Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Nergiz Kılıç Savrık

AYIP OLMAZ!

Duygularımızı yansıtmamız gerekiyormuş, ağlama güçsüz derler, mutluluğunu söyleme nazar değer diye diye ne sevincimizi haykırabildik ne üzüntümüzü anlatabildik.

Ağlamak hep zayıflıkmış gibi gösterildi hepimize. Üzülmek, kırılmak, kızmak ya da herhangi bir duygu kırıntısını yüzümüze yansıtmak…

 

Denildi ki eğer ağlarsan güçsüz görünürsün, zayıf noktanı bilirler ve bunu kullanırlar. Nitekim dedikleri doğruydu. Hepimiz acı hatıralarla görüp test ettik bunu. Ama duygularımızı saklamak ilk başta sadece saklamaktan ibaretti. Duygularımızı gizliyorduk. Ama yine içimizde bir yerlerde bizimlelerdi. Kimse yokken, bazen gizli bir odada ya da gece yatağımızın altında…

 

Kimse bizi zayıf bilmesin, bizi kırmasın diye sakladıklarımız küçük bir topken kocaman bir dağ oldu. Kimse bizi kırmasın derken biz kendimizi kırdık. Sonra böyle olmak bizi öyle yordu ki kendimize kırıldık. Artık yalnızken bile tek bir duygu kırıntısı canlanmıyordu gözümüzde. Bu durumu fark ettiğimiz an düzeltmeye çalıştık. Ama artık çok geçti.

 

Mutluluklarımız da ona keza tabi çok gülme dışarıda kahkaha atılmaz gibi cümlelerle bastırıldık sonradan mutluluğunu dillendirme sevinçlerini paylaşma nazar değer diye yerleştirdiler bilinçaltımıza. Peki ailemiz arkadaşlarımız, dostlarımız sadece lafta mı varlar iyi günde kötü günde destek olmazlar mı üzüntümüzle üzülür mutluluğumuzla sevinmezler mi?

 

Öyle yapılmaz böyle gülünmez aman kızım gülme aman oğlum üzüntünü belli etme erkekler ağlamaz diye duygularını bastıran nerede nasıl tepki vereceğini bilmeyen bireyler yetişti. Yaş ilerledikçe bastırılan duygular gün yüzüne çıkmaya başladı artık insanların karakteri oturdukça nerede nasıl davranacağını anlamaya başlayınca ya duygusuz buzdolabından farksız oldular ya da gereksiz tepkiler ile yükselen…

 

Duygu kontrolü işte bu yüzden önemli her insan istediği gibi gülmeli ve dışarıda sohbet ederken gülücük saçmak ne kadar doğalsa bir sıkıntıdan dolayı gözlerimizden yaş akması da o kadar normaldir. Duygularımız bastırılmazsa nerede nasıl tepki vereceğini bilen bireyler oluruz, aynı zamanda çocuklarımızı yetiştirirken de biraz önce değindiğim yapma etme gibi cümleler kullanmazsak duygu kontrolünün sağlamlaştırırız.

 

Temelde üzüntünün ayıplanması yatıyor bence. Mutlu olmak bir duygu olsa da mutsuz olmanın daha doğrusu üzüntüyü belli etmenin kabulü yok bizim toplumumuzda bir kafede otururken neden çok mutlusun al sana peçete demiyorlar ama oturup ağladığımızı farz edelim hemen bir ay ne oldu al bir peçete sil gözlerini denilir.

 

Bu durumu normalleştiremedik ve olağan bir şey olarak karşılayabileceğimizi de hiç zannetmiyorum. Belki yetiştirdiğimiz çocuklara duygu kontrolünü, üzüntünün normalliğini, mutluluğa nazar değmeyeceğini aşılayabilirsek ilerideki yıllarda daha normal bir hayat yaşanabilir. Kahkaha atmak ve ağlamak ayıp değildir.

 

Mutlu günlerin sizlerle olması dileğiyle…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER