Muhterem dostlar
En az üç yıldır siyasi yazılar yazmıyorum. Yazmak da istemiyorum. Usandım artık. Çünkü son yıllarda sapla saman birbirine karıştı. Baksanıza, dün terörist dediğine bu gün kahraman diyebilen insanlar ortalıkta cirit atıyorlar. Haaaa… Alkışlayanlar aynı kişiler. Her neyse.
Rahmetli babam ve anam bizlere, ‘Çocuklar size taş atana siz ekmek atın, gül atın. Yolda kalan, darda olanlara destek olun. Aç olanları doyurun, ekmeğinizi paylaşın. Yolda bulduğunuz taşı alın kenara atın’ diye nasihat ederdi.Bende yola giderken, ‘Allah’ım yolda kalanları, aç olanları, ihtiyacı olanları bana nasip et’ der yola çıkardım.
Bir gün Antalya’ya gideceğim. O günlerde Antalya otobüsleri eski kolaylı tesislerinde mola veriyorlardı. Tesise gittim. O tarihlerde metal telefon jetonları var, cep telefonları yok gibi. Büroya telefon etmek için kulübeye girdim. Görüşmem bitince yanıma son derece kibar temiz giyimli bir beyefendi gelerek, ‘Beyefendi gazla jetonun var mı?’ dedi.
Bende birkaç tane verdim. Adam birisini aradı. Kulübeye yakın olduğum için tüm konuşmaları istemeyerek dinledim. Adam karşısındakine arabasının arıza yaptığını, yolda kaldığını ve zor durumda olduğunu anlatmıştı.
Konuşma bitince teşekkür etti. Bende kendisine yemek ikram edeceğimi hatta Antalya’ya birlikte gidebileceğimizi söyledim. Birlikte yemek yedik, teşekkür etti. Birkaç jeton daha istedi, verdim. Kiminle konuştu bilmiyorum, artik yüzü gülüyordu.
Velhasıl otobüsümüz hareket etmişti. Antalya’ya geldik. O tarihlerde otogar merkezde idi. Otobüsden indik, genç bir delikanlı bizi karşıladı. Oğlu imiş. Elini öptü, sarıldılar. Sonra bana teşekkür etti. Haydi gidelim dedi Dışarı çıktık, son model siyah bir araba ve bir şoför.
Adam ikinci konuşmasında benden bahsetmiş. Genç delikanlı beni misafir edeceğini, bu iyiliğin karşılığı Kemer’e götüreceğini söyledi. Kendisinin Kemer’de oteli olduğunu misafir edeceğini söyledi. Benim işim olduğunu söyledim.
Bana babası için verdiğim yol ve yemek parasını ödemek istedi, tabii almadım. Adresleri, telefon numaralarını aldık. Bir gün Kemer’e gittiğimde uğradım.Beni misafir ettiler, hala konuşuruz. Hani iyilik yap denize at, balık bilmezse halüka bilir derler ya… Kimin ne olduğunu bilemezsiniz. Böyle olaylar herkesin başına gelebilir.
BİR BAŞKA OLAY
Yine bir tarihte Antalya’ya gidiyorum, bu defa arabamla. Yolda gördüğüm adamı alıyorum sohbet ederek gidiyorum. Para da almıyorum . Sandıklı’da benzinlik sahibi Abdullah Kadıoğlu’na uğruyorum. Yakıt alıyorum. İşim ve sohbet bitti.
Tam ana yola çıkıyorum iki kadın geldi, ‘Dinar yol kavşağında kadar alabilir misiniz?’ deyince bende iyilik meleğiyim ya, aldım. Tam kavşağa gelince Dinar’a kadar götürmeyi yoksa bize saldırdı diye bağıracaklarını söylediler.
Bende tamam dedim. Dinar’a gelince kadınlardan birisi indi, diğeri oturuyor. İnen, kendilerine 50’şer lira vermem, vermezsem dünyamı yıkacaklarını, bize saldırdı gibi buraya yazmaya ar ettiğim bir sürü tehditten sonra bende her birine 50 TL verip kurtuldum. 100 TL’ye o tarihlerde en az iki depo gaz alınıyordu.
Biraz yürüdüm, bir adam işaret etti durdum. Sendeki tuzağa düşürdüler, çok mu para aldılar diye sordu. Bende, enayi miyim niye vereyim dediğimde adam güldü. Yürüdüm Antalya’ya kadarda ben güldüm.
Niye mi? enayiliğime, evet enayiliğime. Hatırladıkça hala gülerim. Bu tecrübeden sonra yalnız bayanları almadım, almamda. Hayat ve yollar böyle bir şey. Sizlere kazasız yolculuklar, sağlıklı huzurlu ve mutlu nice günler, yıllar diliyorum. Selam ve saygılar sunuyorum.
YORUMLAR