1950 yıllarda D.P.‘nin iktidarında, Amerika’nın ekonomisine, ticaretine, sanayisine, bilimine, askeri gücüne öykünen Türk siyasileri “Türkiye’yi küçük Amerika yapacağız” diyorlardı. Aradan geçen 75 yılda geldiğimiz durum meydanda.
Amerika’da yüksek lisans yapan, orada kalıp çalışan yüksek inşaat mühendisi Dinçer Akyakalı, benim de mezun olduğum İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Üniversitesi’nden mezun olup, Amerika’ya gidiyor. Londra’da mola verince otele gidiyor. Bindiği taksinin şoförü takım elbiseli, ayakkabıları pırıl pırıl, sanki baloya gidecek gibi.
Amerika’ya varınca bizi genç Hristiyan Erkekler Cemiyeti’nin gönüllü gençleri karşıladı. Ucuz pansiyon, yemek ve üniversitemize gidişimizi temin ettiler.
Türk öğrenci Ateşesi bize “Türkiye’de durum nasıl” diye sorunca arkadaşım, “Politik durum hiç iyi değil, iki büyük parti işleri güçleri birbiriyle dalaşmak. Partizanlık almış yürümüş, millet bölünmüş…” Ateşe, “Devlet sizi buraya devletini şikayet etsin diye mi gönderdi.”
Türk başbakanı Amerika’yı ziyarete gelince 3-4 polis karşıladı, bu itibarsızlığımız bizi üzdü.
Kağıt 1 Dolar cebimde buruşmuş, metro bileti alacaktım. Zenci memur, “Bunun üzerinde George Washington’ın resmi var, sen bunu nasıl buluşturursun?”dedi. Bu zenci bir zamanlar Afrika’dan eli ayağı zincirlenip, Amerika’da pamuk tarlalarında boğaz tokluğuna çalıştığını unutmuştu.
Amerikalı, “Ben bir vatandaş olarak” demez “ben bir vergi mükellefi olarak” der.
Türkler, toplumsal sorumluluktan kaçar.
Lake View Kızılderililerin oturmaya mecbur edildikleri bir yerde. Bunları çalışmadan para alırlar, beyazlara kin ve düşmanlık duyguları içindedirler.
Nanki adlı bir Kızılderili kızla tanışır. Bu kız rezervasyondan yani, (çalışmadan para almak, evde oturmak) yararlanmayan eğitimli bir kızdı. Bir teoriye göre, Kızılderililer Asya kökenli Türktü. Birçok yer isimleri Türkçeydi.
Amerikalılar için Amerika bir cennetti.
Philadelphia’ya tamir ve bakım için bir denizaltımız geldi.
1963’te Kennedy, geri kalmış ülkelere “Barış gönüllüleri” adlı gençleri gönderdi.
Viyana’ya gezmeye gittiğinde, tarihi bir kilise “Çan” kafataslarının, Viyana kuşatmasında öldürülen yeniçerilere ait olduğunu söylediler.
Harold Armstrong adlı yazarın Grey Wolf adlı, Atatürk’ü anlatan kitabını okudum. 1932 baskılı.
Odamdaki Pakistanlı mühendis Atatürk reformları hakkında sorular soruyor, “Reformlarla Türkiye ilerledi mi şimdi” diyor ve inanmıyordu.
Pakistanlı öğrenciler, nükleer alanında ders alıyordu. Herhalde memleketlerine bu alanda çalışmalar vardı.
Biz ezbere dayanan bir eğitim, araştırmadan uzak bir eğitim, politik çekişmeler ve bu yüzden bizim nesilde bir şey yapamadı.
Eniştesi Asım Bey’i evinde ziyaret edenler C.K.M.P başkanı Alparslan Türkeş, Nihal Atsız, Nurettin Topçu, Ercüment Konukçu, D.r Ayhan Sungur, Peyami Safa Faruk Bozbeyli, Emin Bilgiç, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kayınpederi.
İki çocukları, ablası ve D.r Asım Bey’in Çağrı bey ve Tuğrul, ablası polikistik (böbrek hastalığı) Olduğu ve diyalize girmesi gerektiği, o yıllarda Türkiye’de diyaliz makinası yoktu.
Amerika’da kurulmuş olan mühendisler ve mimarlar birliği 1977 yılında bir balo tertipler. Büyükelçi İlker Türker de davetlidir. İlker şöyle der, “İnsanlar matematik bilenler ve bilmeyenler” diye ikiye ayrılır. Büyükelçinin devletin tahsis ettiği lüks konutu, lüks arabası, aşçısı, hizmetçisi her şeyiyle mükemmeldi.
Karadenizli bir grup bir eski binayı satın alıp restore etti, Fatih Cami adıyla açtı. Manhattan’a 60 mil uzakta bir Hıristiyan mezarlığından yer alarak Müslüman mezarlığı yaptık.
Rusya’ya gitmek o yıllarda zor, hatta tehlikeliydi. Meşhur komedyen Bob Hope davetli olarak gider. Dönüşünde bir TV programında “Gittik ama döndük” der. Bu Amerikalılar için çok gülünçtür.
İsveç Stockholm medeni insanlar ülkesi olarak tanınmıştı.
AMERİKA’DA HER HAK BİR KURALA BAĞLIDIR, KAYBOLMAZ.
Çalışan muhakkak hakkını alır. Her türlü hak muhakkak korunur, sahibine verilir. Maaş günü aksamaz.
“BİZİM TOPLUMUMUZDA HAK VERİLMEZ ALINIR” diye yanlış bir söz vardır. Amerika’da adalet sistemi hızlı, adil ve ucuzdur. Avukat aldığı davanın işlemini saat hesabı ile yapar. Çalıştığı saati, girdiği mahkeme, yazışmalar, aldığı para ile orantılıdır. Jüri sistemi olduğundan avukatlar dikkatlidir ve şikayet olmaz. Avukatlar noter görevi de görür. Amerika’da mahkemeler bizdeki gibi milyonlarca dosya ile uğraşmaz. Dürüstlük, umumi ilkeler ve sistem buna imkan vermez.
Hukuk kişinin, kişinin devletle olan münasebetlerini tanımlayan, bir kurallar manzumesidir. Kişinin her türlü hak ve hukuku devletin korumasındadır.
Amerika’ya, Kanada’ya giden anne adayları çocuklarını burada doğurarak, oranın vatandaşı olmak istemeleri bu yüzdendir.
TV kanalında Amerika Dışişleri Bakanı Kerry, bizim Başbakanın ABD ziyaretinde şöyle tanıtıyor. Torunu ABD’de doğmuş, bir firmamızın da ortağı olan Türk’tür.
Bizde siyaset her gün Amerika’da seçimden seçimedir. Bizdeki siyasi konuşmalar, seviyesiz, birbirlerini aşağılayan.
Bir kalp veya Beyin cerrahi bu konuşmaları dinleyerek nasıl ameliyata girer.
Amerika’da cumhuriyetçiler ve demokratlar olarak iki siyasi gruptur. TV’de görünmezler.
Abisinin ölümü üzerine, geldiği İzmir’de, dini merasim, mevlit ve duayı kapıcı Mehmet efendi yapar. İmam hatip okulun mezunudur.
Türkiye’de adalet ve hukuk sorunu var. Bu toplumsal bir mesele, çözümde görülmüyor. Mahkemeye düşmeyen yok gibi. Bu aksaklığı Ankara görmezlikten geliyor.
New Jersey’de bir sitede aldığı daireyi, yeğenine verir. Yeğeni bu daireyi bir Müslüman zenciye kiralar. Kiracı Müslüman zenci kapıya “ This is Mosem home, do not come in with your shoes on” yazar, “yani burası bir Müslüman’a aittir ayakkabıyla ile girmeyiniz. ”
Site yönetimi Dinçer‘e “Ya daireyi bize ver ya da boşalt” der. Dinçer bir avukata müracaat eder, avukat “Bin 500 Dolar gönderin artarsa üstünü iade ederiz eksikse isteriz” derler. Bir ay sonra avukat “işiniz halloldu, artan 900 doları bir çekle iade edeceğiz.” Dinçer, biz de böyle bir geri ödeme olmaz.
Amerika’da STK’lar muazzam çalışır. Bir iş yaptıracağınız da onun bağlı olduğu STK’ya bu şirketin veya ustanın bir yanlışlığı, kendinden şikayet olmuş mu, dürüst mü diye sorulur. Oradan alınan teminatla iş verilir.
Bizdeki baroların, Tabipler Odası’nın, ticaret odalarının vatandaşın hakkını korumada yeterince etkin değil.
Marmaray teknik şartnamesi hazırlar, parasını alamaz.
Turgut Özal’ın İstanbul Dostlar Sitesi’ndeki inşaat için eniştem Otel lobisinde kendisini bekler. Turgut Özal gelince, alacağını ister, Özal, “Sen bunu Adnan Kahveci’ye anlat” der ve enişte parasını alamaz.
Amerika’da bakanlık koltuğuna seçilmişler değil, o görevin otoriteleri, liyakatlı olanlar getirilir.
Ben mühendis aranıyor ilanı görüyorum, ama imam aranıyor ilanı hiç görmedim. İki askeri okul olduğu halde yüzlerce imam hatip okulu olmasını anlamak çok zor. Biri İzmir’de diğer Erzurum‘da iki okul yeter. Zeki çalışkan çocuklarının buralarda harcanmaları yazık.
YORUMLAR