3Y

Bu 3Y, başka 3Y..

Benim anlatacağım 3Y, AK Parti’nin yola çıkarken kullandığı ‘3Y ile mücadele edeceğiz; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar’ sloganı değil..

Televizyon, sanat ve siyaset dünyasının renkli ismi Baki Özilhan’ın sıklıkla dile getirdiği 3Y:

Yaşlılık, yalnızlık, yoksulluk..

Özilhan’ın siyaset için değil insanlar için kullandığı bu nitelemeyi ülkelere uyarlarsak, ülkeler yaşlanıp, yalnızlaşıp, yoksullaşamaz mı?

Peki, ülkemiz için uygularsak?

Şöyle..

Türkiye yaşlanıyor; hatta yaşlandı..

Türkiye, yalnızlaşıyor; hatta yalnızlaştı..

Türkiye yoksullaşıyor: hatta yoksullaştı..

Oldu mu 3Y?

***

Bu sorun ve sorunları çözmek iktidarın işidir.

Türk milleti cumhuriyetin yüzün yılında en önemli seçimini yapacak.

Seçimler geldi, kapıya dayandı

Siyasi partiler iktidara gelmek için büyük bir yarış halinde…

İktidarda kalmak ya da gelmek için başa baş bir mücadele var.

İktidara talip olanlar kesenin ağzını hiç kapatmayacaklarının vaatlerini veredursun, mevcut iktidar kesenin ağzını iyice açtı bile..

Tüm bu olup bitenler, iktidarda kalmak ya da iktidarı ele geçirmek için…

Bir gücü elinde tutmaktan ve onu kullanmaktan daha değerli ne olabilir?

Malum, iktidarın her türlüsü çok kıymetlidir..

Ne varki…

Olup bitene bakılınca iktidarı ele geçirme mücadelesinin çok sertleştiğini görebilmek mümkün.

Her türlü iftira, her türlü hakaret artık vaka-i adiyeden sayılıyor.

Seçimlere angaje olup, kendini kaybedecek şekilde kaptıranlar var ki..

İnsanın şöyle diyesi geliyor:

Keşke kendilerini uzaktan seyredebilseler.

***

İçişleri Bakanı ve AK Parti İstanbul 2. Bölge Milletvekili Adayı Süleyman Soylu’nun “Çıkmışlar masanın üzerine, tepiniyorlar. Tayyip Erdoğan gitsin de gitsin diye. Tayyip Erdoğan 14 Mayıs’tan sonra gelecek, biz de sizin üzerinizde tepineceğiz hiç merak etmeyin” demesi…

Muhalif partileri terörle irtibat ve iltisaklı göstermek için kaba ve düşük zekalı montajlar yapılması ve bunun sokaklarda dağıtılması…

Dün, Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilen Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin de vurguladığı gibi “Sahte dekontlar, jipler, olmayan bacanaklar, olmayan görüntüler, fotoğraflar.. Montaj kasetler..”

Ah keşke…

Kendilerini uzaktan seyredebilseler.

***

İktidara muhalefet etmek ve muhalefeti suçlamak demokrasinin ta kendisidir.

Karşılıklı proje yarıştırmak, yeni ufuklar çizmek, kaynakları optimum şekilde kullanmayı vaat etmek, refahı artırmak, çağdaş devletlerle aynı kategoride yer almak için hedef göstermek…

Liste uzun..

Şunu hepimiz biliyoruz, ‘muhalefet yoksa demokrasi de yok.’

Eğer öyleyse, bu dil ne o zaman?

Yapılan hareketler/ hakaretler ne?

Türkiye’yi yarınlara bu üslupla mı taşıyacağız?

Ülkemizin yaşlanmamasını, gençlerin yurt dışına çıkmalarını bu dil mi önleyecek?

Ortadan ikiye bölünmüş, düşmanlaştırılmış bir toplum mu yoksulluğu bitirecek?

Yalnızlaştırılmış bir Türkiye’nin sorunlarını bu üslup mu çözecek?

***

Sorunumuz bu ülkedir.

Derdimiz bu ülkedir.

Yenmemiz gereken 3Y’dir.

Yarın yüz yüze bakacağız.

O halde gaza gelmeye gerek yok.

Baktınız gaza geliyorsunuz…

Şöyle bir durup,kendinizi uzaktan seyredin..