Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Semih Tulay

KAÇAK KAZILAR VE DEDEKTÖR

Kültür varlıkları olan eski eserlerimizin özellikle yurtdışına kaçırılmalarına neden olan eski eser kaçakçılığının beslendiği en büyük kaynak kaçak kazılardır. Kaçak kazılar eski eser kaçakçılığı kadar eski olduğu gibi aynı zamanda onun ayrılmaz bir parçasıdır. Genel olarak toprak yüzeyinden eser bulmak kolay değildir. Eserlerin büyük bir çoğunluğunun toprak altında olması nedeniyle bunların açığa çıkarılması için kazı yapılması gerekir. Bu nedenle eski eser kaçakçılığı yapanlar eser temin edebilmek için ya kaçak kazıları kendileri yaparlar ya da kazıyı kendine iş edinen kişilerden yararlanırlar.

Ülkemizde mevcut yaslarımıza göre bilimsel çalışmalar dışında eski eser aramak ve bu nedenle kazı yapmak suçtur. İzinsiz biçimde ören yeri, sit alanı, höyük, tümülüs, nekropol gibi arkeolojik potansiyelin yoğun olduğu yerlerde genellikle geceleri kazma-kürek, iş makinaları ve dedektör gibi araçların kullanılmasıyla, önceden belirlenmiş yerlerin eski eser bulmak ereğiyle yasa dışı olarak kazılmasına “kaçak kazı”, kaçak kazıyı iş edinenlere de “kaçak kazıcı” adı verilir.  Ülkemizde eski eser tahribatında ve kaçakçılığında en büyük etken kaçak kazılar ve bunu yapanlardır.

Türkiye’de kaçak kazılar hemen her tarafta yapılmakta ise de genellikle arkeolojik bölgelerde yoğunlaşmaktadır. Kaçak kazı işi yapanlar, genellikle kendi bölgelerinde çalışırlar. Zaman zaman bölgeleri dışına çıktıkları da olur. Çalışmalar genellikle gözden uzak yerlerde ve insanların ortalıktan çekildiği gece ve sabaha karşı olan saatlerde yapılmaktadır. Sonbahar ve Kış mevsimlerinde kaçak kazılarda büyük bir artış görülür. Çünkü bu zamanlarda kırsalda çok fazla insan görülmez. Yaz aylarında ise orman yangınlarının yoğunlaştığı ve “av yasağı” zamanlarında devriye gezen görevliler nedeniyle kaçak kazı sayısında azalma görülmektedir. Arkeolojik potansiyelin yoğun olduğu bölgelerdeki kaçak kazıcılar, patronlar tarafından maddi ve manevi olarak desteklenmekte, böylelikle kaçakçılık özendirilmektedir.

Eski eser bulmak ereğiyle yapılan yasa dışı kazılar sadece bizim insanımız tarafından değil, yabancılar tarafından da yapılmıştır. Geçmiş yüzyıllarda özellikle yabancılar, yaptıkları kaçak kazılarla Anadolu’yu yağmalamışlar, buldukları eserleri ülkelerine kaçırmışlardır. Hatta kimi zaman yaptıkları izinli kazılar sonucu bile, buldukları eserleri ülkelerine götürmekten çekinmemişlerdir. Bugün Türkiye’de birçok yabancı devlet arkeolojik kazı ya da yüzey araştırması yapmaktadırlar. Kimi ülkelerin birden fazla çalışması vardır. Tüm yabancılar olmasa bile, yine de çoğu yabancı eline geçen eseri ülkesine götürme sevdasındadır. Çünkü çoğu, hala Schileamann, C. Humann, T. Wood, T. Wiegant gibi Anadolu’yu yağmalayan eski eser hırsızı kazı başkanlarının ruhunu taşımaktadırlar.

Kaçak kazılarda kazma-kürek, çapa, küskü, çeşitli şişler, kimi hallerde dinamit gibi patlayıcılar kullanılır. İşin ve yerin durumuna göre, kepçe, eder, dozer gibi büyük iş makineleri de kullanılmaktadır. Ancak kaçak kazılarda kesinlikle halk arasında “makine” adı verilen dedektörler kullanılmaktadır. Makineciler ya tek olarak ya da genellikle takım halinde çalışmaktadırlar. Tek çalışanlar ya kendi dedektörleriyle ya da kendilerine verilen emanet dedektör ile çalışırlar. Dedektör kullanan kimi kişiler, sadece kendi bölgelerinde çalıştıkları gibi, kimileri ellerindeki dedektörün özelliğine ve bunu kullanmadaki ustalıklarına bağlı olarak bölgesel, hatta ülke genelinde çalışabilmektedirler. Takım olarak çalışanların ekipleri bir “makineci” (dedektör kullanan kişi), yeterli sayıda “çapacı” adı verilen kazma-kürek kullanacak işçi ve işin sahibi ya da yöneten kişiden oluşur. Bu sayı genellikle üç ile yedi arasında değişmektedir. Her takımın kendi dedektörcüsü olduğu gibi, kimi zaman bu konuda uzmanlaşmış kişilerin dışarıdan takıma çağırıldıkları da olur. Kimi kişiler dört beş dedektör alarak, bunları güvendikleri kişilere dağıtmakta, böylelikle bir tür iş veren konumuna gelmektedirler.

Ülkemizde dedektör sayısının en az 1 milyon olduğu sanılmaktadır. Türkiye’de halen onlarca dedektör üreten firmanın olduğu ve her yıl dışardan da çok sayıda dedektörün ithal edildiğini biliyoruz. Dedektörler teknik ve kullanım özelliklerine göre 10 bin ila 1 milyon TL arasında pazarlanmaktadır.  

Dedektörler çekici ilanlarla gazete, televizyon reklamları ile pazarlanmaktadır. Hatta bir ara Afyonkarahisar’da ticaretin yoğun olduğu bir caddedeki bir dedektör satıcısının kaldırım üzerine koyduğu reklamda projede yardımcı (!) olunabileceğini ilanı vardı.Son zamanlarda internette çıkan aşağıdaki gibi en az bir haftalık kiralık dedektör duyuruları ile insanlar dedektör kullanmaya, define ya da eski eser aramaya özendirilmektedir.

Kiralık Tek Para & Kalıntı Dedektörleri : Küçük Objeleri ve Büyük Bir Alana Serpilmiş Paraları Derin Mesafelerden Tespit Etmek İçin Tasarlanmış Cihazlardır.

Dedektör konusu Türkiye’de eski eserlerin geleceği için bir an önce ele alınarak çözülmesi gereken konuların başında gelmektedir. Kullanımları ve alım-satımları ile ilgili olarak yasalarda kesin hükümlerin olmaması bu konuda bir boşluk yaratmaktadır. Bu nedenle dedektör satışlarının ve kullanımının daha sıkı denetlenmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerek kanısındayım.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER