedavisi bilişsel işleme terapisidir. Bu tür tedavi, travmayla ilgili zararlı düşünce kalıplarını ve davranışları tanımayı ve kişinin kendisi, diğerleri ve dünya hakkında daha sağlıklı inançları hayata geçirmeyi içerir. Bu süreç, yazma ödevleri ve Sokratik sorgulama yoluyla yapılabilir. Diğer olası tedaviler arasında göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme, psikoeğitim ve destek tedavisi yer alır.
YORUMLAR