Arkeoloji biliminde madeni paralara sikke; sikkelerile ilgilenen bilim koluna nümizmatik adı verilir venümizmatikarkeolojinin en önemli önemli yardımcı kollarından biridir. Sikkelerin üzerindeki yazı ve figürlerden dönemin kral ve yöneticilerini, savaş-barış durumunu, tiyatro ve tapınak gibi önemli yapıları, kentlerin adlarını, tanrılarını ve önemli tarihi olayları öğrenebiliriz. İşte bunlardan biri tufan olayı olup, bölgemizdeki Apameia-Dinar sikkeleri üzerinde yer almıştır.
Tufan sözcüğünün karşılığı Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Nuh Peygamber zamanında yağan ve bütün dünyayı su altında bırakan şiddetli yağmur”biçiminde tanımlanmıştır. Sümer tabletlerinden pagan dinlere ve semavi dinlere geçen tufan olayının gerçek olduğu ve günümüzden yaklaşık 4 bin yıl önce meydana geldiği arkeolojik araştırmalarda çok kalın bir mil tabakasının bulunmasıyla kanıtlanmıştır. Tufanda bir söyleme göre dünyanın tamamı sular altında kalmış,bir başka söyleme göre ise sadece insanların yaşadığı belli bir bölge sularla kaplanmıştı.Gerçek olan dünyanın tamamının değil, sadece Mezopotamya sular altında kaldığıdır.
Tufanın en ayrıntılı anlatıldığı kaynak Sümer tabletleri olup,12 tabletlik Gılgamış destanının 11. tabletinde tufan olayı yer alır. Tabletlerdeki Tufan olayının kahramanı Utanapiştim olup, Fırat kenarındaki Şuruppak Kenti’nin kralıdır. İnsanoğlunun aşırı gürültüsünden rahatsız olan tanrılar, insan soyunu tufanla yok etmek isterler; fakat Tanrı Ea, Utanapiştim’i haberdar eder ve ailesiyle birlikte belli sayıda hayvanı kurtarmak için bir gemi yapmasını söyler.Utanapiştim gümüşünü, altınını, ailesini, kırların evcil ve yabani hayvanlarının hepsini gemiye alır. Tufan, sel gibi yağan bir yağmurla başlar ve bu yağmur, 6 gün, 7 gece sürer. Sonunda her yeri su kaplar. 7. gün fırtına diner ve gemi Nissir Dağı’na oturur. Aynı gün Utanapiştim bir güvercin, sonra bir kırlangıç gönderir, fakat kuşlar geri döner. Sonra bir karga gönderir, karga geri dönmez. Bunun üzerine Utanapiştim, Nissir Dağı üzerindeki gemiden iner ve tanrılara kurban sunar. Bu öykünün Babil ve Asur versiyonları da olup, aşağı yukarı öykü aynıdır.
Tevrat’ın Tekvin 6, 7 ve 8. bölümleri tufan öyküsünü ayrıntılı olarak anlatır. İnsanların isyanları genelleşince Tanrı, bütün öteki canlı yaratıklarla birlikte onları da ortadan kaldırmaya karar verir ve durumu Hz. Nuh’a haber verir.Nuh’tan verilen ölçülere göre servi ağacından bir gemi yapmasını kendisinin ve eşinin, eşleriyle birlikte oğullarının gemiye binmelerini, ayrıca her canlı türünden bir erkekle bir dişiyi gemiye almasını emreder.Nuh, Nuh’un karısı ve üç oğlu eşlerive olmak üzere toplam 8 kişi gemiye girerler. 7. günün sonunda bütün kaynaklar fışkırır, göklerin kapakları açılır ve tufan suları yeryüzüne iner, 40 gün 40 gece yağmur yağar. Yeryüzünde olanların hepsini, insanları ve öteki tüm varlıkları yok eder. Sadece ailesinden 7 kişiyle Nuh ve gemide bulunanlar kalır.Bir yıl geçince suların çekilmesinden sonra, Tanrı’nın emri üzerine Nuh ve ailesi Ararat Dağı üzerine oturmuş olan gemiden çıkarlar.Hıristiyanlar, Tevrat’ta nakledilenleri kabul etmektedir. Yeni Ahit’te gemide Nuh ile birlikte 7 kişinin bulunduğu bildirilmektedir.
İslam’a Göre Nuh TufanıNuh kıssası A‘râf, Yûnus, Şuarâ ve Nuh surelerinde de geçmekle birlikte en ayrıntılı biçimde Hûd suresinde nakledilmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’e göre Nuh tufanının nedeni, Nuh kavmindeki Tanrı’ya inanmayanlardır ve tufan onları cezalandırmak için gönderilmiştir. 40 gün, 40 gece gök suyunu boşaltmış, yer suyunu fışkırtmış, daha sonra gemi yüzmeye başlamış ve altı ay su üzerinde kalmıştır. Tufan sona erince gemi Cudi’yeoturmuş Hz. Nuh, 6 ay gemide kalmış ve 10 Muharrem’de gemiden çıkmıştır. Geminin karaya oturduğu yer, Tevrat’a göre Ararat (Ağrı) Dağı,Kur’an’a göre ise Cudi Dağı’dır.
Gelelim konumuza. Antik kaynaklarda Kelainai, ApameiaKibotos ve ApameiaprosMaiandron olarak adlandırılan Apameia Afyonkarahisar, Dinar İlçesi’nde yer almaktadır.Antik Dönem’deMaiandros ve Marsyas nehirlerinin kaynaklarında kurulan kent, Batı Anadolu’nun en büyük ve en varsıl ticaret merkezlerinden biriydi. Paralarının üzerinde görülen “Kibotos” unvanı, Grekçede “sandık”ve “gemi” anlamlarına gelmektedir ki bu Nuh’un gemisine verilen addır.
Kent MS 2. yüzyılın sonu ile MS 3. yüzyılın ilk yarısında Nuh tufanı betimli bir dizi bronz sikke basmıştır. Bu sikkeler Roma İmparatorlarından SeptimiusSeverus, Macrinus, Severus Alexander, III. Gordianus, PhilippusArabsve TrebonianusGallusdönemlerine aittir.Sikkelerin ön yüzlerinde dönemin imparatorunun büstü, arka yüzlerinde ise Eski ve Yeni Ahit’te sözü edilen Tufan olayı betimlenmiştir. Bu iki ayrı sahnedurumundadır. İlk sahnede kabaran sular üzerinde yüzen sandık formundaki bir geminin içinde seyahat eden Nuh ve karısı vardır. Bu sahne geleneğe uygun olarak ağzında bir zeytin dalıyla gelen güvercin ve sandığın öteki köşesinde Nuh’un ilk denemesinde gönderdiği karga ya da ikinci bir güvercin ile tamamlanmıştır. İkinci sahne ise tufandan kurtulan Nuh ve karısının karaya ayak basması ve tanrıya olan şükranlarını göstermek için havaya kalkan sağ elle bitirilmiştir. Sandığın ön yüzünde ise ΝΩΕyani Grekçe Noah“Nuh” yazısı görülmektedir. Bu tanımlamalar Nuh tufanı ile ilgili Dinar sikkelerinin tamamındayer alır.
Bronz sikke. Ön yüzde İmparator SeptimiusSeverus (MS 192- 211). Arka yüzde gemi içinde Nuh ve karısı. Gemiüzerinde Nuh yazısı.
Bu paralar, tartışmasız bir şekilde Apemealıların, Eski AhitinGenesis (Yaratılış) bölümündeki İbrani geleneğine göre anlatılan Nuh tufanından haberdar olduğunu göstermektedir. Her şeyden önce biliyoruz ki Anadolu’da özellikle Batı Anadolu’da Dinar yöresinde tufan olayı yoktur. Apameialılar ise bu öyküyü Kudüs’e giden Yahudi vatandaşlarından öğrenmişolabilirler. Apameia’da anlatılan tufan öyküsü, ya Yahudi geleneğinden alıntılanmıştır ya da eski bir tufan öyküsü olarak yerel bir uzantıdır.
Sonuç; Afyonkarahisar sahip olduğu birçok değerleriyle önemli bir konuma sahiptir. Tüm dünyanın bildiği tufan olayının Apameia-Dinar sikkeleri üzerinde yer alması bu önemini daha da artırmaktadır.
YORUMLAR