Eylül ayının başları, ortalıkta tahmin edilenin üzerinde bir sıcaklık var. Biraz dinlenmek için bulunduğum ortamdan ayrılıp daha sessiz ve serin ortama geçtim.
Karavanları ile kamp yapan birçok aileyi tanıyan birisiyim. Zaman zaman onlarla sohbet ederken keyifli saatler yaşarız. İşte böylesine bir gün Emrah ve Sinem çiftinin yaptıkları kahveleri yudumlarken bir kadının inanılmaz derecede çocuklara bağırdığını gördük.
Sessiz kaldık sadece izledik. Keşke bağırmak yerine kızdığı çocuğa sevecen şekilde yaklaşıp onu korkutmadan sorunu anlatabilseydi dedim içimden ama öyle olmadı, tabi ki.
Halbuki sonradan öğrendiğim kadarı ile bir sorunda yok böylesine büyütülecek kadar.
Bu çocuklar arasında biraz daha hareketli, özgür ve kendine özgüveni olan bir çocuk dikkatimi çekti. Tahmini altı ya da yedi yaşlarında. Maşallah ne güzel dedim, iyi yetiştirilmiş aile terbiyesini almış saygılı bir çocuk olarak bende izlenim bırakmıştı.
Bir gün sonra daha önceden merhaba dediğim Aysun Hanım eşi ve kızı otururken, Mustafa Bey birlikte bir kahve içmeye ne dersiniz diye seslendiklerini duydum sevecen ve içtenlikle.
Aysun Hanım eşini tanıştırdı, kahve yapmak için karavana doğru hareket etti. Kahvelerimiz gelinceye kadar zaman zaman telefonlardan fırsat buldukça eşi ile sohbet ettik.
Aysun Hanım kahveleri getirince benden özür dileyerek izin isteyen eşi, iş konuşması yapmak için on dakikalık bir süre istedi ve birkaç metre uzakta uzaktan görüntülü konuşmaya başladı.
Çok güzel bir aile olduğunu hissettim. Aysun Hanımla kahvelerimizi yudumlarken eşi ile nasıl tanıştıklarını ve sporu sevdiklerini anlattı. İşte böylesine spor üzerine tatlı sohbet ederken bir gün önce dikkatimi çeken özgür ruhlu, kendine özgüveni olan çocuk, Aysun hanıma anne diyerek geldi.
Hiç aklımın ucundan geçmezdi Aysun Hanımın çocuğu olacağı. Anne-oğul kısa bir konuşmadan sonrası ismini daha sonra öğrendiğim Rüzgar yanımızdan ayrıldı.
Aysun Hanıma dönerek ‘sizi kutluyorum, çok güzel bir çocuk’ dedim. Hem kızınız hem eşiniz çok değerli insanlarsınız.
Bana ‘Rüzgar’dan bana bahseder misiniz’ dedim?
Teşekkür ederek tabi ki dedi. Eşim eski bir motokros sporcusu. Bildiğiniz gibi bir kızım birde oğlumuz Rüzgar var hayatımızda.
İşimizden geri kalan zamanı çocuklarımızın eğitimleri yanı sıra sosyal anlamda daha iyi yetişmeleri için emek veriyoruz.
Rüzgar babasının bence kopyası daha dört yaşındayken motor sporlarına başladı. Yarışlara katılmaya başladı.
Başlarda bir anne olarak içim acıdı her düştüğünde acaba bir şey olur mu diye içim yanıyordu. Ama öyle bir çocuk sanki düşen o değil tekrar hiçbir şey olmamış gibi devam ediyordu.
Hatta birçok arkadaşımız bana Aysun sen ne yapıyorsun bu çocuğa bu spor yaptırılmaz der sitem ederlerdi. Haklı yanları elbette vardı.
Ama ben Rüzgar’da o yeteneği babası ile görünce onun bu yolda ilerlemesine yardımcı olmak istedik. Adana da oturmamıza rağmen ilk başlarda motor sporları pisti olan Mersin’e antrenman yapmak için gidip gelmeye başladık. Pist çok iyi değil üstelik orada yaklaşımlarının iyi olmaması nedeni ile Adana’dan buraya yani Afyonkarahisar motokros alanına antrenman için gelip gitmeye başladık.
Burası inanılmaz derecede güzel. Bu alan içerisinde Karavan kamp alanının da bulunması, her türlü ihtiyacımızın kısa sürede bulunduğumuz ortamlarda karşılamamız bizim Afyonkarahisar’a bakışımızı değiştirdi. O kadar yol yapıp buraya gelmek bize mutluluk veriyor. Oğlum antrenmanlarını yaparken bizim içimiz rahat bir şekilde izliyoruz.
Peki hedefiniz nedir Aysun Hanım dediğimde, öncelikle babası gibi iyi bir sporcu ve karakterli düzgün bir insan olmasını istiyoruz.
Biz burada bir gün daha kalıp antrenmanımızı tamamlayıp İstanbul’a oradan, Rüzgar’ın 50 cc motokros yarışmaları için Bulgaristan’a geçeceğiz. Rüzgar orada ülkemizi temsil edecek. Daha sonra Çatalca’da yapılacak yarışlara dönüş yapacağız dedi.
Birkaç gün önce Aysun hanım sağ olsun aradı Rüzgar’ın yarışları üzerinde konuştuk. Bulgaristan da yapılan motokros yarışlarında, 7 yaşında ki bir sporcu olan oğlu Rüzgar’ın ülkemizi en iyi şekilde temsil ettiğini 15 sporcu arasında ilk sekiz içerisinde yer aldığını.
İlerleyen yıllarda kürsünün ilk basamağında göreceğine inandığı anlattı. Rüzgar, Bulgaristan da yapılan yarışlardan sonra ülkemizde Çatalca da gerçekleştirilen motokros 2. Etap yarışlarında bu kez kürsüde yerini ikinci olarak yer aldığını dile getirdi.
Rüzgar yarış sonrası duygularını şöyle dile getirmiş olması ne kadar bilinçli bir sporcu olduğunu göstermesi açısından bence çok önemli..
“İlk yarışta motorumun stop etmesi ile yerimi ikinciliğe bırakmıştım. Arkadaşımla aramda sadece yarım saniye varken son turda düşerek ne yazık ki ilk yarışı 5.sırada tamamladım. Ertesi günü ikinci etap yarışıma 1. Başlayıp son ana kadar bırakmamışken damalı bayrağa kalan son düzlükte yaptığım ufak bir hata ile yarım saniye farkla ikinciliğe geriledim. İlk yarışmada 5 olmamdan dolayı bu yarışı 1. Sırada da tamamlasam da kürsüdeki yerim değişmeyeceğinden ilk yarışımdaki hatam kadar üzülmedim. Bundan sonra ki yarışlarda bir aksilik olmazsa bunu telafi ederek hedefe adım adım ilerleyeceğim” demesi gerçekten çok güzel.
Sevgili Rüzgar Bulutlu, başta ailen ve bir çok kişi senin iyi düzgün karakterli başarılı bir sporcu olacağından hiç şüphemiz yok. Bu yaşlarda almış olduğun azim ile sen dünyanın belki de en iyi sporcusu olacaksın.
Yeter ki ilerleyen yaşlarda spordan kopma hedeflerine ailenle ile birlikte koş. Onlar sana doğru yolu gösterecekler.
Belki bir gün tekrar karşılaşırız seninle Türkiye, Avrupa hatta Dünya şampiyonu olarak.
Hayatının her alanında başarılı olman dileği ile her anın başarılı sağlıklı güzel geçmesi dileği her şey gönlünce olsun geleceğin şampiyonu Rüzgar Bulutlu.
YORUMLAR