CANLI YAYIN

🔔 Canlı yayın aktif olduğunda bildirim almak için abone olun
Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Nergiz Kılıç Savrık
Nergiz Kılıç Savrık

İÇİMİZDEKİ ÇOCUĞU DUYMAK…

 

İçimizdeki çocuk, sağlıklı ve mutlu olsa bile, bizim bir çocuğun yaptığı gibi yaşama tepki veren ve hisseden yanımızdır. Erişkinler için zorluk, kişiliğimizin bu kısmını bilmek, kabul etmek ve onunla bağlantı kurmaktır.

Cambridge sözlüğüne göre, “İçteki çocuğunuz, kişiliğinizin hala tepki veren ve çocuk gibi hisseden parçasıdır.” Çoğu psikolog, iç çocuğumuzun bir kişi olarak kimliğimizin bir parçası olduğu konusunda hemfikirdir.

Erişkin olduğumuzda; iç çocuğun mutlu olma, haz duyma, keyif alma ihtiyaçlarını azımsayabiliyoruz, yok sayabiliyoruz, etiketleyebiliyoruz veya aşağılayabiliyoruz. Erişkin olduğumuzda sadece yetişkin olmamız gerektiği gibi bir inançla büyütülmemizin bunda etkisi olduğuna inanıyorum.

Erişkinin yetişkin gibi davranması toplumda onay görüyor, çocukça davranması onay görmüyor. Büyüme sürecimizde algımızın, bizim ne olmayı, ne yapmayı istediğimizden daha önemli hale geldiğini görüyorum.

Sosyal kimliğimiz iç çocuğumuza yaşama hakkı tanımadığında, biz de kendimize yaşama şansı vermiyoruz dersem abartmış olmam.

İçimizde çocuk; çocuğumuzla parka gidip sallanmak istiyor onu duymuyoruz, abur cubur yemek istiyor kendimize bu izni vermiyoruz, işteyken molada kulaklıkla müzik dinlerken dans etmek istiyor biz onu ayıplıyoruz, toplantıda “acıktım” demek istiyor onu bastırıyoruz.

Sonrası acı. Kendine yabancı, mükemmeliyetçilik zırhıyla saklanmış, hayat enerjisini düşük, belki sıkılmış bezgin bir ruh halinde, çocuklarının veya ailesinin mutluluğu için kendini paralayan yorgun veya şu ahir ömründe yaşamın anlamını kaybetmiş yetişkinler.

Daha da acısı bu yetişkinler, çocuk yapıyor ve çocuğunun çocuk olmasına izin vermeyen onu cezalandıran, eleştiren, çocuğa çocuk olmayı yakıştıramayan bireyler haline gelebiliyor.

Bu yetişkinlerin, dünyaya gelmesine aracılık ettikleri çocukları bu tip durumlarda ya korkup psuyor, uslu çocuk oluyor ya da asileşiyor zorbalaşıyor. Kuşaklararası kısır döngü de böyle başlıyor gibi.

İçimizdeki çocukla ilgili pek çok söz söylenmiş, birkaç alıntı yaptım… Ben bunları yazarken, içimdeki çocuk mutlu oldu ve gülümsedi. Sizde okurken kendi iç çocuğunuza odaklanıp ne hissettiğine bakabilir misiniz? Mutlu ve sağlıklı bir yetişkin olmak, iç çocukla bağlantı kurmakla mümkündür.

O halde biz de iç çocuğumuzla bağlantı kurarak kendimize iyi gelmenin yollarını bulabiliriz. Çocukluğunda ihtiyaçları karşılanmamış. İç çocuğumuza ebeveynlik yapıp onun ihtiyaçlarını karşılayabiliriz.

Unutmayın, erişkinler olarak içimizdeki tüm parçalarımızdan sorumluyuz. Bu sorumluluğu yerine getirmek, bizi daha dengede ve güçlü bir yetişkin yapar. “Kulağa bayat geliyor, ama iç çocuğuma bir daha asla kendimi hiçbir şey veya başkası için terk etmeyeceğime söz verdim.”

Sizin de içinizdeki çocuğu duymanız ve mutlu olmanız dileği ile.

Mutlu günlerin sizlerle olması dileğiyle.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER