İlk not: Büyük Taarruz kutlamalarının ilk günü olan 24 Ağustos’ta Şuhut’a konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Şuhut’un şehitler anlamına” geldiğini söyledi. Öyle yazıp verdiler zahir. Az buçuk Arapçayla uğraşanlar bunun doğru olmadığını, Şuhut’un şehitler anlamına gelecek şekilde ‘bükülmeye’ çalışıldığını bilebilir. Şuhutlu alim Ali Agah Efendi’nin anlattıklarına göre, beldeye Bizanslılarca Cifud denilirken, Müslümanlar tarafından fethedildikten sonra Şuhut’a dönüşmüştür.
***
Neyse, asıl konumuz olan şehitlik kavramına dönersek, bu toprakların tamamının aslında bir nevi şehitlik olduğunu söylemek yanlış olmaz.
“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.”
Her evden mutlaka bir şehit ve gazi olması ve bu durum acıyla karışık büyük bir gurur vesilesi olması ise hangi milletin yüceliğine işarettir? Bu bir başka ülkede de böyle midir bilinmez. Her ülkede vatanın savunulmasına yüklenmiş maneviyat vardır ama Türklerinki kadar değildir diye düşünüyorum.
Biz, bu toprakları yurt yapmak için bir çırpıda yüz binlerce şehit ermiş bir milletiz biz ve hala de kanımızı akıtmaya devam ediyoruz.
Şehitlik dinimizce de en büyük makamlardan birisidir ve şu ayet (Bakara 154) açıkça ortaya koymaktadır:
“Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Bilakis onlar diridirler, fakat siz hissedemezsiniz.”
Orta Doğu ile Avrupa’nın kesişim noktasında yer alan bir ülke olarak stratejik bir konuma sahip bu topaklar kanlı ancak bereketli bir coğrafyanın tam ortasında. Gözlerin hedefte ellerin tetikte olması gerekiyor.
Anadolu Yarımadası’nın büyük bir kısmını kapsayan, çeşitli iklim, doğa ve kültürel zenginliklere sahip bereketli toprakları şereflendiren yüce Türk milleti sahip olduğu zengin kültürel mirasla bu toprakları nakış nakış işlemiştir. Her ne kadar Türklerin bu topraklardaki varlığından rahatsız olan ‘harici ve dahili bedhahlar’ her gün zehir kussa da tarihinde Bizans, Roma, Selçuklu, Osmanlı gibi büyük imparatorluklar önemli rol oynadığı Türkiye, birçok tarihi eser, mimari yapı ve kültürel gelenekleriyle öz vatanını ilmek ilmek dokumaya devam edecektir.
Coğrafi olarak dağlar, ovalar, nehirler ve denizler gibi çeşitli doğal özelliklere sahip olan Türkiye, tarım, madencilik, turizm gibi farklı sektörler için önemli kaynaklara ev sahipliği yapar. Aynı zamanda Akdeniz, Ege ve Karadeniz gibi denizlere sahip olması, deniz ticareti ve turizmi destekler.
Türkiye’nin çeşitli kültürel grupları, dilleri, dinleri ve gelenekleri içinde barındırması, ülkenin kültürel çeşitliliğini zenginleştirir. Bu çeşitlilik, yerel yemeklerden sanata kadar birçok alanda kendini gösterir.
Her ülkede olduğu gibi, Türkiye’nin de bazı zorluklarla karşılaştığı bilinmektedir.
Bu ülkenin savunması sadece fiziksel silahlarla değil, aynı zamanda manevi değerlerle de desteklenmiştir, desteklenmektedir. Türklüğümüzden aldığımız güç, dimimizden aldığımız maneviyatla, bu topraklarda şu düstura sımsıkı sarılmamız lazım geldiğini asla unutamayız:
“Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh.” (Şayet barış istiyorsan savaşa hazır ol.)
Daima ülkemizin yapı taşları olan ordumuzun milletimizin moralini yüksek tutarak, motivasyonlarını artırarak ve birlik duygusunu güçlendirecek adımları atmalıyız.
Ülke her zaman savaşla korunmaz, varlıkla, zenginlikle de korunur. Maneviyatın etkisi bireyden bireye değişebilir ve sadece manevi değerlere dayanmak yetersiz olabilir. Fiziksel hazırlık, teknolojik gelişim ve stratejik planlama da ülke savunması için ayrıca önemlidir. İdeal olanı hem manevi değerlerin güçlü olduğu hem de pratik savunma önlemlerinin alındığı bir denge sağlamaktır.
İşte ülke savunmasında maneviyatın önemini vurgulayan bazı noktalar:
Motivasyon ve Kararlılık: Maneviyat, bireylerin bir amaç için motive olmalarına ve zorluklar karşısında kararlılıkla hareket etmelerine yardımcı olabilir. Vatan sevgisi, özgürlük savunması gibi değerler, askerlerin ve sivil halkın savunma görevine daha büyük bir bağlılıkla yaklaşmalarını sağlayabilir.
Birlik ve İşbirliği: Maneviyat, bir topluluğun bir araya gelmesini ve birlikte çalışmasını sağlayabilir. Ortak bir amaç etrafında birleşen insanlar, daha güçlü bir savunma mekanizması oluşturabilirler.
Moral ve Güven: Yüksek maneviyat, askerlerin ve sivil halkın moralini yükseltebilir. Bu da, bireylerin daha özverili çalışmalarına, risk almalarına ve daha iyi sonuçlar elde etmelerine yardımcı olabilir.
Savaşçı Ruh: Maneviyat, askerlerin ve savunma güçlerinin savaşçı ruhunu besleyebilir. Kendilerini bir geleneğin, bir tarihin parçası olarak hisseden bireyler, daha yüksek bir özveri ile hareket edebilirler.
Gerçek anlamını ve hak ettiği değeri Türklüğün nezdinde gördüğünü bulduğuna inandığım şehitlik, özel bir statüdür. Bu kavram, pek çok kültür ve toplumda farklı şekillerde değerlendirilebilir, ancak özellikle vatan savunması bağlamında şehitlik kavramının oynadığı rol Türk milletinden olanlarda büyük bir öneme sahiptir.
Şehitlik kavram olarak vatanı savunmada önemli roller üstlenir. Bu roller şu şekillerde özetlenebilir:
Motivasyon Kaynağı: Şehitlik, vatan savunması için mücadele eden bireylerin motivasyonunu artırabilir. Bir kişi, vatanı ve milleti için canını feda ettiğinde, diğerleri de onun örneğinden ilham alarak daha fedakar ve kararlı bir şekilde mücadele edebilirler.
Toplumsal Birlik ve Dayanışma: Şehitlik kavramı, toplumu bir araya getiren bir unsurdur. Şehitlerin hatıraları, toplumsal dayanışma ve birlik duygusunu güçlendirebilir. Bu, vatan savunması gerektiğinde toplumun bir araya gelerek güçlü bir cephe oluşturmasını kolaylaştırabilir.
Değerlerin Korunması: Şehitlik, vatanın ve milletin değerlerinin korunması için yapılan fedakarlıkları sembolize eder. Bu, gelecek nesillerin bu değerleri sahiplenmeleri ve korumaları için bir motivasyon kaynağı olabilir.
Tarihi ve Kültürel Miras: Şehitlik kavramı, bir milletin tarihinde ve kültüründe derin bir iz bırakabilir. Şehitlerin hikayeleri, bir toplumun kolektif hafızasında yaşayarak gelecek nesillere aktarılabilir.
Milli Bilinç: Şehitlik kavramı, bir milletin milli kimliğinin bir parçasıdır. Vatan savunması için canlarını veren bireyler, toplumun genel milli bilincini ve kimliğini güçlendirebilir.
Sonuç olarak, şehitlik kavramı vatan savunmasında büyük bir rol oynar. Bu rol, toplumun birliğini ve dayanışmasını güçlendirirken, milli kimlik ve değerlerin korunmasını sağlar.
YORUMLAR