Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Turk

YILMAZ

Geçtiğimiz günlerde Salı Pazarında biraz alışveriş yapmak istedim. Soğuk bir hava olmasına rağmen sessizlik içerisinde nefes almaya çalıştım.

Çok fazla pazar esnafı açık değil toplasan belki sayısı 10’nu geçmez. Alışveriş yaptıktan sonra aracıma aldıklarımı bırakıp tekrar dönmek istedim. Bagajımın kapısını açıp tek tek yerleştirmeye başladım. Aslında hiç adetim değil ama meyvelere bir göz atmak istedim. Mandela poşetini açtım birkaç çürük gördüm, elimi poşetin içerisine attıkça çürüklerin daha çok olduğunu anladım. Poşeti alıp satıcının yanına vardım, nazik bir şekilde gösterdim, “Bunlar ne” dedim, “İstediğin fiyata satıyorsun, arka taraftan bunları koyuyorsun. Şöyle bir empati yap bakalım neler düşüneceksin” diye sordum.

“Özür dilerim beyefendi. Bunlarda bir şey yok, istersen istediğin yerden vereyim” demesi beni şaşırttı. “Yok, teşekkür ederim, istemiyorum” dedim. Arkamı döndüm yürümeye başladım. Koşarak paramı geri verdi ama insanları bu şekilde kazıklamaları hiç hoşuma gitmedi.

Başka bir tezgâha geldim 4 kilo mandalına istedim. Bu arada satıcı ile sohbet etmeye başladık. Bir genç geldi yanımıza, sohbetimizi dinlemeye başladı. Alışveriş yapacak biri diye düşünmeye başladım ama ses yok sadece bizi izliyor ve sessizce bekliyordu.

Satıcıya paramı uzattıktan sonra o genç delikanlı hafif bir gülümseme ile bana dönerek “Merhaba” dedi. “Ben Yeşilçayır’ın oğluyum” dedi. İlk anda anlamadım, sonra kim olduğunu tekrar sorduğumda geçtiğimiz yıl bu günlerde kaybettiğimiz mesai arkadaşım Yılmaz Yeşilçayır’ın oğlu karşımda duruyordu. Önce elimi öptü, bir oğul sıcaklığı ile sonra başladık ayak üstü sohbete.

Tolga’ya sordum, “Ben sizi bugüne kadar hiç görmedim. Siz benim babanızın arkadaşı olduğumu nasıl bildiniz” dedim.

“Biliyorsunuz babamı biz 2 Şubat 2023 yılında kaybettik. Sizi ilk kez babamı mezarda defnederken gördüm. Soğuk bir kış günü olmasına rağmen ailemizin dışından gelenlere baktım defin öncesi ve sonrası. Sizi ilk kez orada gördüm, birkaç kişiye sordum sizi tanıdıklarımdan onlar da ‘babanın iş arkadaşı’ dediler. Neredeyse bir yıl oldu, sizi burada görünce konuşmak istedim” dedi.

İnanın kendimi zor tuttum kendimi ağlamamak adına, belli etmemeye çalıştım. İçimden geçenlere bir kulak verdim.

Ne güzel bir evlat bırakmış Yılmaz Yeşilçayır kardeşim, saygısı, insanlığı, nezaketi, kültürü ve her şeyden önemlisi vefalı oluşu.

İnanın bu karşılaşma beni çok etkiledi çok mutlu oldum Tolga Yeşilçayır’ı tanıdığıma, onu kendi öz evlatlarım nasılsa, ona da öyle bakacağım dedim kendi kendime.

Hiç aklımın ucuna gelmediği bir zamanda böyle tanıdık bir yüzle sohbet etmek gerilere dönüp anıları yaşamak Yılmaz’ı hatırlamak varmış dedim.

Vedalaştık Tolga ile en kısa zamanda buluşmak için. Tolga alışverişe dönerken ben aracıma atladım trafikten uzak bir noktadan evime kadar hüngür hüngür ağladım. Hıdırlık çeşmesine vardığımda aracımı kenara çekip soğuk hava olmasına rağmen yüzümü yıkadım buz gibi su ile.

Kendimden geçmişim, birinin bana bir şey sorduğunu duydum. Sesin geldiği tarafa doğru dönüp baktığımda, “Biz Park Afyona gitmek istiyoruz, nasıl gidebiliriz” dedi. “Siz yabancı mısınız” dedim. “Evet” dedi. “İki kilometre uzaklıkta bak bir bina var, buradan görüyor musun, işte sizin sorduğunuz yer” dedim ve “Şu yolu takip edin oraya varırsınız” diyerek gönderdim.

Bir an olsa da kendime geldiğimi düşündüm bu sohbetle ile. Tekrar aracıma binerek eve doğru ilerdim dualarımla. Kendinize çok iyi bakın, her şey geçiyor bunu asla unutmayın. Allah’ıma emanet olun sevgili dostlarım.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER