Kimsenin malında, mülkünde, kazandığı para da gözümüz yok.
Fakat her geçen gün düzeleceği yerde bozulan gelir dağılımı toplumun çoğu kesimini içten yaralıyor. Korkarım başımıza fena şeyler gelecek.
Ekonomi bozuldu.
Az kazanların kazancı o kadar azaldı ki açlık düzeyine kadar indi.
Bu ülkede ev sahibi olmak, yuva kurmak, evlenmek evliliği sürdürmek çok çok zor hale geldi.
Öldürmeler, dolandırmalar, soygunlar, gayrimeşru yollardan para kazanma meyilleri atmaya başladı. İşsizlik aldı başını gidiyor.
Gençlerden bir değil iki fakülte bitiren pırıl pırıl gençler ya evde duruyor ya kahvede.
Ve bu çocuklar baba ya da analarının eline bakıyor.
İş sahibi olmak para kazanmak dert oldu.
Ne olacak bu memleketin hali?
İyi olur inşallah demekten başka elden bir şey gelmiyor.
***
‘Son 3-5 yıldır ülkede parayı kimler topladı kim kazandı biliyor musunuz’ diye soruyorum kendi kendime.
Birinci sırada yüzde 50-60’la para satan, her yaptığı basit muameleden para alan bankalar kazandı. Bankalar hiçbir devirde zarar etmediler, Bazı devlet bankalarının dışında. Onların da içini boşalttılar. Yine millete ödettiler.
Marketler geliyor bence ikinci sırada.
Büyükçe bir dükkan tuttular.
İçini yiyecek içeceğe, konfeksiyona, beyaz eşyaya kadar yok yokla doldurdular.
Sonra.
Sonra milletin eline kredi kartı denen baş belası bir alışveriş kartı tutturdular.
Sanki hiç ödenmeyecekmişçesine bir alışkanlığın içine çoluğu çocuğu attılar.
Hem marketler kazandı hem bankalar.
Enflasyonu bahane edip etiketleri her gün değiştirdiler.
Kimse müdahale etmedi.
Bir zamanlar eczacılar aynı şeyi yapıyordu.
Üst üste yapıştırılmış 5-6 kadar etikete rastlardınız.
Birinci hafta aldığınız bir malı, ikinci, üçüncü gün marketten farklı fiyata alır oldunuz.
Bu hasta uygulama hala devam ediyor.
Birinci hafta elinizde beş milyonluk malınız varsa ikinci hafta altı, üçüncü hafta yedi katına çıkıyor.
Kartlar gırla gitti.
Yollara masa atıp, gelen geçen çoluk çocuğa kart dağıttılar.
Tam bir Yahudi icadı.
***
Bizim mahallede tek gazete satan market, para kazanmıyor diye gazeteyi kaldırdı.
Benim gibi gazete düşkünlüğü olanlar mağdur olduk.
Birken iki, iki iken yirmi olan market sahiplerini biliyorum.
Gözümüz yok.
On bin marketi olan var. Yuh!
***
Bir markete araç parkı olmaz mı? Tuvalet olmaz mı? Hastalar için oturacak yer olmaz mı?
Daha neler neler…
Nasıl izin verirler bunlara şaşıyorum.
Ama parası çok, onlar işini bilirler sınıfından.
***
Üçüncü en fazla kazananlar inşaat yapan yapsatçılar.
Enflasyon kudurdu.
Üç yüz bin liraya satılan evler, daireler çıktı iki-üç milyon liraya.
Fakir, emekli olunca bir ev alırdı, dahası var; bir de araba alırdı yanına.
Şimdilerde bunlar geçmişte kalan tatlı hatıralara döndü.
***
Kimsenin parasında, malında gözümüz yok.
Ama fakirin başını sokacak bir evi, marketten alacağı peynir parası cebinde neden olmasın?
Hep bana hep bana… Böyle giderse bir gün toplumun başına ciddi dertler açılabilir.
Ah adalet! Ah adalet! Neredesin sen?
YORUMLAR