Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Nergiz Kılıç Savrık

DIŞA VURMAK

 

 

‘Dışavurumculuk’ kavramında bahsetmek isterim biraz. Duyguların ve iç dünyanın ön plana çıkarıldığı 20. Yüzyıl sanat akımı olarak tanımlayabiliriz. Psikologların bağırdığı terapistlerin aşılamaya çalıştığı bu kavrama aslında içimizi tamamen dökmek demek pek de yanlış olmaz. Eğer merakınız varsa Edvard Munch’un Çığlık tablosuna bir göz atmanızı tavsiye ederim; içinde biriktirip bir kerede tabiri caizse patlamanın güzel bir örneği olduğunu düşünüyorum. İçe atmak demişken mutlu olduğumuz kahkahalar attığımız her anı herkes ile paylaşmak isteriz. Fotoğraflarımız hep gülerkendir ama arka planda bazen farklı şeyler olabiliyor. Ben hiç görmedim üzgün fotoğraf paylaşan, ağlarken video çeken insan. Ya da samimi olmadığımız insanlara sevinçlerimizi anlattığımız kadar üzüntülerimizden bahsetmeyiz. İçe atarız, içimize. Aslında yüzlerce psikologa göre psikolojik sorunlar yaşamanın büyük sebebi bu içe atmak dışa vuramamak veya vurmamakmış. İçimizde biriktirdiğimiz her şey gün geçtikçe büyüyor sorunlar konuşulmadıkça artıyor ve duygular suistimal edildikçe aslında içimize parça parça daha fazla şey atıyoruz. Dışavurumculuk aslında görsel bir şey çizmek boyamak resmetmek gibi aktiviteler ile içimizi dökmek diyebiliriz. Hepimiz yapar mıyız bunu? Hayır değil mi, çoğumuz bir tuval fırça alayım içimi dökeyim der ki nadirdir. Ama aslında bir kalem ve kağıt bile kafamızı boşaltmak için yardımcı olabilecek herkesin elinin altında olan basit iki araç. Eğer anlatamıyorsak veya anlatmak istemiyorsak paylaşmaktan çekiniyorsak beklide yazmayı karalamayı tercih edebiliriz. Biriktirmenin hiç de iyi bir şey olmadığını hepimiz biliyoruzdur. İçe ata ata kendimizi zihinsel ve fiziksel etkiliyoruz istemesek bile. Birçok hastalığın tedavisinde morale çok önem verilir motivasyonu yüksek tutmak önemlidir. Hastalık örneği vermemin sebebi şu içimize ata ata farkında olmadan kendimizi bile hasta edebiliriz. Anlatmak paylaşmak dışa vuruyor olabilmek söylenenden daha büyük önem taşıyor en azından benim için. Problemleri o an çözmekten yanayım gerekirse bağıra çağıra ama ertesi güne kalmamalı, içimize atılmamalı. Bazen neye kırgın olduğumuzu karşımızda ki insan unutuyor bile ne yaparsak kendimize yapmış oluyoruz. Arkadaşımız, dostumuz hayatımızda gerçekten var olan insanlar aslında bizim üzüntülerimizi paylaşmamız için varlar gerçekten destek olmak, akıl vermek tavsiye vermek, omzuna yaslanmak için varlar. Etrafınızda hiç kimse olmayabilir bunu da normal karşılayalım ama her zaman içimizi dökeceğimiz biriktirmemek için karalayabileceğimiz bir kağıt vardır. Çeşitli örneklerle vurgulamak istediğim asıl şey içimize atmadan o an veya en yakın zamanda halletmek. Duygularımızı dışa vurmamız gerekiyor içe atmak anca kendimizi yıpratır.

Mutlu günlerin sizlerle olması dileğiyle…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER