HMGS sınavı Türk hukuk sistemi açısından önemli bir adım olup hukuk mesleklerine girişte yetkililiğin arttırılması hedeflenen bir sınavdır.
Bu sınav mesleğini uygulamada icra etmek isteyen hukuk öğrencilerini ve icra eden hukukçuları ve de hukuk öğretmeye çalışan akademisyenlerin ilgisini çeker olmuştur. Bu sınavın amacı plansız hukuk fakültesi açma, kontenjanlarda kontrolsüz ve plansız büyüme, nitelikten taviz verilerek hukuk fakültesi toplam sayılarına ve kontenjanına yani niceliğe yönelme gibi amaçlar adı altında yapılmasını amaçlamıştır. Bu saydığım tespitlerin ve diğer sebeplerin istikrarlı bir şekilde eğitim politikasına dönüşmesi ve hayata geçirilmesiyle birlikte mevcut sorunlarla karşı karşıya kalınmıştır.
Bu sorun şudur ki gelecekte mesleğini icra etmek isteyen mezunlar için bu denli değerli mesleğin nitelikli hukukçularla sürdürülebilmesi zorlaşmış, sistemin geleceğe dair ilerlemesini zorlaştırmaya karşı yönelim başlamıştır. Bu durum adalet hizmetine nitelikli hukukçular kazandırmak açısından zorlaşmış ve sınav yapmak kaçınılmaz elzem bir durum haline gelmiştir. Hukuk fakültesinde öğretilenler doktrinsel tartışmalar çerçevesinde muhakeme yapma alışkanlığı kazandırmayı amaçlayıp bunun aksi ezbere dayalı test usulünden ilerlenmesi geleceğin hukukçularını seçmeyle çelişen bir durum haline gelmektedir. Ki şunlar da söylenebilir ki sınavda test usulü gidilmesi ezbere dayalı bir sınav kurgulanması olanağına girmektedir ve buda hukuk derslerinin stratejisine ters düşen bir durumdur. Bu durumu doğurduğu sonuç ise ülkemizde yapılan HMGS sınavında başarı sayısının sadece yüzde 45 civarlarında olmasıdır.
Verilen 4 yılın birçok emeği düşünülürse mezun adaylar yani geleceğin ülke sesleri ve koruyucu, adalet sözcüleri için vahim bir durum haline gelmiştir. Bu geleceğin ülke sözcüleri “hukukta atanamayanlar” kavramı yaygınlaşması baskısı altına geliyor olması da içler acısı bir durum haline geldiğinin göstergesidir. Hemen her yere hukuk fakültesi açan düşünürler için ardından böyle bir sınavı yapmak istemeleri kendi düşünceleriyle çeliştiklerinin göstergesi olmuştur. Bu durum yakında işsiz hukuçuların topluluğunu oluşturacaktır.
Ne söylersek, ne düşünürsek düşünelim hukuk kutsal bir meslektir. Her konunun , her doğruluğun yolu muhakkak bir hak arayışıyla son bulur. Bunun yolu da adalettir, hukuktur. Coğrafya farketmeksizin tüm insanların bir yoldan ötürü hak, hukuk, adalet aradığı bu dünyada istenilen şeyin bir ezbere dayalı sınav değilde iyi eğitim görmüş yöneticiler tarafından yetiştirilen filiz tohumlarının büyüyüp gölgesi altında rahatlıkla yaşayabileceği, çiçekler açtıran adil bir dünya yaşantısının önünün açılması istenilmektedir.
👏🏻