Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Saka

Spor kenti…

 

 

Zamanımızda ve daha dar anlamda günümüzde birçok belediye başkanı, yönettiği kenti “Spor kenti” ilan ediyor. Bu tanımlama varılmak istenen bir hedef mi, yoksa varılmış, ikmal edilmiş bir gerçeklik mi, yakından bakalım.

Son yıllarda, birçok şehir, yoğun alanlarda yeni spor tesisleri inşa etti veya temalı bir spor bölgesi oluşturmak için mevcut tesisleri destekledi. Bazıları, görünürlük ve tutarlılık sağlamak için bu alanları “spor şehirleri” olarak damgaladı. Özellikle şehirler için yeni turistik alanlar olarak potansiyel değerlerini değerlendirmektedir. Spor ve şehirler arasındaki ilişki kentsel çalışmaların yerleşik bir parçası olmasına rağmen, şu anda şehirlerin spora adanmış temalı alanlarının bu yeni fenomenini açıkça ele alan çok az araştırma var. Önceki çalışmaların eksikliğini gidermek için, temalı kentsel alanların karşılaştırılabilir tezahürlerine ilişkin mevcut literatür, makale için kavramsal bir temel olarak kullanılmıştır.  Spor-şehir bölgelerinin planlanması ve yalnızca mevcut etkinlik tesisleri için uygun markalar olarak kullanılması gerektiği bilgisine henüz haiz değiliz.

Neyse ki spor, en popüler sağlıklı yaşam tarzı seçeneklerinden biri olmaya devam ediyor. Spor ayrıca esnekliği öğretir ve insanları hızla değişen bir dünyada yenilik yapmayı ve uyum sağlamayı öğrenmeye hazırlar.

Dünya çapındaki hükümetler, ulusun profilini küresel olarak yükseltmek için spora stratejik olarak yatırım yapmanın ve yüksek performanslı sporu beslemenin önemini kabul ediyor. Ayrıca aktif yaşama yatırım yapan ve şehir ağlarının ve dinlenme tesislerinin planlanmasında spor altyapısına öncelik veren hükümetler, obezite ve kalp hastalığı gibi günümüzün sağlık sorunlarıyla daha verimli bir şekilde mücadele edebilir.

Bir şehir tasarımcısı olarak bu tarz projelerde aklımıza iki soru geliyor: Bir spor tesisi tasarlarken, şehrin ekonomik bir külfeti haline gelmesin diye, onu en uygun şekilde nasıl kullanabilir ve geleceğe hazır hale getirebiliriz? Ve spor altyapısına yapılan harcamaları içermeyen veya bunlara öncelik vermeyen projelerle uğraşırken, sporu yaratıcı ve uygun maliyetli bir şekilde ve bir spor tesisinin mekansal normlarının ötesinde nasıl dahil edebiliriz?

Birincisi, spor tipolojisi, ekonomik fizibilite ve şehirdeki konumlandırma gibi mekansal hususlarla ilgili olarak sporun çok işlevli, kompakt ve kentsel bir ortamda entegrasyonu. Esnek kullanım, daha akıllı bağlantılar ve program karışımı içeren bir spor tesisi, değişen yaşam tarzı ihtiyaçlarımızla alakalı kalma potansiyeline sahiptir.

İkincisi, kentsel bir buluşma noktası olarak spor. Yaya deneyimini zenginleştiren, halkla etkileşimi ve katılımı teşvik eden ve sporu topluluk kültürüyle harmanlayan sosyal bir buluşma yeri olmak için sporu kamusal alana dahil etmek anlamına gelir.

Üçüncüsü, bir birey için bir spor alanı olarak şehrin kendisidir. Bireyselleştirme ve kendi kendini düzenleyen yaşam tarzları geleneksel spor kompleksi modelinden uzaklaştığında,

Günümüzde spor kulüplerine katılım, fitness stüdyolarına, aktif ulaşım ağlarına ve plazalarda ve parklarda yoga gibi resmi olmayan fitness toplantılarına yer açmaktadır.

Bu açıdan bakıldığında, Afyonkarahisar’a ‘spor kenti’ denilebilmesi zor görünüyor.

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER