Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Semih Tulay

MİTOLOJİ VE SANAT

Böyle alanı çok geniş olan bir konuyu burada çok kısa biçimde anlatmak oldukça zor. Dilimin döndüğünce özet olarak anlatmaya çalışacağım. Türkçe karşılığı ‘söylence bilim’ olan ve arkeolojinin en önemli yardımcı kollarından biri olarak kabul edilen mitoloji; Antik Çağ’da paganizm inancında olan toplumlarda tanrı ve tanrıçalarla ilgili birçok ögeyi barındırması yanında günah-sevap, öteki dünya gibi unsurları içermesi açısından bir din ya da inanç sistemi olarak kabul edilir.

Her mitolojide iyilik-kötülük, güzellik-çirkinlik, sevgi-nefret, yenme-yenilme, cennet-cehennem, ödül-ceza gibi kavramlar yer alır. Ayrıca mitoloji insanları kötülükten sakındırıcı, iyi yola sevk edici öğeleri bakımında da ahlaki bir değer taşır. Her toplumun kendine özgü bir mitolojisi vardır. Türk, Mısır, Sümer, Hitit, Hint, Çin, İran gibi ulusların, hatta millet sayamadığımız geri kalmış toplulukların, kavimlerin de mitolojileri vardır. Türk, Sümer, Hint ve Klasik (Anadolu, Ege, Eski Yunan) mitolojileri en güzel, en önemli mitolojiler olarak kabul edilir. Bu mitolojilerde bir baş tanrı etrafında erkek tanrılar ve kadın tanrılar yani tanrıçalar, onların çocukları, kahramanlar, mitolojik yaratıklar ve doğaüstü güçlere sahip hayvanlar özellikle atlar yer alır. Bunların maceralarını anlatan öykülerde kimi zaman ölümlüler yani insanların da öykülerin kahramanı oldukları görülür.

Tüm mitolojik öykülerin büyük bir çoğunluğu olağanüstü olayları kapsar. İşte bu öykülerden oluşan mitoloji ait oldukları toplumun sanatını, edebiyatını önemli ölçüde etkiler ve belirler. Dünyadaki sanatlar özellikle erken ve klasik dönemlerde, mitolojiyi konu almıştır. Örneğin, Mısır sanatı, Anadolu-Ege-Yunan sanatı, Roma sanatı, Uzak Doğu sanatı büyük ölçüde mitolojik öykülere ve figürlere dayalıdır. Avrupa sanat ve edebiyatında Klasik Mitoloji çok etkili olmuştur.

Anadolu, Ege ve Yunan mitolojik öykü ve ögelerini kapsayan Klasik Mitoloji, insanlık tarihinin en eski ve zengin mitolojik veri kaynaklarından biridir. Antik Çağ’da ortaya çıkan bu mitolojik anlatılar, sadece Anadolu, Ege ve Yunan toplumunu değil, Batı uygarlığının gelişimini de derinden etkilemiştir. Klasik mitolojideki tanrılar, kahramanlar, mitolojik yaratıklar ve öyküler, sanat ve edebiyatın en güçlü esin kaynaklarından biri olmuştur. Hem antik dönemlerde hem de günümüzde, Klasik Mitoloji’nin temaları ve karakterleri, sanatçılar ve yazarlar tarafından yeniden ele alınmış, yorumlanmış ve yaratıcı çalışmalara dönüştürülmüştür.

Yani mitolojinin dolayısıyla mitolojik söylencelerin ve kişiliklerin sanata, mimarlığa, edebiyata ve kültürel yaşama çok büyük etkileri olmuştur. Mitoloji özellikle Antik Çağ insanı için bir din olması yanında taşıdığı ögeler bakımından gündelik yaşamla iç içe olmuştur. İşte bu nedenle insanlar mitolojik unsurları resim sanatında, yontuculukta, mimarlıkta sıklıkla kullanmışlardır. Hatta günlük yaşamda kullanılan sikkeler-madeni paralar, takılar, evlerdeki eşyalar üzerinde sıklıkla kandillerde mitolojik figürler yer almıştır. Tüm bunlar mitolojik öykülerin günümüze aktarılmasında son derece önemli bir rol oynamışlardır.

Özellikle MÖ 600-350 yılları arasında kırmızı ya da siyah figürlü adını verdiğimiz çeşitli formlardaki seramik kapların üzerlerine yapılan resimler sayesinde birçok mitolojik öykü hakkında bilgi ediniyoruz. Geleneksel olarak, bu seramik kapların çoğu teşhir için değil, günlük kullanım için yapılmışlardır. Neredeyse Klasik Mitolojide adı geçen tüm tanrı ve tanrıçalar, tanrısal kahramanlar, mitolojik yaratıklar yanında Truva savaşı, Dinar’da yapılan Apollon ile Marsyas arasındaki müzik yarışması, Kaz Dağı’nda Athena-Afrodit-Hera arasında geçen ilk güzellik yarışması, tanrıların evlilikleri gibi önemli olaylar vazo ressamları tarafından en ince ayrıntısına değin işlenmiştir. Özellikle vazolarda resimleri yapan sanatçının adından başka vazo üstündeki figürlerin adları da yazılmıştır. İşte bunlar biz arkeologlar için bulunmaz belge durumundadırlar.

Antik Çağ’dan Bizans Dönemi’ne değin birçok sanatçı yontu sanatında heykel ve kabartmalar da mitolojik konuları işlemişlerdir. MÖ 4. yüzyılda Praksiteles’in yaptığı Knidos (Datça) Afroditi, Skopas’ın Halikarnassos (Bodrum) Mausoleumu’nda yaptığı kabartmalar, Fidyas’ın MÖ 5. yüzyılda Atina’daki Parthenon’daki heykel ve kabartmalar şaheserler sayılır. MÖ 2. yüzyılda tanrıların, ölümlü insanlara karşı acımasız eylemlerinin öyküsünü anlatan Truvalı rahip Laaokon ve oğullarını gösteren heykel grubu konusu mitoloji olan eşsiz bir yapıttır. Tüm bunlardan başka Antik Çağ’da yapılan sayısız heykel ve kabartmaları hemen her müzede görebilirsiniz.

Mimarlıkta özellikle tapınak mimarisinin doğmasında en büyük etken hiç şüphesiz ki mitolojidir. Tanrı tanrıçalar adına kentler kurulmuş ve onların adları verilmiştir. Örneğin, Afrodisyas tanrıça Afrodit adına kurulan Aydın’da yer alan çok güzel antik bir kenttir. Yine tanrılarla ilişkili bilicilik merkezleri oluşturulmuş, bunlardan Didim ve Delfi Adası’ndaki merkezleri çok sayıda insan ziyaret etmiştir. Tanrıların evi olan tapınaklarda tanrı ya da tanrıça heykellerinden başka tapınak alınlıklarında ve saçak altlarında mitolojik olaylar işlenmiştir. Dünya’nın yedi harikasından biri olan Efes Artemis Tapınağı tanrıça Artemis için, Didim’deki tapınak tanrı Apollon adına, kültürel abidelerden biri sayılan Atina’daki Partenon tanrıça Athena adına inşa edilmişlerdir. Bergama Zevs Sunağı gibi anıtsal sunaklarda ve büyük mezar anıtlarında da mitolojik olaylar sıklıkla işlenmiştir.

Antik Çağ’da mitoloji ile sözlü ve yazılı edebiyat iç içe bir durumdadır. Hesiodos, mitolojinin kozmik ve tanrısal doğasını anlatan en önemli yazarlardan biridir. ‘Theogonia’ adlı eserinde, tanrıların ve evrenin yaratılışını ele alır. Homeros, Truva destanı olan ‘İlyada’ ve ‘Odysseia’ adlı eserlerinde sıklıkla tanrılardan söz eder. Romalı ozan Catullus’un ‘Attis’ şiiri çok ünlü olup, konusu Friglerin ana tanrıçası Kybele’yi ve onun sevgilisi doğa tanrısı Attis’tir. İlk kadın şair Lesbos adalı (Midilli) Sappho’nun şiirleri sevgi üstünedir. O nedenle sıklıkla aşk tanrıçası Afrodit’ten söz eder. Mısır kökenli Nonnos’un 48 kitap ve 20.426 dizeden oluşan ‘Dionysos Destanı’ bağcılık ve şarap tanrısı Dionysos üzerine yazılan çok kapsamlı önemli bir yapıttır. Dünyanın ilk hayvan öyküleri yazarı hemşerimiz Emirdağlı Ezop’un öykülerinde de mitolojik öğeler görülür.

Mitolojinin edebiyatta yarattığı bir başka öge ise tanrı Dionysos adına yapılan dinsel törenler ile bağ bozumu şenliklerden doğduğu kabul edilen tiyatrodur. Trajedi ve komedi MÖ 6. yüzyılda Dionysos için düzenlenen dinsel törenlerde ve şenliklerden doğmuştur. Klasik trajedinin konuları tarihten ve mitolojiden seçili olup, kişiler tanrı, tanrıça ve soylulardır. Bizde Güngör Dilmen’in yazdığı ‘Midas’ın Kulakları’ tiyatro oyununun konusu da mitolojiktir.

Mitoloji 15. yüzyılda Rönesans Sanatı’nı derinden etkilemiştir. Boticelli’nin Afrodit’in deniz köpüğünden doğuşunu gösteren yağlıboya tablosu şaheserlerden sayılır. Michelangelo’nun ilk dönem eserlerinden itibaren sıklıkla mitolojik ögeler görülmektedir. Sanatçının Dionysos’u temsil eden heykeli oldukça tanınmıştır. Bu dönemde Rafael, L. D. Vinci gibi daha birçok sanatçı mitolojik konuları işlemişlerdir. Ayrıca Rönesans Dönemi’nde kimi yazarlar Klasik Mitoloji’de yer alan öyküleri işleyerek eserler vermişlerdir. Örneğin, W. Shakespeare’in oyunlarında Klasik Mitoloji’ye göndermeler sıklıkla görülür.

Günümüzde ise Avrupa’dan Amerika’ya ressamlar ve kimi heykeltraşlar konularını mitolojiden alarak eserler üretmektedirler. Pablo Picasso, Henri Matisse ve Salvador Dalí gibi ressamlar mitolojiden ilham alarak mitolojik temaları modern sanatın soyut ve sürrealist formlarına uyarlamışlardır. Modern edebiyatta James Joyce’un ‘Ulysses’ adlı romanı, Homeros’un ‘Odysseia’ destanını modern bir dünyaya taşır. Aynı şekilde, Jean-Paul Sartre ve Albert Camus gibi varoluşçu yazarlar, mitolojinin insanın özgürlüğü ve kaderi üzerindeki etkisini tartışmışlardır.

Sonuç olarak mitoloji Antik Çağ’dan günümüze her dönemde resim ve yontu sanatına, mimarlığa, edebiyata etki ederek, şaheser yapıtların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Eğer mitoloji olmasaydı bizler müzelerdeki, sanat galerilerinki birçok özgün yapıtı göremeyecek ve birçok edebi eseri okuyamamış olacaktık. Yani mitoloji bir pagan dini olmasından çok her dönem sanatın ve edebiyatın esin kaynağı olmuştur. Özellikle Klasik Mitoloji başta Avrupa sanatı olmak üzere neredeyse tüm dünya sanatlarında etkisini göstermiş ve hala göstermektedir.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER