Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hakan Erdoğan

ANNELER GÜNÜNÜ BOŞ VERİN HER GÜN ANNELER GÜNÜ OLSUN

Merhaba sayın okurlar geçen hafta başlatmış olduğumuz yazı dizisinin ikincisinde beraberiz.

Bu haftaki konumuz Anneler Günü.

Malum anneler günü mayıs ayının ikinci pazar günü kutlanmaktadır.

Bu yılki anneler gününü ise 11 Mayıs Pazar günü kutlayacağız.

Kimisi annesine bir çiçek alacak kimisi çeşitli hediyeler kimisi de içten bir sarılma ve el öpüş ile taçlandıracak bu günü

Peki engelli anneleri ne yapacak, bugün onlara kim çiçek getirecek?

Sanırım engelli annelerinin çiçekten çok hatırlanmaya, anlaşılmaya, dertlerinin paylaşılmasına ihtiyaçları var.

Bu ilgiye engelli annelerinin yanında şehit annelerinin de bir o kadar ihtiyaçları var. Hepsinin ellerinden öpüyorum. Hepsi fazlasıyla hak ediyor onurlandırmayı. Onlar bizim görünmez kahramanlarımız.

Bu görünmez kahramanların ayrı ayrı hikayeleri var, bu hafta sizlere Gül annenin hikayesini paylaşmak istiyorum.

Muazzez Gül hanımın ilk çocuğuydu. İlk umudu, ilk sevinci, ilk heyecanı bir kızı olacaktı nur topu gibi. Doğum günü gelip çattı ve Muazez doğdu.

İlk günler pek bir şey anlamadılar sıradan bir çocuktu günler geçtikçe çocukta farklı kasılmalar ve farklı tepkiler bayılma gibi durumlar oluşmaya başladı.

Aile korktu tabi acaba nedir diye sağa sola başvurdu tabi aileden ve çevreden çok akıl veren oldu hoca hastalığı diyen, çocuğa cin musallat olmuş diyen, Çocuktur canım geçer diyen kişiler oldu Gül Anne ve ailesi kim ne dediyse biçare hep yaptı hocaya götürdü okuttu, üfletti ancak bir türlü Muazzez iyileşmedi.

En sonunda bir doktora götürmeyi akıl edebildiler.

Doktor EPİLEPSİ SARA teşhisi koydu bir de Muazzezin ayakları gelişmiyordu, ömrünün sonuna kadar yürüyemeyecek ti.

Durum anlaşılınca Muazez gözden düştü O artık engelli bir kızdı ailenin umudu değil ailenin üzerindeki önemli bir kamburdu.

Muazzezin yanında sadece annesi Gül hanım vardı babası ise mesleğinin uzun yol şoförü olması nedeni ile kızı ile hiç ilgilenemiyordu.

Gül hanımın daha sonra bir çok çocuğu daha oldu onlar sağlamdı hepsi güzel gelişim gösteriyorlar ancak Muazez hep aynı kalıyor gelişmiyor hem aklen hem bedenen geride kalıyordu.

Muazzez zamanın şartları nedeni ile yeterince eğitim alamadı.

Ailenin diğer çocukları vakti geldiğinde birer birer yuvadan uçarken Muazez hep evde hep bakıma muhtaçtı.

Gül hanım bunu kader olarak kabul etti ve Allaha isyan etmeden kızına tam elli üç yıl baktı.

Dile kolay elli üç yıl yarım asırdan fazla annelik özverisini hiç eksik etmedi kızından Gül Hanım için Muazez doğduğunda ve bakıma muhtaçlığı artığında sosyal hayat bitmiş ne bir komşu daveti ne bir diğer çocuklarının okullarının  başlaması, nede düğün etkinliği hatta diğer oğul ve kızlarının düğünlerine bile canı yürekten katılamadı hep bir yanı eksik kaldı.

Hep kırgın,

Hep bir şeylerden yoksun kaldı. Ama kızını hiç bırakmadı ta ki ölünceye kadar.

ölüm hak olunca yapacak bir şey kalmadı.

Kızı Muazzez ise annesinin ardından 1 kaç yıl sonra vefat etti Muazzeze ablaları kız kardeşleri baktılar ancak hiçbir zaman annesinin yerini tutmadı.

İkisine de Allah rahmet etsin derken bu dünyada hoş bir seda kaldı annelik özverisi ve anne olmanın sabrı sanırım bu nedenle cennet annelerin ayağı altındadır.

Bu yazıda hiçbir günün anneler günü olamayacağını anlattı bize.

Her gün bıkmadan usanmadan evladının kahrını çeken annelere diyoruz ki anneler gününü boş verin her gününüz anneler günü olsun.Tüm annelerimizin ellerinden öpüyorum saygılarımla…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER