BAYRAM

Müslümanların iki büyük bayramından biri olan Ramazan Bayramını kutladık. Bayramlar sevdiklerimizle, akrabalarımızla ve çevremizle bir araya geldiğimiz zamanlardır.

Bayramlarda insanlar küs ve kırgın olduğu insanlarla ziyaretleri sonucu barışır veya barıştırılır.  Bayramlar, sosyal yönden toplumda kaynaşmayı, birlik ve beraberliği, barışı sağlamaya yardımcı olan günlerdir. Geçmişte bayramların nasıl kutlandığını ve şimdilerde bazı kesimlerde bayramın tatil olarak neden düşünüldüğünü anlamaya çalışacağız.

Geçmişte bayramlardan önce hazırlıklar başlar ve bu hazırlık süreci çok önemli bir duruma gelirdi. Bayram öncesi hazırlıkta, alınacak hediyeler, misafirlere sunulacak ikramlıklar, ziyarete gelen yakınlara verilecek hediyeler planlanırdı. İsim isim kimlere ne alınacağı yazılır ona göre çorap, mendil, iç çamaşırı gibi alınacakların miktarı belirlenir, birkaç yedeği ile bunların maliyeti hesaplanırdı. Aile fertlerine alınacak giyim eşyası, ayakkabı ya da maddi duruma göre temizlenip tamir edilip giyileceklerin planlaması yapılırdı. Bayram ikramı olarak alınacak şeker, kolonya, baklava ve sunulacak yemekler planlanırdı.

Burada en büyük yük maddi olarak babaya hizmet ve hazırlık olarak anneye düşerdi. Bu süreç yorucu ve masraflı da olsa, manevi yönden çok önemli bir süreçtir. Bayram hazırlıkları, ailede diyaloğu, dayanışmayı geliştirdiği gibi, komşular arasındaki birliği,  beraberliği ve diyaloğu geliştirmeye yardımcı olurdu. Komşular bayramda ekmek ve tatlı yapımı için bir araya gelip iş bölümü ve planlama yaparak dayanışmanın en iyi örneğini gösterirlerdi.

Son 30- 40 yıldır bazı kesimlerde, kapitalist düşünce sistemi ile birlikte bayramlar önemsizleşmeye ve tatil gibi düşünülmeye başlanmıştır. Şehirlerimizde yaşayan, kırsal kesimden olmayıp, apartmanlarda yaşayan çekirdek aileler bayramları stresten uzaklaşma ve tatil olarak düşünmeye başladılar. Bu düşünce, iç turizmi canlandırma düşüncesiyle yapılan reklamlarla daha da hızlı bir şekilde aileleri etkileme başladı.

Bu tür sosyal ortamlardan uzaklaşıp, yalnızlaşmaya başlayarak, toplumda birlik, beraberlik ve dayanışma duygusunu yitirmeye başladık.

Bu zamanda kırsal kesimden kopmayan ve şehirlerin kenar mahallelerinde ya da varoşları dediğimiz bölgelerinde oturan insanlar bu geleneklerini sürdürmektedirler. Bu geleneklerin önemini ve ülkemiz için ne anlama geldiğini açmaya çalışacağım.

Toplumsal birlik ve beraberlik günlerini, kapitalizm yıkmaya çalışır, çünkü birlik ve beraberlik kapitalizmin önündeki en büyük engeldir.

Birlik ve beraberlik,  toplumsal dayanışmayı sağladığı gibi insanların ulusal, milli çıkarları adına ortak düşünmesini de sağlamaktadır. İnsanları toplumsal geleneklerinden uzaklaştırıp, yalnızlaştırması kapitalistlerin işine gelmektedir. Etkiledikleri kesimlerde, özellikle maddi durumu iyi olan çekirdek ailelerde bencilliği aşılamaktadırlar. Böylece toplumun bir kesimini ülke sorunları yerine, kişisel çıkarlarını düşünür hale getirmişlerdir.

Bu egoist düşünce, önce vatandaşlık görevlerine karşı gelmeyi, sonra gerektiğinde ülke değiştirmeyi bile düşünür hale getirmeyi sağlamıştır. Maddi imkanı artan kesimler, geçmişteki olumlu düşüncelerine rağmen daha çok maddi imkan adına o düşüncelerinden uzaklaşmaya başlamışlardır. Milliyetçiliği, Atatürkçülüğü ve muhafazakarlığı kapitalist düşüncelerle harmanlayıp yeni oluşumlar ortaya çıkarmışlardır.

Bayramlarımızın ne kadar önemli olduğunu ve geleneklerimizi sürdürmenin toplumsal faydasını anlatmaya çalıştım. Umarım faydalı olur ve bundan sonra tatil yerine bayramlaşmayı tercih ederek büyüklerimizi de sevindirmiş oluruz.

Ülke olarak birlik ve beraberlik içinde kutlayacağımız nice bayramlara erişme dileğiyle,

Sağlıklı ve Mutlu Kalın.