Önümüzdeki birkaç gün sonra Kurban Bayramı’nı kutlayacağız. Kurban nedir ve ne zamandan beri tanrıya kurban etme ritüeli vardır kısaca söz edelim.
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü’ne göre “kurban” sözcük olarak şu anlamları taşımaktadır. 1-Dinin bir buyruğunu ya da bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan. 2-Müslümanlarda kurban bayramı. 3-Bir ülkü uğrunda feda edilen ya da kendini feda eden kimse. 4-Bir kazada ya da bir felakette ölen kimse. 5-Kimi bölgelerde seslenme sözcüğü.
Kurban kesmek ise din buyruğunu yerine getirmek için bir hayvanı keserek etini dağıtmak olarak tanımlanmıştır
Kurban sözcüğünün, Türkçeye Farsçadan, Farsçaya ise Arapçadan geçtiği ve Arapça “krb” (yakın olma)’dan türediği düşünülse de Arapçada -an eki olmayışı nedeniyle, kurban sözcüğünün İbranicedeki “korban” sözcüğünden alındığı kabul görür.
Antik çağlardan beri tanrıları ya da kutsal kabul edilen varlıkları memnun etmek, felaketlerden korunmak ve benzeri amaçlar doğrultusunda özellikle hayvanlar kurban edilmiştir. Kurban etme geleneğinin kökeni binlerce yıl öncesine dayanır. Her ne kadar yazının olmadığı zamanlarda kurban törenlerinin nasıl yapıldığı hakkında kesin bir bilgi yoksa da, yazıyla birlikte kurban ritüelleri hakkında bilgiye sahibi olunmuştur.
MÖ 10.000’de Neolitik dönemde, insanoğlu avcı-toplayıcılıktan tarıma ve hayvanların evcilleştirilmesine geçmiştir. Kimi bilim adamlarınca bu dönemde besi hayvanlarının kurban edilmesinin eski avlanma ritüellerinin bir devamı olarak sürdürüldüğü ve daha sonra kurban törenlerine dönüştüğü söylenir.
Hemen hemen her dinde kurban uygulaması vardır. Çok eski tabiat dinleri ile Mezopotamya, Anadolu, Mısır, Türk, Arap, Hint, Çin, İran ve İbrani dinlerinde yılın belli aylarında dinî törenlerle kurban sunma ve bayram yapma geleneği görülür.
Eski Mezopotamya’da MÖ 4000-MÖ 2000 yılları arasında Asurlularda kesilen oğlak ya da kuzu gibi yavru hayvanların, insanların bütün günahlarını temizleyeceklerine inanılırdı.
Sümerlerde de kurban törenlerine büyük önem verilir, kurban törenleri, görkemli ve süslü tapınaklarda gerçekleştirilirdi. Kurban edilen hayvanların etleri ya ateşte kızartılır ya da tencerede pişirilir tanrıya sunulur ve törene katılanlarca yenirdi.
MÖ. 2000’li yıllarda Anadolu’da Hititler için bayramlar önemli bir yer tutmaktaydı ve kurban sunumları için katı kuralları bulunmaktaydı. Hititler pis olarak kabul ettikleri domuz ve köpeği kurban olarak tercih etmezlerdi. Kurban için tercih edilen hayvanlar genellikle öküz, koyun ve keçiydi. Tanrılar için seçilen hayvanların kusursuz ve iyi durumda olmaları gerekirdi. MÖ 1200’lerde Anadolu uygarlığı olan Frigler’de koyun, boğa ve nadir olarak domuz kurban ediliyordu.
MÖ 3000’lerde Eski Yunanlarda kurban olarak sunulacak hayvanların sakat olmamasına, en iyi ve en kusursuz hayvanlar arasından seçilmesine özen gösterilirdi. Kurban edilen hayvan parçalanır ve çeşitli iç organlar, kemikler ve diğer yenmeyen parçalar (kurnazca) tanrının payı olarak yakılırken, et katılımcıların yemesi için ayrılırdı.
Boğa, inek, koyun (en yaygını), keçi, domuz ve kümes hayvanları ve nadiren diğer kuşlar ya da balıklar kurban olarak sunulurdu.
Erkek tanrılara erkek hayvan, tanrıçalara ise dişi hayvan; gök tanrılara az tüylenmiş ve beyaz, yeraltı ve deniz tanrılarına siyah, ateş tanrılarına ise kızıl/kırmızı renkli hayvanlar kurban edilirdi.
Antik Roma’da evcilleştirilmiş sığır, domuz, keçi ve koyun gibi hayvanları kurban edilir, ancak bu hayvanların beyaz olanları seçilirdi.
Her biri kendi türünün en iyi örneği olan kurbanlıklar temizlenir, çelenklerle süslenir ve öküzlerin boynuzları yaldızlanarak kurban edilirdi. Gök tanrılarına kurban etme gün ışığında ve halkın gözü önünde yapılırdı. Erkek tanrılar için erkek, tanrıçalar için dişi hayvan kurbanlar edilirdi. Törenin ardından ziyafet düzenlenir ve kurban etleri yenirdi.
Türklerde ve İskitlerde
İskitler en prestijlisi at olarak kabul edilen çeşitli hayvanları kurban etmekteydiler. Öte yandan domuz asla kurban olarak sunulmazdı. Türk hakanlarının ölümü üzerine yapılan cenaze törenlerinde; ölen krala öbür dünyada yardım etmesi için karısı, hizmetçisi, aşçısı ve atının da ölüyle birlikte mezara konulduğunu biliyoruz.
Tarihsel olarak ibadet niyetiyle yapılan ilk kurban, Hz. Adem’in oğulları Habil ile Kabil tarafından gerçekleştirilmiştir. Adem ile Havva’dan ilk doğan Kabil çiftçi, kardeşi Habil ise bir çobandır. Aralarında çıkan ihtilafta hangisinin haklı olduğunu anlamak için, Cenâb-ı Hakk’a kurbanlarını sundular. Kabil toprağın mahsulünden, Habil de sürünün ilk doğanlarından ve yağlarından sundu, fakat Rab Habil’in sunusunu kabul etmiş, Kabil’inkinden memnun olmamıştır. Bunu çekemeyen Kabil, kardeşi Habil’i öldürür ki bu ilk cinayettir.
İnsanlık tarihinde en fazla şöhret bulan kurban olayı ise Hz. İbrahim’inkidir. İlk kez Tevrat’ta karşımıza çıkan ve Yeni Ahit ile Kurân’da da yer alan öykü, Kur-ân’da kimi farklılıklar gösterir. İslam inanışındaki Hazreti İbrahim’in kurban kıssası, oğlu İsmail’i, dua edip adak adadığı Allah’a kurban etmesiyle başladığı düşünülen bir ritüeldir. Tevrat’ta geçen bilgilerde Hz. İbrahim’in kurban etmek istediği kişi oğlu İshak’ken, Kur’an’da İshak ya da İsmail olduğuna dair bir bilgi geçmez. Ancak, Kur’an-ı Kerim’de on iki yerde adı geçen Hz. İsmail’den güzel hasletleriyle söz edilmektedir.
Hz. İbrahim’in oğlunun yerine gökten indirilen koçu kurban etmesi ve hicretin ikinci yılında zilhicce ayında meşru kılınan kurbanla ilgili Kur’ân-ı Kerîm’de ayetler vardır. Bakara Suresi, Hac Suresi, Kevser Suresi, Fetih Suresi, Saffat Suresi ve Maide Suresi; kurban ibadetinin önemini vurgular.
Kur’ân’da şöyle buyrulmaktadır: “Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (el-Hac, 22/28)
Yahudilikte kurban canlı ve cansız olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Canlı kurbanlar Musa şeriatına göre kurban edilmesi uygun görülen hayvanları boğazlamak suretiyle sunulan kurbanlardır. İsrailoğulları çölde iken kurbanlar çadırda sunuluyordu. Süleyman Mabedi inşa edildikten sonra sadece orada kurban kesilmesine izin verildi. Tapınak yıkıldıktan sonra, ikinci tapınak inşa edildiğinde kurban törenleri burada yapıldı. Bu gelenek ikinci tapınağın MS 70 yılında Romalılar tarafından yıkılana değin devam etti. İkinci Tapınağın yıkılmasından sonra, kurban geleneği kalktı. Günümüz Yahudiliğinde, bir kişi büyük bir felaketten kurtulur ya da mucize eseri hayatta kalmayı başarırsa bir tavuğu kurban etmesi gelenektir.
Hristiyanlık inancında Tanrı için herhangi bir kurban kesilmez. Çünkü bu inanca göre “kurban” Hz. İsa’nın kendisidir. İnanışa göre Hz. İsa, çarmıhta bütün insanlığın günahları için kendisini kurban etmiştir. Kiliselerde yapılan ekmek-şarap ayini bu kurbanı temsil eder. Kutsal ekmek İsa’nın bedenini, kutsal şarap ise kanını simgeler; şarabın içilmesi ve kutsal ekmeğin yenmesi İsa’nın sembolik olarak yeniden kurban edilmesi, onun bedeninin ve kanının paylaşılması anlamına gelir. Dolayısıyla kurban kesmeye gerek kalmaz. Hristiyanlık, aslında Semavi dinler içerisinde kurbanı sonlandırmış tek dindir.
Kurban Bayramınız kutlu olsun. Sevdiklerinizle birlikte daha nice bayramlara ulaşmanızı dilerim.
YORUMLAR