Muhterem dostlar…
Eskiden köylerde düğünler bir hafta sürerdi. Bazen pazartesi başlar perşembe günü biterdi.
Bazen kız oğlanı, oğlan kızı hiç görmeden evlenmeler olduğu bilinir.
Buna görücü usulü evlendiler denilir. Gerçi bu da tarihe karıştı gibi.
Oğlan anası gelin kızı beğenir. İşte benim gelinim der, dünür gidilirdi.
Oğlan da ana babası ne derse kabul ederdi.
Gelin kız beğenildikten sonra kız istemeye gidilir. Kız tarafı da kabul ettikten sonra düğün hazırlıklarına başlanır. Alınacak eşyalar konuşulur. Düğün tarihi belirlenirdi.
Bu arada düğüne bütün köy davet edilir, diğer köylerden gelecek davetlilere bilgi verilir. Bilgi verilirken hediye genel olarak erkeklere gömlek, kadınlara yazma veya kazak gönderilir. Buna da ‘oku’ denilirdi.
Düğün başladığında damadın arkadaşları düğün evinde uzun bir ağaca bir bayrak asar, ağacın tepesine bir elma takarlar, buna da bayrak kaldırma denilirdi.
Davullar çalınır, düğün başlamış olurdu.
***
Eskişehir’in ilçesi Seyitgazi’nin bazı köylerinde bu gelenekler halen devam etmektedir.
Mesela Kümbet, Karaören gibi…
***
Dışarıdan gelen misafirler genelde halı heybeler içinde hediyeler getirirdi. Köyün girişine geldiklerini bir şekilde bildirirlerdi.
Bu eskiden silahla olurdu. Bunu duyan düğün sahibi davulcuları alarak konukları köy girişinde karşılar, düğün evine kadar çalgı ile götürürdü. Tabii davulcular da misafirlerden bahşişlerini alırlardı.
Gelen misafirler hediyelerini verdikten sonra hayırlı olsun dileklerini bildirirlerdi.
***
Burada esas belirtmek istediğim konu şu:
Gelen misafirlerin köy halkı tarafından paylaşımı.
Halk tanısın tanımasın istediğini alır evine veya mahalledeki köy odasına getirir. Düğün bitene kadar onunla ilgilenirdi. Bahsettiğim olay bazı köylerde halen uygulanmaktadır.
***
Hatta bu köyler hala ramazan boyunca köy meydanında iftar sofraları kurar, yol kıyılarına afişler asarak yoldan geçen yolculara ikram ederler.
***
Eğlenceler genelde harman yerlerinde yapılır. Yanan ateşin ışığında misafirler ve köy halkı sabahlara kadar eğlenirler.
Düğünden bir gün önceki gece genç kızlar ve gelinler çalgıcılar önünde maniler söyleyerek köyün etrafında dolaşırlardı.
***
Çeşitli oyunlar ve eğlencelerin sonunda artık gelin alma zamanı gelmiştir. Gelinin bineceği at arabasının etrafı halılara kapanırdı. Gelin dualarla arabaya bindirilirdi. Önünde bir büyük ayna olan gelin arabasını çeken atların önünden oğlanın babası ve yakın akrabaları yürürdü.
Gelin arabası kısa bir turun ardından damadın evine getirilirdi. Bu arada damat ve sağdıcı evin damına veya balkonuna çıkar ellerindeki çerezleri halkın üzerine serperler, hatta bunların içinde demir para da olurdu. Çocuklar atılan şeyleri kapmak için yarışırlardı.
Gelin yeni evine girmeden kaynana ve kayınpederinden bir hediye almadan arabadan inmezdi. Aslında sonucu belli kısa bir pazarlık sonucunda geline hediye olarak genellikle tarla bahçe veya hayvan verilirdi.
***
Akşam olunca yatsı namazından sonra yakınları damadı evine getirir hafifçe de olsa sırtına vurarak gerdek odasına sokarlardı.
Kız tarafından iki kadın buraya gelir, kanlı çarşafı alır kız evine götürürler, kızlarının ne kadar temiz olduğunu herkese ispat ederlerdi.
Bu adet birçok yörede halen uygulanmaktadır.
Düğün bitince gelen misafirler, her iki tarafa mutluluklar dileyerek yavaş yavaş gitmeye başlarlar.
***
Köylerden şehirlere göç başlayınca bu güzel adetlerimiz maalesef unutulmak üzere.
Bizlere düşen, evlenen çocuklarımıza, sağlık huzur ve mutluluk dolu birliktelikler dilemek.
Rabbim herkese mutluluklar nasip etsin.
Hoşça kalın. Mutlu kalın.
Selam ve saygılarımla
YORUMLAR