Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Saka

Kentler, küresel iklim değişikliğinden nasıl etkilenecek?

İklim krizi giderek daha görünür hale geliyor. Birçok bölge sellerle boğuşurken, birçok bölge kuraklığın pençesinde kıvranıyor. Ne yazık ki, hızlı kentleşme temel altyapıyı zorluyor, küresel iklim değişikliğiyle bağlantılı daha sık ve aşırı hava olaylarıyla birleştiğinde çevresel tehditlerin etkisini artırıyor. Yaygın çevresel tehditler arasında sel, tropikal siklonlar (kıyı şehirlerinin özellikle savunmasız olduğu), sıcak hava dalgaları ve salgın hastalıklar yer alır.

Şehirlerin fiziksel ve nüfus yoğunluğu nedeniyle, bu tür tehditler genellikle hem yıkıcı mali kayıplara hem de ölümlere neden olmaktadır. Şehirleri bu çevresel tehditlere karşı daha dayanıklı hale getirmek, şehir yetkililerinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biridir ve acilen ilgilenilmesini gerektirir.

Şehirlerin yaşanabilir olması için su, gıda ve enerji gibi kaynaklara ihtiyacı vardır. Kentsel yayılma, mevcut su toplama alanlarını, tarım alanlarını azaltır ve enerji talebini artırır. Teknolojinin daha iyi uygulanması, tarımsal üretkenliği artırabilir ve elektriğin daha verimli iletimini sağlayabilirken, birçok şehir bu kaynakları sürekli büyüyen bir kentsel nüfusa sağlamak için mücadele etmeye devam edecek.

Bu temel gereksinimlerin ötesinde, gelişigüzel büyüme, şehirlerdeki yeşil alanların azalmasını ve yaşanabilirliği olumsuz yönde etkilemesini görecektir. Tatlı su kıtlaştıkça ve verimli topraklar azaldıkça, gıda fiyatları en çok yoksulları vurarak tırmanabilir.

Teknoloji, geleceğin şehirlerinin gelişmesinde ve işletilmesinde giderek daha fazla kullanılacaktır. Singapur’da kullanılan akıllı planlama, güneş enerjisini toplu konutlarda kullanmak için kullanabilir ve ekolojik denge için insan yapımı sulak alanlar yaratabilir. Akıllı mobilite teknolojisi, birçok şehrin başına bela olan trafik tıkanıklıklarını hafifletebilir.

Binaları daha verimli bir şekilde soğutabilen veya daha az kirletici olan araçları çalıştırabilen çevre teknolojilerinin kullanımı da geleceğin daha iyi şehirlerine yol açacaktır. Yalnız yaşayan yaşlanan yaşlıların evlerine sensörler yerleştirmek, onları topluluğa bağlayabilir ve hasta olduklarında veya incindiklerinde yardım çağırabilir.

Şehir planlamacıları ve tasarımcılar, eski güzel günlerde işlerin nasıl daha basit olduğunu gizlice anımsadıkları için affedilebilir. O zamanlar sağlık neredeyse güvenlikle eş anlamlıydı: Tasarım insanların ağırlığını taşıyabilir mi, birisi bariyerin üzerinden geçebilir mi, inşaat malzemeleri toksin içerebilir mi? Ancak günümüzün planlayıcıları ve tasarımcıları için soru daha karmaşık hale geldi: artık sadece tasarımın nasıl yaralanmalara yol açabileceği değil, tasarımın nasıl sağlığa neden olabileceği.

Bu soru, kentsel tasarımın halk sağlığına önemli bir değer katması için önemli bir fırsat getiriyor. İyi bir nüfus sağlığı, gelişen, dirençli kentsel şehirler için esastır ve kentsel tasarımın bunu başarmada bir rol oynadığı giderek daha açık hale gelmiştir. Gerçekleşme, sağlık temalı planlama ve tasarım yönergelerinin, vaka çalışmalarının, önerilerin ve bu alandaki yeniliklerin tanınmasının çoğalmasını sağladı. Yine de sağlığın teşviki ve geliştirilmesini anlama ve kentsel tasarım projelerine entegre etme telaşının ortasında, genellikle bir anahtar soru eksik: Peki ya ruh sağlığı?

Gelişen, dayanıklı, sürdürülebilir şehirlere ulaşmanın bir parçası, vatandaşların potansiyellerini gerçekleştirmelerini, hayatın normal stresleriyle başa çıkmalarını sağlamaktır…

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER