Bu yıl babalar gününde bana bir fanus içinde çok güzel renkli bir Beta Japon balığı armağan olarak geldi. Aslında 20 yıldan bu yana evde hayvan beslemiyorduk. Çünkü, yavru iken aldığımız ve 12 yıl ailemizin bir bireyi gibi olan hepimizi tanıyan, bizimle birlikte masada yemek yiyip su içen, konuşan ve ölümünden bir gece önce hepimize tek tek gelip hiç yapmadığı halde kendisini okşamamıza izin veren ve sabah kafesinde ölü olarak bulduğum “cincan” adını verdiğimiz muhabbet kuşunun ölümünden sonra bir daha evde hayvan beslememe kararı almıştık. Ama bu kez işin rengi farklıydı. Balık hediye olarak gelince, ona “Tarçın” adını verdik ve kısa sürede evimizin üçüncü bireyi oldu.
Geçenlerde onu izlerken düşünüyordum. Bu güzel canlının suyunu değiştirmesem, yemini vermesem yaşamını devam ettirmesi olanaksız. Hani bir kuş, bir tavşan vs olsa gider belki doğada yaşayabilir. Ama bu balığın böyle bir şansı yok, yaşamı sadece bize bağlı. Sonuçta o bir canlı ve onun yaşamasını sağlamak iyilik yapmaktır. Allah onun rızkını ve yaşamasını sağlamayı bize nasip etti, ne mutlu bize diye düşündüm.
Tarçın daha yeni gelmiş olmasına karşın artık bizi tanımaya başladı. Kimi zaman suyun yüzeyine çıkıp beni incelediğini hissediyorum. Onun sayesinde bu tür balıkların sahiplerini tanıdıklarını, erkeklerini çok kavgacı olduklarını ve tek olarak yaşadıklarını ve daha birçok bilgi edindim. Yani onun da bana bilgi yönünden iyiliği oldu. Bilmediklerimi öğrendim.
Tarçın gibi yalnızca çevresindekilere muhtaç olan ne çok canlı var… Yeni doğmuş bir bebek, engelli bir birey, evdeki bir saksı çiçeği ya da sokak hayvanları… Bence bu tür canlılara emek vermek, iyiliğin en yüce hâlidir.
TDK sözlüğünde iyilik şöyle tanımlanıyor. 1-İyi olma durumu, salah. 2.Karşılık beklenilmeden yapılan yardım, kayra, lütuf, kerem, ihsan, inayet.
İyilik çok geniş anlamlı bir sözcüktür. Bir sokak hayvanına su vermek, aç birini doyurmak, üzgün bir dostu teselli etmek, bir çiçeği koparmak yerine güzelliğini seyretmek… Bunların hepsi iyiliktir. Her insan kadar iyilik çeşidi vardır bu dünyada. İyilik; sınırsız, karşılıksız ve hesapsız bir güçtür. Dünya iyilikle ayakta durur. Etrafınıza şöyle bir bakın, iyi insanların ne kadar çok olduğunu fark edeceksiniz. Kimi zaman insan farkında bile olmadan iyilik yapar. Çünkü iyilik, doğuştan gelen insani bir duygudur.
Eskiden büyükler sıklıkla dünya iyi insanların sayesinde ayakta duruyor derlerdi. Dilimizde iyilikle ilgili birçok atasözü ve deyim vardır. “İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir.” , “İyilik eden iyilik bulur.” gibi. Bu konuyla ilgili çok sevdiğim bir öykü var. Yıllar önce, Avrupa’daki bir ülkede yaşlı bir kadın ciddi şekilde hastalanır. Doktorlar hastalığının tedavisi olmadığını söyler. Ancak bir arkadaşı, İsviçre’de özel bir klinikte bu hastalıkla ilgili araştırmalar yapıldığını ve gitmesini önerir. Kadın büyük umutlarla kliniğe başvurur. Tedavi süreci başlar ve kısa sürede sağlığına kavuşur.
Taburcu olacağı gün, bir görevli gelip hastane masraflarının nasıl ödeyeceğini sorar. Kadın mahcup bir şekilde ne parası ne de sosyal güvencesi olduğunu, ödemeyi yapamayacağını belirtir. Bunun üzerine görevli başhekimle konuşmaya gider. Bir süre sonra geri dönen görevli güler bir yüzle, “hiç merak etmeyin, masraflarınız ödendi,” der. Kadın büyük bir şaşkınlıkla görevliye kendisini başhekime götürmesini ister. Az sonra başhekimin odasına girerler. Masada genç bir adam oturmaktadır. Kadına yer gösterir, gülümser. Kadın heyecanla sorar: “Masraflarımı kimin ödediğini öğrenmek istiyorum.” Genç adam kibar bir söylemle: “Siz ödediniz efendim.” dediğinde kadın iyice şaşırmıştır: “Ne zaman? Nasıl ödedim?” Başhekim gülümseyerek anlatır: “Yıllar önce öğrenciydim. Sabahları gazete dağıtarak harçlığımı çıkarıyordum. Çok soğuk bir kış sabahı size gazete getirmiştim. Beni içeri alıp bir bardak sıcak süt ve bir dilim kek ikram etmiştiniz. O gün yaptığınız iyiliği hiç unutmadım. İçimi ısıtan sadece süt değildi. Ne zaman ki hekim oldum, sizin adınızı hasta listesinde görünce o anı anımsadım. İşte o gün verdiğiniz süt ve kek, bugünkü borcunuzu çoktan ödemişti.” İnanın, yapılan iyilikler bu öyküdeki gibi bir gün mutlaka size fazlasıyla döner.
Sonsöz. Tarihte, mitolojide, söylencelerde, öykülerde ve masallarda iyilerle kötülerin kavgası vardır. Ama hep iyi insanlar hep kazanır ve onlar halkın kahramandırlar. Çevrenizin hep iyi insanlarla dolu olması dileğiyle kalın sağlıcakla.
YORUMLAR