Dünyanın en eski ve köklü kavimlerinden birisi olan Türkler, tarihleri boyunca Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına yayılmış bir millettir. Bugün böylesine geniş bir coğrafyada ve dağınık bir şekilde yaşayan Türklerin bir araya gelmelerini arzu edenler olduğu kadar, böyle bir ihtimalin rüyasından bile korkanlar olduğunu biliyoruz. Dünyada Türklerin bir araya geldiği bir coğrafya her şeyi alt üst edecek bir kuvvet ortaya koyacaktır. Bu durum da başta Türklerden nefret edenler kadar dünyanın mevcut düzeninden beslenen küresel aktörleri rahatsız etmektedir. Türkler diğer milletlerin aksine asırlar boyunca yeni topraklar, yeni iklimler arayarak tarihlerini değişik bölgelerde yaşamış, bu sebeple Türk tarihi denilince belirli bir topluluğun belirli bölgedeki tarihi değil, Türk adını taşıyan ve kendisine özgü adlarla anılan akraba toplulukların çeşitli bölgelerde yaşadığı tarihin bütünü anlaşılması gerektiğini düşünenlerdeniz.
Türkiye Cumhuriyeti daha kurulmadan Türkçülük hareketleri kapsamında Türk toplulukları ve devletleri izlenmiş, o günkü uygun olmayan şartlarda bile el ele verme gününün geldiğinde her iki tarafın da uyanık olması lazım geldiğine vurgu yapılmıştır.
Söz gelimi… Atatürk’ün, 1933 yılında söylediği iddia edilen bu söz, durumu anlatmaya yetmektedir:
“Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, npkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir. ATATÜRK, CUMHURİYET VE TÜRK DÜNYASI 477 Ufalanabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevî köprülerini sağlam tutarak. Dil bir köprüdür. Tarih bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz. Onların (Dış Türklerin) bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli.”
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sözü söyleyip söylemediği belirsiz olsa da tam bir Türk milliyetçisi olması dolayısıyla söyleme ihtimali yüksek olduğuna inanıyoruz. Çünkü, aşağıdaki liste dünyadaki Türklere işaret etmektedir.
Tam bağımsız Türk devletleri: Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, K.K.T.C., Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan.
Özer devletler: Acaristan, Adıge, Altay, Başkortostan, Çuvaşistan, Dağıstan, Doğu Türkistan, Gagauz, Hakasya, Kabardino-Balkarya, Kalmukistan, Karaçay, Karakalpak, Kuzey Osetya, Kırım Tatar, Nahçıvan, Nogay, Tataristan, Taymir, Tuva, Yakutistan,
Azınlık haldeki Türk illeri:
Afganistan Türkleri, Ahıska Türkleri, Almanya Türkleri, Altay Türkleri, Batı Trakya, Belarus Tatarları, Borçalı Türkleri, Bosna Türkleri, Bulgaristan, Girit-Ege Türkleri, Gökçe-Zengezur Türkleri, Güney Azerbaycan, Güney Türkistan, Güney Türkmenistan, Halaç Türkleri, Hazar Türkleri, Horasan Türkleri, Hırvatistan Türkleri, Irak Türkmenleri, İdil-Ural Türkleri, Kansu Türkleri, Karaçay Türkleri, Karaim Türkleri, Karakalpakistan, Karakurum Türkleri, Kazan Türkleri, Kaşgay Türkleri, Kosova Türkleri, Kumuk Türkleri, Moğolistan Türkleri, Polonya Türkleri, Pomak Türkleri, Romanya Türkleri, Sancak Türkleri, Suriye Türkleri, Talas Türkleri, Türkmeneli, Üsküp Türkleri, Yakut Saha Türkleri.
Türklerin az da olsa topluluk halinde bulunduğu ülkeler: Arnavutluk, Çeçenistan, Çerkesler, İnguşetya, Tacikistan Türkleri.
Görüldüğü gibi, Türk dünyası, Türk halklarının coğrafi olarak yayıldığı geniş bir bölgeyi ifade eder. Bu bölge, Orta Asya’dan başlayarak diğer birçok ülkeyi içerir. Türk dünyası, dil, kültür ve tarih açısından zengin ve çeşitlidir.
Türk halkları, tarih boyunca önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmışlardır, özellikle Orta Asya’daki Türk halklarının tarihindeki büyük imparatorluklar gibi. Aynı zamanda, Türk dünyası, müziğinden mutfağına kadar çeşitli kültürel öğelerle tanınır.
Türk dünyası, kültürel bir zenginliğe sahip olduğu gibi, tarihsel ve siyasi açıdan da önemli bir role sahiptir. Türk halkları arasındaki ilişkiler ve iş birliği, bölgesel ve uluslararası düzeyde etkili olabilir.
Türk dünyası, coğrafi olarak geniş bir alanı kapsayan ve farklı devletlerde yaşayan birçok Türk etnik grubunu içeren bir kavramdır. Bu bölgeler arasında farklı kültürler, ekonomik yapılar ve toplumsal yapılar bulunmaktadır. Türk dünyasının kültürel, ekonomik ve sosyal olarak birleşebilmesi zorlu bir süreç olabilir ve birçok faktöre bağlıdır.
Tarihsel Bağlar: Türk dünyası, tarih boyunca çeşitli Türk devletlerine ev sahipliği yapmıştır. Tarihsel bağlar, kültürel ve toplumsal benzerliklerin temelini oluşturabilir. Ancak bu bağların güncel yaşamda ne kadar etkili olduğu, bölgeye ve topluma bağlı olarak farklılık gösterebilir.
Siyasi İlişkiler: Türk dünyası ülkeleri arasındaki siyasi ilişkiler, ekonomik ve kültürel birleşmeyi etkileyebilir. İyi komşuluk ilişkileri, işbirliği anlaşmaları ve siyasi istikrar, bölgenin birleşmesine katkı sağlayabilir.
Ekonomik İşbirliği: Türk dünyası ülkeleri arasında ekonomik işbirliği, bölgenin birleşmesi için önemlidir. Ticaret, yatırım, enerji işbirliği ve altyapı projeleri gibi alanlarda işbirliği, ekonomik büyümeyi teşvik edebilir.
Kültürel Etkileşim: Kültürel değişim ve etkileşim, farklı Türk topluluklarını birbirine daha yakın getirebilir. Kültürel etkinlikler, dil öğrenimi, öğrenci değişim programları gibi faaliyetler kültürel bağların güçlenmesine katkı sağlayabilir.
Sosyal Bağlar: Türk dünyası ülkeleri arasındaki insanlar arası ilişkiler ve sivil toplum organizasyonları, sosyal bağların güçlenmesine yardımcı olabilir.
Ancak, Türk dünyası ülkelerinin farklı siyasi, kültürel ve ekonomik önceliklere sahip olduğunu unutmamak önemlidir. Bu nedenle birleşme süreci zorlu olabilir ve zaman alabilir. Her ülkenin kendi egemenliğine saygı duyulması ve karşılıklı çıkarlara dayalı işbirliği yapılması gerekecektir. Bu süreçte diplomasinin, müzakerelerin ve uzun vadeli vizyonların önemli bir rol oynayacağı söylenebilir.
Olası birleşmede itici gücün enerji ve bu enerjini dünya pazarlarına ulaştırılması olacağı aşikardır.
Türk Cumhuriyetleri, enerji kaynakları açısından oldukça zengin bölgelerde yer almaktadır. Bu ülkelerde bulunan enerji kaynakları, genellikle petrol, doğalgaz, kömür, hidroelektrik enerji potansiyeli ve yenilenebilir enerji kaynakları gibi çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir. İşte bazı Türk Cumhuriyetleri’nin enerji varlıklarına dair genel bilgiler:
Türkmenistan: Türkmenistan, önemli doğalgaz rezervlerine sahiptir ve bu ülke doğalgazın ana ihracatçılarından biridir. Ayrıca petrol üretimi de yapmaktadır.
Kazakistan: Kazakistan, geniş petrol ve doğalgaz rezervlerine sahiptir. Aynı zamanda büyük maden rezervlerine, özellikle uranyum, sahiptir ve nükleer enerji üretiminde önemli bir rol oynamaktadır.
Azerbaycan: Azerbaycan, Hazar Denizi’nde önemli petrol ve doğalgaz rezervlerine sahiptir ve bu kaynakları çeşitli enerji projeleri aracılığıyla diğer ülkelere ihraç etmektedir.
Kırgızistan: Kırgızistan, hidroelektrik enerji potansiyeli açısından zengin bir ülkedir ve dağlık arazisi, hidroelektrik santralleri için uygun bir ortam sunar.
Özbekistan: Özbekistan, doğalgaz ve maden kaynaklarına sahiptir. Aynı zamanda yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmeye yönelik çabalara da katkıda bulunmaktadır.
Türkiye: Türkiye, büyük bir enerji tüketici ve üretici ülke olarak öne çıkmaktadır. Ülke, kömür, doğalgaz, hidroelektrik enerji, rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi gibi farklı enerji kaynaklarından yararlanmaktadır.
Bu Türk Cumhuriyetleri, enerji kaynaklarını hem kendi enerji ihtiyaçlarını karşılamak hem de enerji ihraç ederek ekonomilerini desteklemek için kullanmaktadır. Ayrıca enerji sektörünün gelişimine yatırım yaparak, enerji üretim kapasitelerini artırmaya çalışmaktadırlar. Ancak, enerji sektöründeki gelişmeler zaman içinde değişebilir, bu nedenle güncel bilgilere erişmek için ilgili kaynakları takip etmek önemlidir.
Sonuç olarak, geniş bir coğrafyada bulunan farklı Türk halklarının tarih, kültür ve coğrafya açısından zengin bir mirasa sahip olduğu önemli bir bölge olan Türk dünyası, er geç birleşecektir.
YORUMLAR