Gündem Asayiş Politika Spor
E-Gazete Canlı Yayın Şehir Kameraları
Canlı Yayın Kutusu

CANLI YAYIN

Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Semih Tulay
Ahmet Semih Tulay

AFYONKARAHİSAR ÖDÜLLERİ

Türk Dil Kurumu sözlüğünde ödül şöyle tanımlanmaktadır: 1-Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat. 2-Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan. Yani ödül sadece yapılan iyilik için değil, aynı zamanda bir başarıya verilen armağan olarak değerlendirilir. Ödül bir başka deyişle başarılı ya da yararlı iş, hizmet yapanlara teşekkür ve onurlandırmak için verilen bir armağandır.

Bu basit bir eşya, bir plaket hatta takdir-teşekkür belgesi olacağı gibi ederi fazla olan bir şey de olabilir. Örneğin, kimi yarışmalardaki ya da Nobel Ödüllerindeki para ödülleri gibi. Nobel’de ödül alan kişilere, 24 ayar altınla kaplanmış yeşil altın madalya, bir diploma ve para ödülü verilir. Para ödülü yaklaşık 1 milyon 35 bin ABD dolarına eşdeğerdir. Ancak, kimi ödüller maddi değerle de ölçülmez. Bir toplantıda, bir törende topluluk önünde size yapılan bir teşekkür bile yeri geldiğinde bir ödüldür. Verilen ödüller kişilere çalışma azmi verir, kişi daha iyi işler yapmaya çalışır.

Şimdi gelelim Afyonkarahisar’a…. Birçok ödül almış, seçme kurullarında bulunmuş birisi olarak bu kentteki ödül dağıtımları ile ilgili dikkatimi çeken birkaç hususu söylemek isterim. Dikkat ediyorum ne hikmetse son senelerde ödül alanlar hep aynı kişiler. Yalnız bu arada iki kişiyi konunun dışında tutmamız gerekir. Birisi iş insanı Sayın İbrahim Alimoğlu, öteki yazar Sayın İrfan Ünver Nasrattınoğlu’dur.

Sayın Alimoğlu, bu kenttin kültürüne, sanatına her zaman hiç karşılık beklemeden çok yönlü olarak hizmet etmiş ve etmektedir. Kurduğu AKSAM seçkin bir kültür ve sanat merkezi kimliğindedir. Onun müzik aletleri koleksiyonu bile ülkemiz için büyük bir değerdir. Yayınlanması için destek olduğu CD ve kitapların adını burada saymaya kalksak uzun bir liste oluşturur.

Sayın Nasrattınoğlu Hocamız ise Afyonkarahisar’la ilgili olanların dışında Türk folkloru ve gezileriyle ilgili çok sayıda kitap yazmış, ülkemizi yurtdışında defalarca temsil etmiştir. Özellikle Türk Dünyası ile sıcak ilişkilerin kurulmasını sağlamıştır. Halen yazıları ile hizmet etmektedir.

Her ikisi de defalarca ödül almayı hak ediyorlar. Aldıkları ödüller analarının ak sütü gibi helaldir.

Öteki ödül alanlara bakınca geriye “Sen ben bizim oğlan”, “Körler sağırlar birbirini ağırlar” hesabı sürekli birbirlerine ödül veren kişiler kalıyor. Ödül alan birkaç kişinin dışında kalanların bu kente nasıl bir hizmet ettiklerini bilemiyorum ya da anlamıyorum. Birkaç sene önce, bir arkadaşımıza adını vermeyeceğim bir kurum tarafından ödül verilmişti. Kutlamak için aradığımda “Vallla bana neden ödül verdiklerini bilmiyorum. Bunu onlara sorduğumda ‘biz seni ne zaman çağırsak hemen geliyorsun. Onun için verdik’ dediler” demişti.

2024 nüfus sayımına göre Afyonkarahisar merkez ilçede 163 bin 884 erkek ve 164 bin 435 kadın olmak üzere toplam 328 bin 319 kişi yaşamaktadır. Hadi bunun yarısı çocuk diyelim. Kalan 150 bin kişinin içinde ödül verilecek kimse bulunamıyorsa vay memleketin haline. Bu kadar kişi içinde ödül vermeye değer kimse yok mu ki hep aynı kişilere hatta kimilerine 2. ya da 3. kez ödül veriliyor.

Ünlü bir ressam olan ve ödüllü ve yurt dışı sergilere, çalışmalara katılan Afyonkarahisarlı Murat Külcüoğlu’ndan haberiniz var mı? Ya da Kadınanalar için Türk sinemasının en yetenekli ve güzel yüzü rahmetli Filiz Akın’a neden Kadınana ödülü verilmedi. Sağ olması şart değilse vatan şairi Namık Kemal’in annesi Mevlevi Camisi bahçesinde uyuyan Fatma Zehra Hanım da bir Kadınanadır.

Bunlar gibi bu kentten yetişen ödülü hak eden çok sayıda başarılı yazar-çizer, bilim adamı, sanatçı, ozan, sporcunun olduğu basit araştırmalarla görülecektir.

Afyonkarahisar’da tanık olduğum bir başka konu ise seçme kurulunda olan kişiler aynı kurumun ödülünü alıyor. Etik olarak seçme kurulunda olan kişi ödül alamaz. Hatta yakınları bile almaz. Ödül alacaksa jüride bulunmaz. Ha bir de yine bu kentte duyduğum bir başka konu da parayla ödül vermeye kalkışanlar olduğu. “Bize şu kadar bağışta bulunun size ödül verelim” diyerek işi adeta ticarete dökenler var. Hayır kurumu olsa anlarım da hayır kurumu değiller. Yani vatandaş plaket satarak bir tür ticaret yapıyor. Böyle verilen ödül, ödül olur mu?

Sözü fazla uzatmadan son söz olarak diyeceğim şudur: Yukarıdaki nedenlerden ötürü bu kentte ödül veren kimi kuruluşlara da “titiz seçkilerinden!” ötürü ödül vermek gerekir kanısındayım.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER