Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Semih Tulay

ANTİK ÇAĞ’DA MİTOLOJİ

Türkçe karşılığı ‘söylence bilim’ olan mitoloji,Grekçe ‘öykü, söylence’ anlamına gelen mythos/mitile‘söz’ anlamındaki logos sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur. Kimi araştırmacıların bir bilim olarak kabul ettikleri mitoloji arkeoloji biliminin en önemli yardımcı kollarından biridir. Mitolojiyi bilmeden arkeolojide bir heykeli, bir kabartmayı, bir vazo resmini, duvar resmini, mozaiği, bir tabloyu ve sikkeleri(madeni para) yorumlamak ve açıklamak olanaksızdır.

Her toplumun bir mitolojisi olup, o toplumun sosyal ve kültürel yaşamı yanında inancını da yansıtır. Klasik Mitoloji olarak adlandırılan mitoloji Anadolu, Yunanistan ve Ege adalarını kapsar. Klasik Mitoloji’nin en güzel öyküleri Batı Anadolu kaynaklıdır. Tüm bu Anadolu öyküleri ve benzerleri yüzyıllar boyunca heykeltraşlara, ressamlara, ozanlara ve yazarlara esin kaynağı olmuştur.

Roma Mitolojisi Klasik Mitoloji’nin aynısı olup adlar genellikle Latince’dir. Türk ve Hint mitolojileri en güzel mitolojiler arasında sayılırlar. Hitit, Fenike, Mısır, Asur, Sümer, Babil mitolojilerinin oluşturduğu Mezopotamya Mitolojisi, Mısır, Kelt ve İskandinav mitolojileri önemli mitolojilerdir. Bu arada Afrika’daki ilkel kabilelerin de mitolojilerinin olduğunu söylememiz gerekir.

Kimi mitolojik öyküler zamanla başka ulusların mitolojilerinde de yer alıp evrensel bir duruma gelerek insanlığın ortak değeri olmuşlardır.  Hatta mitolojilerdeki ortak söylencelerin kimi zaman semavi dinlerde de yer aldığı görülür.  Örneğin, Klasik Mitoloji’ye göre; Prometheusilk insanı balçıktan yaratmıştır. Sümer Mitolojisi’nde Tanrı Ea, insanı çamurdan yaratmıştır. Avustralya yerlileri doğaüstü bir varlığın insanı çamurdan yarattığını söylerler. Tevrat’ta Tekvin bölümünde ilk insan Adem’in topraktan yaratıldığı belirtilir.

Bir başka örnek tufan olayıdır. Tufan en eski olarak Sümerlerde görülür. Sümer Mitolojisi’nde Utnapiştim, tufan olayının kahramanıdır. Klasik Mitoloji’de tufan olayında Deukalion ve karısı Pyrrha yer alırlar. Tevrat’ta Tekvin bölümünde tufan ile ilgili bilgiler vardır. Kur’an-ı Kerim’de de Nuh ve Hut surelerinde Nuh Peygamber ve tufanla ilgili bilgiler yer alır. Bu konu ile ilgili önemli bir özellik de tufan olayının gerçekliğinin yapılan arkeolojik kazılar sonucu kanıtlanmış olmasıdır. Truva Kenti’nin bulunuşu da Homer’in destanları sayesinde olmuştur.

Mitoloji, genel anlamda hangi toplumun hangi tanrılara taptığını bildirir. Mitolojinin tanrılar ile ilgili birçok konuyu kapsaması, günah-sevap, öteki dünya gibi öğeleri içermesi açısından dinsel bir yönü vardır. Her mitolojide iyilik-kötülük, güzellik-çirkinlik, sevgi-nefret, yenme-yenilme, cennet-cehennem, ödül-ceza gibi kavramlar yer alır. Mitoloji insanları kötülükten sakındırıcı, iyi yola sevk edici öğeleri bakımında da ahlaki bir değer taşır.

Tüm mitolojiler dünyanın, tanrıların ve insanın yaratılış ile başlar. Daha sonra toplumun özelliğine göre çeşitli söylencelerle süslenir. Mitolojilerde tanrılar genellikle insan biçiminde tanımlanmışlardır. Kolophonlu (İzmir-Değirmendere) filozof Ksenophanes’in (MÖ 569-477), ‘atlar bir tanrıya tapsalardı, tanrılarını at biçiminde yaparlardı’ diye güzel bir sözü vardır. İnsanın yaratılışı gibi tanrıların da yaratılışları vardır. Bir baş tanrı ve eşi etrafında onların çocukları ve kardeşleri olan öteki tanrılar yer alırlar. İkincil, üçüncül tanrılar yanında ölümsüzlüğe erişen insanlar, kahramanlar ve yarı tanrılar bu ailenin üyelerini oluştururlar. Mitolojik öyküleri incelediğimizde tanrıların insanlar gibi yaşadıkları görülür. Onlar da yerler, içerler, aşık olurlar, evlenirler. Kızarlar, sevinirler, kıskanırlar, ihanet ederler ve kin duyarlar. Özetle tüm insani duygulara sahiptirler. Onları insanlardan farklı kılan özelliklere gelince; tanrılar her şeyden önce ölümsüzdürler. Bedenlerinden etrafa çok güzel bir koku yayılır. Kesinlikle hastalanmazlar, yaşlanmazlar. Büyük bir hızla yer ve şekil değiştirebilirler.

Mitolojik söylencelerin ve kişiliklerin sanata, mimarlığa ve kültürel yaşama çok büyük etkileri olduğu gibi edebiyata da büyük ölçüde etkileri vardır. Antik Çağ’da mitoloji ile sözlü ve yazılı edebiyat iç içe bir durumdadır. Tarihin babası Bodrumlu Herodot (MÖ485-425)mitolojik açıdan iki önemli ozandan söz eder. Bunlar Homer ile Hesiodos’dur. Bu iki ozan Antik Çağ edebiyatının bilinen ilk yazılı yapıtlarınıüretenleridir. MÖ VIII. YY’da yaşayan ve tanrıların doğuşunu yazarak mitolojiyi oluşturan ozan Hesiodos, Homer’den sonra Antik Çağ’ın en büyük ozanı olup, köken olarak batı Anadoluludur. ‘Tanrıların soyağacı, tanrıların doğuşu’ ve çeşitli öğütlerle dolu ‘işler ve günler’ adlı iki önemli eseri vardır.

‘Tanrıların soyağacı, tanrıların doğuşu’adlı eser mitolojinin en eski, en önemli kaynaklarından birisi olarak kabul edilir ve tanrıların soyları hakkında ayrıntılı bilgiler verir. Hesiodos bu eserini hazırlarken Hititler’in MÖ 1300 yıllarına ait Kumarbi ve onun devamı sayılan Ullikummi, Fenikeliler’in Sankhuniaton ve Babilliler’in MÖ 1895-1595 yıllarında kaleme alınan Enuma Eliş efsanelerinden yararlanmıştır.

Eski çağların bilinen en büyük ozanı İzmirli Homer,MÖ IX. yüzyıla değin inen Antik Çağ edebiyatının ilk örneğive aynı zamanda ana kaynağı sayılan İlyada ve Odysseia adlıiki destanın yaratıcısı olarak bilinir. Eski çağların en büyük ve ilk yazınsal ürünlerinden biri olan Homer’in İyon lehçesi ile dillendirdiği bu yapıtlarından özellikle İlyada adeta bir mitoloji kitabı gibidir. 24 bölüm ve 16.000 dizeden oluşan bu destan Truva Savaşı’nın 9. yılındaki 51 günlük süreyi kapsar.Anadolu ile Yunan savaşı olan bu kavgada sadece insanlar değil Olimposlu tanrıların da savaştıkları görülür. Örneğin,Ares, Afroditve Apollon Truvalıları yani Anadolu’yu tutarlar. Hera ve Athena ise Yunanlılardan yanadırlar.Baştanrı Zeus ise hakem rolündedir.

Odysseia destanında adını taşıyan kahramanın Truva Savaşı sonrası memleketine dönüşü sırasında yaşadıkları anlatılır. Adı geçen mitolojik ögelerle dolu her iki destan, sözlü edebiyat biçiminde önceleri gezginci ozanlar tarafından okunmuş ve yayılmış, daha sonraları yazıya dökülmüştür. Bu destanlar batılı yazar ve sanatçıların yüzyıllar boyunca esinlendikleri kaynak durumundadır.Örneğin, Romalı Vergilius‘Aeneis’adlı eserinde İlyada destanından esinlenmiştir.

Antik Çağ yazınında mitolojik öğeler birçok şairde de görülür. Kimileri şiirlerini tamamen mitolojik olarak yazmışlardır. Örneğin,Romalı ozan Catullus’un (MÖ 87-54) ‘Attis’ şiiri çok ünlü olup, Friglerin ana tanrıçası Kybele’nin sevgilisi doğa tanrısı Attis’i konu eder.İlk kadın şair Lesboslu (Midilli) Sappho’nun (MÖ 630-570 ya da 619-568) şiirleri sevgi üstünedir. O nedenle sıklıkla aşk tanrıçası Afrodit’ten söz eder. MÖ 630-560 arasında yaşayan Midillili Alkaios,  politikşarkılar, aşk ve içki şarkıları yanında tanrı ve kahramanlar için de övgüler de yazmıştır. Yine antik ozanlardan Mısır kökenli Nonnos’un (MS 400-476) 48 kitap ve 20.426 dizeden oluşan ‘Dionysos Destanı’ çok tanınmıştır. Bu eser bağcılık ve şarap tanrısı Dionysos üzerine yazılan çok kapsamlı önemli bir yapıttır. Onun dizelerinde tanrıDionysos ve onun Hindistan seferi yanında öteki Olimposlu tanrılardan da söz edilir. Hemşerimiz Emirdağlı Ezop’un öykülerindede mitolojik öğeler görülür ve kimi öykülerinde tanrılar yer alır. Örneğin ‘kedi kız ile Afrodite’öyküsünde olduğu gibi.

Mitolojinin yarattığı bir başka öğe ise tanrı Dionysos adına yapılan dinsel törenler ile bağ bozumu şenliklerden doğduğu kabul edilen tiyatrodur. MÖ VI. yy’da Dionysos için düzenlenen dinsel törenlerde ve şenliklerde bir koro Dionysos ile ilgili şarkıları söyler, maskeli kişiler sahnede oynardı.İşte trajedi ve komedi bunlardan doğmuştur. Klasik trajedinin konuları tarihten ve mitolojiden seçilir. Kişiler tanrı, tanrıça ve soylulardır. Trajedilerde kötü ve müstehcen söz ve söyleyişler yoktur. Yine Dionysos şenliklerinden doğan komedilerin ise çoğunlukla siyasi alay içerikli oldukları söylenebilir. Kullanılan dil genellikle argodur. Her türlü kaba söze ve şakaya yer verilir. Konular günlük hayattan alınır, kahramanlar halk arasından seçilir. İnsan yaşamının gülünç yanlarının sergilenmesine dayanan komedyada amaç, seyirciyi güldürürken düşündürmektir.

Sonuç olarak gerçekte dinsel ağırlığı olan mitoloji edebiyata, sanata ve halk kültürüne etki ederek, hatta iç içe girerek antik çağlardan günümüze şaheser yapıtların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Eğer mitoloji diye bir olgu olmasaydı belki bizler bugün birçok özgün görsel yapıttan ve edebi eserlerden mahrum kalacak, müzelerdeki birçok eseri göremeyecektik.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER