Afyonkarahisar ilinin en büyük özelliklerinden birisi insana verilen değer ve gerçek dostluklardır. Gerçek dostluk diye başlayacaktım yazıya aslında, ama düşündüm de gerçek dostluk demek; herkese dost diyenler içindir.
Dost dediğin tek anlam içerir zaten oda açık ve gerçektir. O yüzden gerçek dost demeye gerek yoktur. Çok farklı şeyler birbirinden. Gerçek dostluğa önem veriyorsan herkese dostum deme ve o kavramın içini boşaltma.
Hayat bazen insana o kadar ağır geliyor ki ne yapacağını bilemez hale getiriyor insanı. Eminim herkes yaşamıştır bu durumu. Kendimizle çeliştiğimiz zamanlar oldu, hiç yok yere boşu boşuna efkârlandığımız günler oldu.
İşte o anda yanınızda olmasını istediğiniz kişilerdir dostlarımız. Hayatımızın bize sunduğu en büyük sürprizdir bence Dost. Çünkü böyle tam dibe vurduğun anlarda artık her şey bitti dediğin anda uzatır sana elini.
Alır ve çeker seni her şeyin herkesin arasından. Bu dostluklarda yeni tanıdığın çok daha kıymetlidir sanırım. Bilindik varoluşları önemlidir elbette ama yıllar ilerledikçe insan olgunlaştıkça o zaman gerçekten seçici davranıyor.
Büyüdükçe daha çok düşünmeye, öğrendikçe daha özenli seçmeye başlar. İnsan yakınındakileri. Ne çocuk acemiliği kalmıştır artık, ne gençliğin körpe heyecanı. Artık kazanmış olur insan gerçek dostluğun anlamını.
İşte bu yüzden diyorum yeniler daha özeldir hayatımızda. Kimileri öylesine umutsuzluğa kapılır ki, dostluğa olan inancını kaybeder gerçekte dostluğun olup olmadığını sorgular duruma gelir.
Umutsuzluğa kapılmamak gerekiyor çünkü hiç tahmin etmediğiniz bir anda karşınıza çıkıyor ve sizin o zor günlerinizde yüzünüzü güldürebiliyor. Genellemek istemiyorum ama hayatımızın olmazsa olmazı yaşadığımız yüzyılda sahip olduğumuz en büyük lükstür dostluk.
Çok zor bulunuyor, aramakla da bulunmuyor o gelip o zor anınızda sizi buluyor. Ama gerçekten o samimiyeti hissettiğinizde onu kaybetmekten korkmalısınız. Ya da düşündüm de korkmamalısınız.
Dost bu ya kaybetme korkusu onda son bulmalı. Ağzımıza her geleni de söylesek, moralini de bozsak demediğimizi bırakmasak bile dost bu umurunda değildir ki? Zaten gerçek dostlar birbirlerini hiçbir zaman gerçekten kıramazlar.
Karakterlerine bağlı olarak çok kötü sözler de söyleseler o sözlerin hiçbirini içten söylememişlerdir. O kadar laf söyler bir sırıtır sende sırıtırsın olay orda biter işte. Kaybetme korkusu olmaz ama değerlerini çok iyi bilmek gerekir.
Yani böyle her iyi anlaştığın her iyi vakit geçirip beraber gülüp eğlendiğin dostun değildir. Arkadaşın olabilir yada olmayabilir. Yakın arkadaş denebilir ama dost diyorsan eğer o senin en berbat halini de bilip kabullenebilen kişidir.
Bir insanı böyle her haliyle en iyi gününde olduğu gibi en kötü anında da kabul etmek herkesin yapabileceği bir şey değildir. Herkes yapamadığından dostlukların sayısı az, özü fazladır. Denmemeli işte benim 3-5 dostum var diye. Bu yanılgıya düşmemeli insan.
Hepsi işte “sanal“ insanları “reel“ gördüğümüz geçici körlüğümüzdür. Bu dost sıfatını öyle olmadık insana, insanlara yakıştırıp sonra kendimizi de değerli sanabiliyoruz.
Ne kadar dost dersen de laftan öteye geçmiyormuş. Sadece ortak yaşantıların bir araya getirdiği insanlar olarak zamanın gerektirdiklerini yaşıyoruz. O hani beraber dökülen gözyaşları, birlikte yapılan salaklıklar işte her şey bir cümle ile çıkıverir hayatınızdan. O zaman geride sadece mide bulantısı bırakır.
O zaman ne yapıyormuşuz, her önümüze gelene, her güzel vakit geçirdiğimiz bir şeyler paylaştığımız, en çok vakit geçirdiğimiz kişilere hemen “dost“ sıfatını yakıştırıp o bu saf kavramı kirletmiyormuşuz. Benim gerçek dostum var diyebilenlerden olmanız dileğiyle. Mutlu günlerin sizlerle olması dileğiyle.
YORUMLAR