Günümüzün değişen ve gelişen yaşam koşullarında, özellikle kentlerde görülen en büyük sosyal sorunlardan biri vandalizmdir. Vandalizm, sosyal, ekonomik, psikolojik ve hukuki sonuçlar doğurmakta ve toplum üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Vandalizm, yapısal ve doğa unsurları üzerinde oluşturduğu zararın yanı sıra kentlerde görsel kirliliklere neden olmakta, kazalara ve öteki suçlara ortam hazırlamaktadır. Örneğin, kırılan aydınlatma elemanları, güvenlik kameraları nedeniyle hırsızlık ve öteki suç olayları daha kolay meydana gelmektedir. Zarar verilen bir trafik uyarı levhası kazalara neden olmakta ya da bir çocuk parkında kırılan bir oyun elemanı, çocukların yaralanmalarına neden olabilmektedir.
Kırma, kesme, yakıcı madde atma, boya ile kişilerin ya da kamunun sahiplendiği, önemsediği ve değerli bulduğu bir maddeye bilerek, zarar veren ve bunu bir zevk olarak yapan kişiye Vandal denir. Vandalizm ise vandal olma yanlısı, yapılan vandallık eylemi olarak tanımlanır. Bu terim adını Batı Roma İmparatorluğunun çöküşüne sebep olan Milat öncesi yıllarda Avrupa’da yaşayan ve Roma İmparatorluğu ile yaptığı savaşlarda acımasızlığı ile ün salan bir Doğu Germen Halkı olan Vandallar’dan alır. MS 455 yılında Kral Gaiserik önderliğindeki Vandallar Roma’yı kuşatarak iki hafta boyunca aralıksız olarak yağmaladılar. Bu 14 günlük kuşatmada, cinayetlerin, tutsak alma olaylarının yanında altın, gümüş gibi değerli eşyalar, mobilyalar, tablolar ya yok edilmiş ya da el konmuştur. Ayrıca tapınaklar, saraylar, özel konutlar, su kanalları gibi pek çok yapı yerle bir edilmiştir. Sanat ve estetik anlayışta öncü olan Roma’nın meydan ve caddelerindeki heykeller harap hale gelmiştir. O günden sonrada bu tür eylemlere Vandalizm adı verilmiştir.
Duvarlara yazı yazmak, parklardaki kent mobilyalarına kazıyarak, yakarak, kırarak zarar vermek; park ve bahçelerdeki bitkileri sökmek; eski eserleri tahrip etmek vb sık rastlanan vandalizm örneklerinden bazılarıdır. Kent içinde, park ve bahçelerde en çok karşılaşılan vandalizm eylemlerini şöyle sıralayabiliriz. 1-Kentteki anıtların, duvarların üzerlerine yazı ve resim kazınarak ve boyanarak zarar verilmesi. 2-Parklarda bulunan ahşap kameriye, bank gibi kent mobilyalarının kırılması, sökülmesi, parçalanması, ya da yakılması. 3-Mevsimlik çiçeklerin üzerlerine basmak, koparmak suretiyle zarar verilmesi. 4-Ev ya da işyerlerinin önündeki ağaçların görüntüyü kapattığı gerekçesiyle kesilmesi. 5-Aydınlatma elemanlarının, güvenlik kameralarının kırılması. 6-İlan ve reklam amaçlı ağaç, kent mobilyalarına, duvarlara kağıt ve afiş yapıştırılması ya da zımbalanması. 7-Uyarı, bilgilendirme ve yön levhalarının sökülmesi, üzerlerine boya atılması ya da yazı yazılması, hedef tahtası gibi kullanılıp kurşunlaması. 8-logar kapakları, elektrik panoları, vanalar, çeşme muslukları vb. gibi sistem parçalarının sökülmesi, çalınması.
Vandalist eylemler içerik ve amaçları açısından birbirlerinden çok farklı türlerde görülür. Bunların en önemlilerinden birisi kültürel vandalizmdir. Kültürel vandalizm çok çeşitlidir. Bir anıta boya ile yazı yazmak, tahrip etmek, ya da müzedeki bir sanat eserini tahrip etmek hatta çalmak kültürel vandalizm olarak değerlendirilir. Bu zarar vermeler sivri uçlu nesnelerle yazı yazmak-çizmek, boya ile yazmak, boya atmak ya da dinamit, balyoz vs ile yok etmek biçiminde, olabilir. Bunlar kimi zaman büyük boyutlarda görülür. Örneğin, 2003 yılında Irak işgalinde ABD askerlerinin uluslararası anlaşmaları hiçe sayarak müzeleri yağmalamaları vandalizmden başka bir çapulculuk-hırsızlık örneğidir. Bu soygunlarda 200.000 den fazla eski eser yağmalanmış, kütüphaneler yakılmıştır. Aşırı dinci örgütlerin kimi ülkelerde eski eser nitelikli kalıntıları bombalarla yok etmeleri, heykelleri parçalamaları da kültürel vandalizmdir. Hatta son zamanlarda ülkemizde yaygınlaşan güya restorasyon amaçlı çalışmalarda çelik kapı, PVC malzeme kullanmak suretiyle yapının orijinalliğinin bozulması da bir tür vandalizmdir.
Vandalizm örneklerinden Afyonkarahisar nasibini almış durumdadır. Frig Vadisi’nde altın bulmak amacıyla 2700 yıllık Dünya’da tek örnek olan eşsiz anıtlar ruh hastası defineciler tarafından dinamitle patlatılmıştır, patlatılmaktadır. Kimilerine matkaplarla delikler açılmaktadır. Bu arada Afyon Kalesi’ndeki teleferik inşaatı ile ilgili yapılan fiziki müdahaleler; Ayazini’ndeki tarihi yerlere yapılan fiziki müdahaleler de bir Vandalizm örneğidir. Seydiler Kasabası yakınında Ankara asfaltı üzerindeki Kırkinler Kayalığı’na sprey boyalarla yazılar yazılmış, kalpler çizilmiştir. Buralarda o denli karalama vardır ki kimi noktaların fotoğrafları çekme olanağı yoktur. Bu örnekler öteki ilçelerde de görülmektedir. Nerdeyse boyanmayan çeşme yok gibidir. Vandallara buradan şunu sormak istiyorum. Siz ya da ailenizden birileri bugüne değin bir yapıt ortaya koydunuz mu, bir esere imza attınız mı, bir eseri beğeni ile izlediniz mi? Yanıtını ben vereyim kocaman bir hayır. Zaten aksi olsaydı Vandal olmazdınız.
Kültür Vandalları rastgele yerleri değil özellikle göze çarpan ve eski eser nitelikli önemli yerleri seçmektedirler. Bu nedenle hedefleri tarihi yapılar ya da eski eser objeler olmaktadır. Şimdi size bir Vandalizm abidesi örneği vereceğim. Afyon Kalesi baştan aşağı Vandallardan nasibini almış önemli bir eserdir. Daha çıkış merdivenlerini hemen başındaki bilgi levhası yazılarla doludur. Merdivenleri tırmanarak yukarı çıkarken Vandallarca uygun görülen her yere adlar yazılmıştır. Üst kalede giriş kapısı en çok nasibini alanlardandır. Burada Arapça yazılar bile vardır. Üst kalenin neredeyse tamamı Kız Kulesi, sarnıçlar, duvarlar dahil vandalizm örnekleri ile doludur. Zirvedeki bayrak direğinde bile yazılar görülmektedir.
Çocuklarımıza eski eserleri anlatmalı ve sevdirmeliyiz. El birliği ile eserleri kazımak, sprey boylarla karalamak huyundan çocuklarımızı, gençlerimizi vazgeçirmeliyiz. Bu konuda ana-babalara, öğretmenlere büyük görevler düşmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı görsel yayın kuruluşları ile işbirliği yaparak hiç olmasa günde birkaç dakikalık programlarla eski eserler ve korunmaları ile ilgili kısacık programlar yapabilir. Broşürler, TV programları ile yerel yönetimlerin de destek vereceği daha etkin çalışmalar yapılmalıdır.
Son söz: Umarım en kısa sürede çocuklarımızı, gençlerimizi bu kötü alışkanlıktan vazgeçirir, eski eserleri seven, çevresini temiz tutan uygar birey olmalarını sağlarız. Çünkü uygar ulus olmak bireylerinin uygar olmaları ile sağlanabilir. Uygar birey olmanın yolu ise okuyup-araştırmak, dilini doğru konuşmak ve de kültürel varlıkları korumak, onlara zarar vermemekten geçer.
YORUMLAR