Her cumhuriyette ve anlayışta bulunmayan demokrasi, kabaca halk egemenliğidir. Yani yüzde 50+1 ne derse o!
Fransızca démocratie sözcüğünden Türkçeye geçen demokrasi, kabaca devlet yönetim biçimi olarak değerlendirilse de üniversiteler, işçi ve işveren organizasyonları ve bazı diğer sivil kurum ve kuruluşları kapsar.
Peki, gerçekte Yunanca etimolojik kökeni ‘demos’ (halk) ve ‘kratos’ (egemenlik) kelimelerine dayalı olan demokraside egemenliğin gerçek sahibi ‘birey’ bu hakkını ne ölçüde kullanabiliyor?
Şuraya gelmek istiyorum…
Örneğin partilerin en tabanda delege seçimlerinden aşlayarak örgüt yapısını oluşturmada demokrasi var mıdır?
Adaysız kongrelerde ilçe başkanı seçen siyasi partiler demokrasiyi ne ölçüde içselleştirmiş ve demokrasinin gelişmesine ne ölçüde katkı sunmuştur?
Kimsenin konuşturulmadığı, milletvekili, il başkanı, aday olan ilçe başkanının ardından göstermelik oylamayla teşkilat oluşturulması Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasi ile taçlandırılması amacına ne ölçüde hizmet etmiştir, etmektedir?
Kadük edilmiş bir demokrasi ve göstermelik koreografi ile yapılmış kongreler yerine CHP’nin kör topal da olsa demokrasiyi işlettiği, delege seçimlerinden çok adaylı ilçe kongrelerine kadar yürüttüğü çabalar daha anlamlı değil midir?
Eski Afyon milletvekillerinden Nuri Yabuz’un da dediği gibi, “Bu işin vaccıdı noktası neresidir?” Burada vaccıdı anlamsızdır. O anda gerekli noktayı işaret etmek için kullanılmıştır. Öyle bile olsa demokrasiye katkı vermenin vaccıdı noktasına hangi partiler yakındır?
Bu parti, tek adaylı kongre yapmakta AK Parti’nin yolundan giden MHP değildir herhalde.
Uygulansa da uygulanmasa da demokrasi oralarda bir yerlerde durmakta.
Halkın egemenliği ilkesine dayalı bir yönetim biçimi olan bu sistemde, halk seçimler yoluyla temsilcilerini belirler ve hükümeti yönlendiren politikaları etkiler. Temel haklar, özgürlükler ve çoğulculuk demokrasinin temel prensiplerindendir.
En güzel uygulandığı ülkelerin başında kuşkusuz İskandinav Ülkeleri (Norveç, İsveç, Danimarka, Finlandiya) gelmektedir. Bu ülkeler demokratik sistemlerini yüksek yaşam kalitesi, sosyal refah ve eşitlikle birleştirerek başarılı bir şekilde uygulamışlardır.
Avrupa’daki bağımsız ülke İsviçre ise doğrudan demokrasiyi öne çıkaran bir örnek olarak görülebilir. Vatandaşlar düzenli olarak çeşitli konularda referandumlar düzenleyerek doğrudan karar alma süreçlerine katılırlar.
En Kötü Uygulandığı ülkeler ise tanıdık, Kuzey Kore ve Suriye…
Kuzey Kore, otoriter bir yönetim altında demokratik prensiplere ters düşen bir yapıya sahiptir. Tek parti yönetimi ve kişisel diktatörlük, demokrasinin uygulanmadığı bir örnektir. Suriye’de ise uzun süren iç savaş ve otoriter yönetim, Suriye’de demokrasinin uygulanmasını zorlaştırmıştır.
Fakat en çok konuşulan ve içi doldurulamayan bir başlık ise demokrasinin cumhuriyetle ilişkisidir Cumhuriyet, devlet başkanının halk tarafından seçildiği ve genellikle monarşik bir yönetim biçiminin yerine geçen bir sistemdir. Demokrasi ise halkın katılımının ve temsilinin olduğu bir yönetim biçimidir. Cumhuriyet ve demokrasi genellikle birlikte görülür, çünkü cumhuriyetçilik, egemenliğin halka ait olduğunu vurgularken, demokrasi de bu egemenliğin nasıl kullanılacağına dair bir sistem sunar.
Ancak tüm cumhuriyetler demokratik olmak zorunda değildir. Bazı ülkelerde cumhuriyet şeklinde bir devlet yapısı olmasına rağmen, demokratik olmayan otoriter yönetimler hüküm sürebilir. Yani, cumhuriyet sadece devletin başkanının nasıl seçildiğini belirtirken, demokrasi yönetim biçimini ve halkın katılımını ifade eder.
Şu şablon, belki size de demokrasinin uygulanıp uygulanmadığı konusunda bilgi verebilir…
Demokrasi, genellikle şu unsurları içerir:
Halk Egemenliği: Yönetim yetkisinin halka ait olduğu ilkesini ifade eder. Halk, temsilcileri aracılığıyla veya katılım yoluyla yönetim süreçlerine katılır.
Temel Haklar ve Özgürlükler: Demokrasilerde bireylerin temel hakları ve özgürlükleri korunur. Bu haklar arasında ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, seyahat özgürlüğü ve daha birçok temel insan hakkı yer alır.
Çoğulculuk: Farklı görüşlerin, farklı grupların ve çıkarların demokratik bir ortamda ifade edilmesine izin verilir. Farklı politik partiler, sivil toplum kuruluşları ve medya gibi çeşitli kurumlar demokrasinin çoğulculuk ilkesini yansıtır.
Hukukun Üstünlüğü: Demokrasilerde hukukun üstünlüğü ilkesi vardır. Yani, hukuk kuralları tüm bireyler ve kurumlar için eşit olarak geçerlidir ve devlet yetkilileri de bu kurallara uymak zorundadır.
Seçimler: Demokrasilerde düzenli olarak serbest ve adil seçimler düzenlenir. Halk, temsilcilerini ve liderlerini seçerken oy kullanma hakkına sahiptir.
Halk Katılımı: Katılımcı demokrasilerde, halk yönetim süreçlerine doğrudan katılım fırsatlarına sahip olabilir. Referandumlar, kamuoyu yoklamaları ve diğer katılım yöntemleri bu ilkeyi yansıtır.
Hesap Verebilirlik: Seçilmiş liderler ve temsilciler, halka karşı sorumludur. Halkın tercihlerine ve beklentilerine uygun şekilde hareket etmek zorundadırlar.
‘Demokratik’ terimi, bu tür demokratik ilkelere ve değerlere uygun olan, demokrasiye dayalı olan veya demokrasinin özelliklerini yansıtan bir durumu veya kavramı tanımlamak için kullanılır. Demokratik bir toplum veya demokratik bir süreç, genellikle bu prensipleri benimseyen ve uygulayan bir sistem olarak kabul edilir.
Sizce de öyle mi?
YORUMLAR