Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Saka

Nüfusun çoğunluğu düşük gelirli şehirlerde yaşıyor

 

 

Kentsel büyüme en fazla Afrika ve Asya’da olacak, onu Latin Amerika ve Okyanusya izleyecek.  Avrupa’daki köklü kentsel alanlarda bile, bu dönemde kentsel nüfus artışı neredeyse %5’e ulaşacaktır. Bu büyüme yalnızca Asya’da giderek daha fazla yoğunlaşan daha fazla megakent (10 milyondan fazla nüfusa sahip şehirler) değil, aynı zamanda özellikle Afrika’da daha orta büyüklükteki şehirler ile sonuçlanacaktır. BM tahminleri, dünya nüfusunun yaklaşık altıda biri olan yaklaşık 1 milyar insanın gecekondu benzeri koşullarda yaşadığı yönünde. 2030 yılına kadar dünya nüfusunun 9 milyara çıkacağı tahmin edilirken, gecekondu benzeri koşullarda yaşayan insan sayısı 2 milyara ulaşabilir.

Her şehrin sosyal eşitsizlikler ve sosyal belirleyicilerin etkisi ile ilgili bir dizi sağlık yükü vardır. Dünya nüfusunun daha büyük bir bölümünün düşük gelirli şehirlerde yaşadığı gerçeği akılda tutulmalıdır. Küresel bir perspektiften öncelik, düşük gelirli ve düşük-orta gelirli ülkelerdeki şehirlerde sosyoekonomik yelpazenin en altındaki birçok insan için sağlık sonuçlarını iyileştirmektir. Ancak ulusal ve kentsel bir perspektiften bakıldığında, ülke ne kadar zengin olursa olsun, kentsel eşitsizliği tanımaya ve tüm şehirlerdeki en yoksul nüfusun sağlık sorunlarını çözmeye ihtiyaç vardır.

Yapılabilecekler şunlar olabilir:

  • Şehir yönetimleri, şehir sağlığı için siyasi bir ittifak oluşturmak için çok çeşitli paydaşlarla birlikte çalışmalıdır. Özellikle şehir plancıları ile halk sağlığından sorumlu kişiler birbirleriyle iletişim halinde olmalıdır.
  • Kentsel çevreyi planlarken, kentsel alanlardaki sağlık eşitsizliklerine dikkat edilmesi, politika oluşturma ve planlama alanlarında toplumun temsil edilmesini gerekli kılarak kilit bir odak noktası olmalıdır.
  • Kentsel çevrede yapılan değişiklikler yoluyla sağlık sonuçlarında kentsel avantaj yaratmak ve sürdürmek için kentsel ölçekte eyleme geçilmeli ve kentsel planlama politikaları için yeni bir odak sağlanmalıdır.
  • Ulusal ve kentsel ölçekteki politika yapıcılar, kentsel sağlık sonuçlarını etkileyen birçok örtüşen ilişkiyi anlamak için bir karmaşıklık analizi yapmaktan fayda sağlayacaktır. Politika yapıcılar, politikalarının istenmeyen sonuçlarına karşı uyanık olmalıdır.
  • Kent sağlığı konusunda etkili eyleme yönelik ilerleme, en iyi şekilde, uygulama ve karar verme süreçlerinin uygulayıcılar tarafından değerlendirilmesi ile desteklenen bir dizi projede yerel deneyler yoluyla elde edilecektir. Bu tür çabalar, uygulayıcıları ve toplulukları aktif diyalog ve karşılıklı öğrenmeye dahil etmelidir.

Kentsel ortamların sağlık sonuçlarını nasıl etkilediğinin ve sağlık yararları üretebileceğinin anlaşılması, bu nedenle, DSÖ tarafından 2010’un Kentsel Sağlık Yılı olarak ilan edilmesinde de kabul edildiği gibi acil bir önceliktir. Bu açıdan bakıldığında iyimser olmak için nedenler var. Sözde kentsel avantaj fikri, kırsal alanların aksine kentsel alanlarda yaşamanın sağlık yararlarını kapsar. Bununla birlikte, ekonomik büyüme ve buna bağlı kentsel genişleme gibi faktörler, sağlık sonuçlarında iyileştirmeler sağlamak için güvenilemez. Sağlık iyileştirmeleri için aktif olarak planlanmalıdır. Sağlıklı Şehirler hareketi bu gerçeği takdir etti ve çok fazla eylem üretti. Bununla birlikte, değerlendirmeler, eylemin arkasındaki modellerin tutarlılığındaki hedefler ve sonuçlar ve sınırlamalar arasında bir boşluğa işaret etti.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER