Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Semih Tulay

MİMAR VİTRİVİUS

Günümüzde dayanıksız binaların çökmesi, kötü ve eksik malzeme kullanımı, bozulan yollar, rastgele kurulan yerleşim alanları ve katledilen doğaya dair haberlerle karşılaştıkça, sıklıkla antik çağdaki mimarları anımsıyorum. Özlemini duyduğumuz kent planlamasını bundan tam 2500 yıl önce geliştiren Hippodamos’dan geçen haftaki yazımda söz etmiştim. Bu yazıda ise günümüzden 2000 yıl önce yaşamış büyük bir mimar olan Vitruvius’tan kısaca bahsedeceğim.

Vitruvius, tam adıyla Marcus Vitruvius Pollio, MÖ 80/70-MÖ 15 yılları arasında yaşamış Romalı bir mimar, mühendis ve yazardır. ‘De Architectura’ (Mimarlık Üzerine) adlı eseriyle tanınan Vitruvius, mimarlık üzerine yazılmış en eski ve en kapsamlı çalışmalardan birini ortaya koymuştur. Orta Çağ boyunca defalarca kopyalanan bu eser, 1486 yılında Roma’da ilk kez basılı olarak yayımlanmıştır.

Vitruvius’un kariyeri, Roma İmparatorluğu’nun ilk dönemlerinde gelişmiştir. MÖ 58-51 yılları arasında Jül Sezar için askeri mühendis ve mimar olarak görev yapmış, bu süreçte Yunanistan, Asya, Kuzey Afrika ve Galya gibi bölgeleri ziyaret etmiştir. Ayrıca, İtalya’nın Fano şehrinde bir bazilikanın tasarımı ve inşaatını denetlemiştir.

‘Doğa, bir mimarın en büyük örneği ve öğretmenidir.’, ‘Nasıl ki bir insanın vücudunda ön, kol, ayak, avuç, parmak ve daha küçük diğer azalar arasındaki simetrik ilişki ahenkli bir yapı arz ediyorsa, aynı şey yapıların mimarisi için de geçerlidir.’,  ‘Felsefe, bir mimarı yüce gönüllü kılar; dolayısıyla kibrini kırıp ılımlı, adil, güvenilir ve tok gözlü olmasını sağlar ki, bu hepsinden önemlidir.’ gibi özlü sözleri olan Vitruvius’a göre ne yetenek olmadan eğitim, ne de eğitim olmadan yetenekle kusursuz bir sanatçı yetişemez.

Mimar eğitilmeli, kalemi güçlü olmalı, geometri öğrenimi görmeli, iyi tarih bilmeli, filozofları iyi izlemeli, müzikten anlamalı, biraz tıp bilgisi bulunmalı, hukukçuların düşüncelerini bilmeli,  yıldızbilim ve göklerin kuramı ile tanışıklığı olmalıdır. Mimar, iklimler, hava, arazilerin sağlık açısından uygun olup olmadığı ve çeşitli suların kullanımı konularında sorularla karşılaşacağından tıp alanında da bilgili olmalıdır. Ayrıca, mimarinin doğayla uyumlu olması gerektiğini savunmuş ve binaların çevrelerine uygun şekilde inşa edilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Vitrivius on kitaptan oluşan De architectura’da ideal mimarlık eğitimi, yapı malzemeleri, inşaat teknikleri, şehir planlama, su mühendisliği, güneş saatleri ve çeşitli makine ve silahların tasarımı gibi konuları ele alır. Her bir kitap farklı bir konuyu kapsar: Kitap I: Mimar ve Mimarlık, Kitap II: İnşaat Malzemeleri, Kitap III: İon, Dor ve Korinthos Yapı Düzenleri, Kitap IV: Tapınak Türleri ve Düzenleri, Kitap V: Kamu Binaları, Kitap VI: İklim ve Konut Biçeminin Belirlenmesi, Kitap VII: Sıva ve Sıva İşçiliği, Süsleme, Kitapvııı: Su Kaynakları, Kitap IX: Astronomi, Güneş ve Su Saatleri, Kitap X: Makineler ve Savaş Araçları, Kitap IX: Güneş saatleri ve astronomik cihazlar. Vitruvius, ‘De Architectura’ adlı kitabında başarılı bir mimarlık için üç temel unsurun gerekliliğini savunmuştur: Bunlar ‘Utilitas, Firmitas, Venustas’ yani kullanışlılık, sağlamlık ve güzelliktir.

Vitrivius’un kitabında vermiş olduğu bilgilerden önemli olanları özetle şunlardır: Bir kentin yeri için iklimi çok ılımlı olan bir arazi seçmeye büyük özen göstermek zorunluluğu vardır.

Tapınaklar için, kentin, özel koruması altında bulunduğu varsayılan tanrıların alanları, kentin büyük bir kısmını gören en yüksek yerinde yapılmalıdır.

Tuğla, kumlu ya da (deniz) çakıllı kilden ya da ince çakıldan yapılmamalıdır. Kum İçlerinde en iyisi, elde ovuşturulduğunda çıtırdayandır; içinde fazla toz toprak olanı ise yeterince keskin olmayacaktır. Yine, beyaz bir giysi üzerine biraz kum serpip silkeleyiniz; eğer giysi kirlenmez ve üzerine zerrecikler yapışmazsa, kum uygundur. Deniz kumunun kullanıldığı duvarlar sıvandıkları zaman oluşan tuzlu tozlar, yüzeyi bozar. Bu söz günümüzde deniz kumu kullananlara ders olmalı. Tuğlalar, düzgün kuruyabilmeleri için baharda ve sonbaharda yapılmalıdır. Tuğlalar, kullanılmalarından iki yıl önce yapılırlarsa en yararlı olur.

Kereste, sonbaharın başı ile ilkbahar arasındaki zaman arasında kesilmelidir. Yapılarda en uygun olan meşe, karaağaç, kavak, selvi, köknar ve benzeri ağaçlardır.

Tapınakların temelleri, bulunabilirse sağlam zemine kazılıp, yapının büyüklüğünün gerektirdiği ölçüde derine inmeli ve tümü mümkün olduğu kadar sağlam yapılmalıdır. Sağlam zeminin bulunmadığı, derinlere kadar gevşek toprak ya da bataklık bulunan durumlarda, toprak kazılarak temizlenmeli ve yanık kızılağaç, zeytin ya da meşeden oluşan kazıklar kullanarak hazırlanmalıdır. Tapınak hangi yöne bakmalıdır? Bu soruya Vitrivius’un yanıtı şöyledir: Sınırlayıcı nedenlerin bulunmadığı ve seçimin serbest olduğu durumlarda, tapınaktaki heykelin, gökyüzünün batı tarafını görmesi gerektiği ilkesine göre saptanır. Bu, adak ve kurbanlarla sunağa yaklaşanların, tapınağın içindeki heykelin önünde dururken gündoğumu yönünde olmalarını sağlar; böylelikle adakta bulunanlar gökyüzünün güneşin doğduğu yönüne bakarak dua edip, kurban keserken, aynı şekilde tanrıların heykelleri de doğudan geliyormuş, onları izliyormuş gibi görünecektir. Hamamlar için ilk olarak, mümkün olan en sıcak konum seçilmeli yani, kuzey ve kuzeydoğu yönleri dışında bir yön yeğlenmelidir. Özel konutlar için tasarımlarımızın doğru olması bakımından işe başlarken, yapıldıkları ülke ve iklim koşullarını gözetmemiz gerekir. Kışlık yemek ve banyo odaları akşam ışığından yararlanmak için güneybatıya bakmalıdırlar. Yatak odaları ve kütüphaneler, amaçları sabah ışığını gerektirdiğinden doğu yönünde olmalıdırlar ve böylece bu tür kütüphanelerdeki kitaplar bozulmaz.

Altyapıya da özellikle dikkat etmek gerekir; çünkü genellikle dolgu olarak kullanılan toprak sonsuz zararlara neden olabilir. Toprak dolgu, yaz aylarındaki ağırlığını her zaman koruyamaz; kış aylarında, bol miktarda yağmur suyunu emerek, hacim ve ağırlığı arttığından, etrafındaki duvarları patlatır ve dışarıya fırlatır. Yapıldıktan 1-2 sene bozulan yolları yapan üstlenicilerin kulakları çınlasın.

Su bulmak konusunda şu bilgileri verir. Su için araştırmanın yapılacağı en iyi yerler dağlar ve kuzeye bakan yöreler olup, burada bulunan kaynaklar daha tatlı, sağlıklı ve boldur.

Kaynaklar önceden denenmelidir. Açıkta ve serbestçe akıyorlarsa, suyu kullanmak için taşımaya başlamadan önce yörede oturanların vücut yapılarını kontrol ediniz; eğer yapıları sağlam, renkleri taze, bacakları güçlü ve gözleri temiz çıkarsa, kaynaklar tamamen onaylanabilir.

Vitruvius’un mimarlık anlayışı, Rönesans döneminde derin bir etki yaratmış ve sonraki mimarlık teorilerinin şekillenmesine katkıda bulunmuştur. Örneğin, Leonardo da Vinci’nin ünlü ‘Vitruvian Adam’ çizimi de Vitruvius’un insan vücudunun mükemmel oranlarını tanımlayan çalışmalarına dayanmaktadır. Vitruvius’un fikirleri, mimarlık teorisinin temel taşlarından biri olarak kabul edilir ve günümüzde bile mimarlık ve mühendislik alanında ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.

Sözün özü: Bizden 2000 yıl önce yaşamış bu mimar keşke günümüzde olsaydı.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER