Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Semih Tulay

AFYON KALESİ

Kentlerin siluetlerini oluşturan, kent kimliklerine damga vuran ve kentlerin simgesi olan kimi önemli yapılar ve anıtlar vardır. Öyle ki, onların resmini gördüğünüzde hemen bulunduğu kenti tanırsınız. Anıtkabir Ankara’nın, Kız Kulesi İstanbul’un, Eyfel Kulesi Paris’in olduğu gibi Afyon Kalesi de Afyonkarahisar’ın simgesidir. Benim gözümde kale bir taş kütlesi değil, mücevher değerinde bir anıttır. İşte bu nedenle ‘Afyon Kalesi’ kitabını kaleme almıştım.

Kalenin üzerine kurulduğu 226 metre yüksekliğindeki kaya kütlesi ‘Volkan Boynu’ olarak bilinen bir jeomorfolojik yapıdır. Jeolojik çalışmalarla Afyon Kalesi’ni oluşturan magmatik kayaçların günümüzden önce 15,5 ile 8,6 milyon yıl aralığında oluştuğu saptanmıştır. Afyonkarahisar kent merkezinde göğe yükselen Afyon Kalesi, önemi nedeniyle her türlü fiziki müdahalenin yasaklandığı halk deyimiyle çivi bile çakmanın yasak olduğu 1. derece arkeolojik ve doğal sit olarak tescillenerek koruma altına alınmıştır.

Afyon Kalesi tarih boyunca çeşitli adlarla anılmıştır. Yaygın adlarından biri olan Akroenos Akronio Köyü’nden gelir. Bu köy kale eteklerinde Roma Dönemi’nde kurulmuş olup, kökeni Frig Dönemi’ne değin iner. Kaleye zaman içinde çeşitli adlar verilmiştir. Örneğin, Hapanuwa/Hapanuva “Yüksek Tepe Kenti” anlamında olup, kalenin bilinen en eski adıdır ve Hitit Dönemi’ne kullanılmıştır. Akroenos, Akronium, Akroinos, Akronion, Akroinon, Akronoi, Nikopolis, Karahisar, Karahisar-ı Devle ve Karahisar-ı Sahip kalenin ve Afyonkarahisar’ın öteki adlarıdır.

Kalenin ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı konusunda kesin bir bilgi olmasa da Hitit Dönemi’nden beri kullanıldığı varsayılır. Hititlerden sonra bölgeye dolayısıyla kaleye de Frigler egemen olur. Kayalığın güney cephesinde eteklerden başlayarak ve özellikle en üst zirvedeki sarp kayalık üzerinde yoğun biçimde Frig izleri vardır. Burada Ana Tanrıça Kybele için yapılmış adak yerleri, sunu çukurları, basamaklı sunaklar ve zirvedeki bayrak direğinin olduğu yerde Kybele kaya tapınağı yer alır.

Roma İmparatorluğu Dönemi’nden sonra Afyon Kalesi Bizans Dönemi’nde sürekli İslam ordularının saldırısına uğramıştır. Bu nedenle kalede kuvvetli surlar yapılmış, var olanlar takviye edilmiş ve özellikle iç kale korunaklı bir biçime getirilmiştir. 17 Eylül 1176 tarihinde yapılan Miryokefalon Savaşı’ndan sonra Anadolu tamamen Türk yurdu olmuş, yıllar boyunca Bizans’ın elinde bulunan Afyonkarahisar ve kale Türklerin eline geçmiştir.

Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat 1231 yılında lalası ve aynı zamanda mimarı olan Bedrettin Gevhertaş’ı kale dizdarı olarak Afyonkarahisar’a gönderince Bedrettin Gevhertaş hem kaleyi onartmış hem de birçok yeni yapı inşa ettirmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti’nden sonra kale 1299 yılından sonra Sahipata Oğullarının egemenliğine geçmiştir. Daha sonra kale sırayla Eşrefoğulları, Germiyanoğulları ve Karamanoğulları Beylikleri egemenliğinde kalmıştır. 1428/29 yılında tüm Germiyan toprakları Osmanlı’ya katılınca kale de Osmanlı Dönemi başlamıştır. Bu dönemde kale imparatorluğun önemli hapishanelerinden ve sürgün yerlerinden biridir.

Kale 1878 yılından sonra işlevini tamamen yitirerek sadece ramazan ve bayramlarda top atışı için kullanılmıştır. Kale Cumhuriyet Dönemi’nde ise tamamen kullanılmaz olmuş, günümüzde turistik özelliğe kavuşmuştur. Afyon Kalesi Yukarı, Orta ve Aşağı Kale olmak üzere 3 bölümden oluşmaktadır.

İç Kale/Yukarı Kale: Afyon Kalesi’nin daha doğrusu üst bölümünde kalenin doruğunda kayalık alandaki izlerden burasının Frig Dönemi’nden itibaren kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu dönemde burası büyük bir olasılıkla dini merkez olarak kullanılıyordu. Üst kalede Frig Dönemi kalıntılarından başka kız kulesi, erzak depoları, sarnıçlar ve Bizans Dönemi’ne ait bir çeşme görülebilmektedir. Bedrettin Gevhertaş zamanında 1231-1233 yıllarında Alaeddin sarayı, mescit, gözetleme (kız) kulesi, erzak depoları inşa edilmiştir.

Orta Kale: Selçuklu Dönemi’nde burada zindan, muhafız evleri ve su depoları inşa edildiğini biliyoruz. Şimdilik Evliya Çelebi’nin burasıyla ilgili olarak verdiği bilginin dışında orta kale hakkında başka da bir bilgimiz yoktur.

Aşağı Kale: Evliya Çelebi’nin verdiği bilgiye göre; aşağı kalenin kapısı üst kale gibi batı yönündedir. Aşağı kale ve eteklerinde bulunan kimi önemli yapılar şunlardır. Kaledibi Mescidi: Sultan Alaeddin Medresesi/Hisarardı Medresesi, Hisarardı Medrese Çeşmesi, Kale Çeşmesi ve Kale kilisesi.

Bulunduğu kent ile özdeşleşen Afyon Kalesi üzerine türküler ve maniler yakılmış, şiirler yazılmıştır. Kale ilgili çok sayıda tablo, gravür yapılmış, posta kartlarında kullanılmıştır. Kale birçok resmi ve özel kuruluşun logosunda yer almış, milli piyango bileti, pul ve hatıra paralarında Afyon Kalesi figürü kullanılmıştır. 1927 yılında tedavüle çıkan 50 liralık banknotun arkasında kale resmi kullanılmıştır. Sözün özü: Afyonkarahisar Kenti’nin sembolü ve siluetini oluşturan Afyon Kalesi Afyonkarahisar’ın kimliğidir.

Afyon Kalesi, 3000 yıllık arkeolojik bir anıttır. Afyon Kalesi, 15,5-8,6 milyon yıllık jeolojik ve doğal anıttır. Afyon Kalesi, üzerindeki savaşlar nedeniyle tarihi anıtıdır. Afyon Kalesi, öykü ve söylenceleri, türkü, mani, şiirleriyle etnografik ve folklorik bir anıttır. Peki bu denli önemli kalenin değerini biliyor ve gelecek kuşakların emanetini koruyabiliyor muyuz? Yanıt: Hayır! Neden mi? Nedenini günün birinde teleferik ucubesi (!) bittiğinde hep birlikte anlayacağız.

NOT: Kale hakkında ayrıntılı bilgi edinmek isteyen okurlar yazmış olduğum ‘Afyon Kalesi’ kitabını Afyonkarahisar Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nden ücretsiz olarak alabilirler.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER