Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Tunca

BÜLBÜL

Bülbülü, gül dalında ağlarken görmüşler.

Neden? Demişler.

Neyin var, niye ağlarsın ey bülbül?

Ben ağlamayayım da kimler ağlasın. Benim sevdam da, güle. Güz geldi, havalar soğudu.

Sevdamın yaprakları bir bir dökülüyor. O ölüyor.

Bende şu küçücük, cılız, çelimsiz vücudumla, güzü bir daha sağ görür müyüm, konuşur ona en güzel şarkılarımı terennüm edebilir miyim bilmiyorum, demiş.

Aradan haftalar geçmiş.

Havalar bozmuş. Etrafta ne gül fidanı kalmış, ne de o yemyeşil ağaçlarla dolu dalında, keyif sürdüğü ağaçlar kalmış.

Her yer gazellerle dolmuş.

Tabiat çırılçıplak.

Artık baharı beklemekten başka çaresi kalmamış.

Bir sabah erkenden kalkmış, kederli kederli o küçücük kanatlarını çırparak dolaşmaya başlamış.

O güzel bahar günlerinde, o sıcak yaz günlerinde, dalına konarak dertlerini anlattığım genç fidanlar yok olduğumu görmüş.

Yüreği pır pır etmeye başlamış.

Acı acı çığlıklar atmaya başlamış.

Neden?

Neden kestiniz, ne istediniz bu körpecik, dostlarımdan, diye çırpınmaya başlamış.

Gül fidanının etrafındaki bu tazecik fidanlar benim dert ortağım diye iç geçirmiş.

Deli deli esen rüzgarda, yapraklarının arasına saklanır beni korurlardı.

Fidanlar, büyüyeceklerdi ve görkemli bir ağaç olduklarında, gövdesinde bana yuva yapacak, komşuluk edeceklerdi.

Bu fidanlar 12 kardeşti…

Boylu poslulardı.

Muhteşem bir ağaç olacakları şimdiden belliydi.

Lanet bir el, onların hayatına son verdi ve beni yapa yalnız bıraktılar.

Bülbül ağlıyordu.

Hiç bu kadar, ızdırap dolu şarkılar söylememişti.

Gözleri, o küçük gözleri yaşlarla dolmuştu.

Fidanlardan kalan kök ve gövdelerine baktı baktı derin bir iç geçirdi.

Olamaz dedi.

Ben bu ellerde yapayalnız yaşayamam.

Gülü de unutmak, fidanlardan kalanları da bir daha görmemek için, başka diyarlara yelken açtı.

12 fidanı toprağa verdiler.

O uzaktan seyretti. Küçücük yüreği ızdıraplar içindeydi.

Bu yazıma anlamlı bir türküyle son veriyorum.

Bizim ele bahar geldi,

Meler kuzular kuzular,

Dağlar çimen çiçek doldu,

Kokar yazılar yazılar.

Duman tüter bacasından

Anasından bacısından

Ayrı kaldık nicesinden

Yürek sızılar sızılar…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER