Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Onat Kafkas

HOCALI KATLİAMI

Otuz iki yıl önceydi. Tarihler 26 Şubat’ı gösteriyordu. Yani dünü. Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında Ermenistan’a bağlı kuvvetler 83 çocuk, 106 kadın ve 70’den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 Azerbaycan Türk’ünü katletti.

Meşhur sloganla konuşmak gerekirse…

Öfkemiz diri, kinimiz bâkidir…

Unutmayacağız!

*

Açık kaynaklar bu olayı şöyle yazacaktı:

Ermeni güçleri 1992 yılının 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece bölgedeki 366’ncı Alayın da desteği ile önce Hocalı kasabasının giriş çıkışını kapattı. Ermeni güçleri, insani yardım konvoylarının ve ateşkes çağrılarının bile dikkate alınmadığı bir şekilde Hocalı’nın sokaklarını kan gölüne döndürdüler. İnsanlar kaçmaya çalıştı ancak çoğu kurtulamadı.

Toplam 613 Türk, yani kardeşim, vahşice öldürüldü. Toplam 487 kişi ağır yaralandı. Bin 275 kişi rehin alındı. 150 kişi ise kayboldu.

Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başları kesildiği görüldü. Hamile kadınlar ve çocukların da maruz kaldığı tespit edildi.

*

Dünyada böylesine insanlıktan çıkma az görüldü. Batı her zamanki gibi tavana bakmayı yeğledi. Ancak böyle yaparak bu ağır insanlık dışılığı gölgeleyemeyeceklerini anlayınca dilleri çözüldü.

Şu sıralar Putin’in hedefinde olan Rus Memorial İnsan Hakları Savunma Merkezi, İnsan Hakları İzleme Örgütü, The New York Times gazetesi ve Time dergisine göre katliam, Ermenistan’ın ve 366. Motorize Piyade Alayı’nın desteğindeki Ermeni güçleri tarafından gerçekleştirilmişti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı Katliamı’nı Dağlık Karabağ’ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı olarak nitelendirdi.

Ayrıca, Karabağ Savaşında Ermeni kuvvetlere komutanlık yapmış eski Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ve Markar Melkonyan’ın aktardığına göre kardeşi Monte Melkonyan, katliamın Ermeni güçler tarafından yapılan bir intikam olduğunu açıklamıştır.

*

Katliam uluslararası arenada soykırımın bir örneği olarak tanınmış ancak, olayın failleri cezalarını çekmiş değildir.

Ermenistan Silahlı Kuvvetleri ve Ermeni gönüllü milislerinin sivil Türklere karşı işlediği vahşi bir soykırım olarak tarihe geçen Hocalı Katliamı, insanlık tarihindeki en karanlık ve vahşi olaylardan biridir ve böylece de hatırlanacaktır. Hocalı Katliamı, acı dolu bir hatıra olarak Azerbaycan ve Türk halkının hafızasında yer edinmiştir.  Bu olayın üzerinin örtülmesine hiçbir Türk izin vermemelidir.

‘Unutulmaz Bir Soykırımın Acı İzi’ olarak Hocalı Katliamı biz Türklerin bağrındaki bir köz gibi durmakta, üstü küllenememektedir. Bu kan yüreğimizde hala akmaktadır.

Bugün, Hocalı Katliamı’nın yıldönümünde, o masum insanların anısını yaşatmak ve benzer trajedilerin bir daha asla yaşanmaması için çaba göstermek önemlidir.

Adeta herkesin herkese düşman olduğu bir coğrafyanın tam ortasındaki Türk devletleri daha sık bir araya gelmeli, kardeşlik bağlarını güçlendirmeli, Orta Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’ya kadar hiçbir soydaşının başına böyle bir felaketin bir daha asla gelmeyeceği şekilde aksiyoner bir tutum içinde olmalı ve bundan bir adım bile geri atmamalıdır.

Ayrıca adaletin sağlanması ve bu tür vahşet olaylarının bir daha tekrarlanmaması için uluslararası toplumun birlikte hareket edilmelidir. Hocalı Katliamı, insanlığın utanç verici bir hatırası olarak kalmaya devam edecek ve gelecek nesillere anlatılacak bir ders olacaktır.

*

Bu arada, olayın tarihsel yönüne de bakmak gerekmektedir. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Doktor Öğretim Üyesi Gürbüz Arslan’ın yazdığı ‘Hocalı Katliamının Tarihsel Arka Planı ve Katliamın Türk ve Batı Basınına Yansımaları’ adlı kitabın girişi, bu konuda tarihe önemli ışık tutmaktadır:

“Rus yönetimi, I. Petro devrinden (1682-1725) beri yakın ilişkiler içerisinde bulundukları Ermenileri kendisine müttefik olarak seçmiş ve ele geçirdiği Azerbaycan topraklarına onları yerleştirme kararı almıştır.

Alınan karar doğrultusunda 1805-1828 yıllarında Azerbaycan’a özellikle de Karabağ bölgesine İran ve Anadolu’dan Ermeniler kitleler halinde göç ettirilmişlerdir. Sadece 1826-1828 İran-Rus savaşı esnasında İran’dan Azerbaycan’a 18 bin Ermeni ailesi gelirken, savaş sonrasında imzalanan Türkmençay Antlaşması’yla Ermeni göçleri daha da artmıştır. Zira antlaşmanın 14. maddesinde İran’da yaşayan Ermenilerin, Azerbaycan’ın Karabağ, Revan (Erivan) ve Nahçıvan Hanlıklarının topraklarına yerleştirilmesi öngörülmüş ve 1828–1830 yılları arasında 40 bin Ermeni, bu topraklara göç ettirilmiştir.

Yine 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda imzalanan Edirne Antlaşması sonucunda da Osmanlı Devleti’nden 84 bin civarında Ermeni, Azerbaycan topraklarına yerleştirilmiştir. Zira uzun süredir ‘vatan edinme’ arayışı içinde olan Ermeniler, sayılarının artmasıyla beraber bu topraklarda kendi vatanlarını kurma yolunda bir hevese kapılmıştır…”

Görüldüğü gibi Türk yurdu olan Karabağ, iki asırlık bir ihanetle Ermenilere verilmeye çalışılmıştır.

Ve nihayet…

Azerbaycan ordusu, 2020 yılında 44 günde topraklarını kurtararak halkın 30 yıllık hasretine son verdi, Türk yurdu Türklere kavuştu.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER