Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Semih Tulay

DİNARLI KRAL LİTYERSES

Anadolu’da yakın zamana değin, yaz aylarında başakların tamamen olgunlaştığı tarlalarda ekinler oraklarla biçilirken kadın ve erkeklerin karşılıklı türkü ya da mani söylemeleri geleneği vardı. Bu güzel gelenek tarımda makinaların yoğun olarak kullanılmasıyla artık tamamen ortadan kalkmıştır. Bu geleneğin kökeni Antik Çağ’a değin iner. Aşağıdaki öykü, söz konusu geleneğin ne denli eski olduğunu ve Anadolu’nun kültürel zenginliğini anlatmaktadır.

Günümüzden ortalama 2500 yıl önce Frigya’da adının Kelainai olduğu zamanlarda bugünkü Dinar’da,kenti Midas oğullarından Lityerses (Lithyerses) adında bir kral yönetiyordu. Kimi mitolojik kaynaklarda Lityerses’in Kral Midas ile tarım tanrıçası Demeter’in oğlu olduğundan söz edilir. Kral midesine düşkün oldukça obur bir kişi idi. O, öylesine oburdu ki bir oturuşta üç eşek küfesi yiyecek ile on testi içeceği bitirip sofradan öyle kalkardı.

Lityerses, ilk bakışta halkı için çalışan iyi bir kral idi amma bir de madalyonun öbür tarafı vardı. Lityerses, zengin ve rahat bir yaşam süren Kelainai halkının korku ile karışık sevgisini kazanmıştı. Çünkü, Lityerses, halk arasında“Belalı Hasatçı”olarak ünlenmişti.

Kralın şöyle kötü bir alışkanlığı vardı. Yöresine gelen yabancıları sarayında konuk eder, yedirip içirir yemek bitimine doğru kesinlikle bir şarkı söyletirdi.

Ertesi sabah konuğunu kendisine ait ekin tarlalarından birine götürüp orada adamın ekin biçme işinden anlayıp anlamadığını bile sormadan kendisiyle ekin biçme yarışına girmesini isterdi. Konukların kimileri nezaketen, kimileri korkularından, kimileri de nasıl olsa bir kral ekin biçme işinden anlamaz diye bu isteği kabul ederlerdi. Lityerses ise eli tez olduğundan ve ekin biçme işinde büyük deneyim kazandığından rakiplerini çabucak yenerdi. Yalnız iş bununla kalmayıp sonu kötü biterdi. Çünkü kral, yarışmayı kaybedenin kafasını kesip bedenini ekin demetlerinin arasına saklar, sonra hiç bir şey olmamış gibi sarayına döner ve bir önceki akşam yemeğinde zavallı adamın söylediği şarkının aynısını söyleyerek dalga geçerdi.

Acımaz kralın bu kötü alışkanlığı ünlü kahraman Herakles tarafından cezalandırmasına değin devam etti. O sıralarda Herakles, bir suçtan dolayı cezasını çekmek üzere köle olarak Lidya Kraliçesi Omphale’nin yanında bulunuyordu. Omphale kan dökücü Lityerses’in ününü duymuştu. Herakles’e emir vererek bu zalimin cezasını vermesini istedi. Herakles hemen Kelainai Kenti’ne gitti. Lityerses, herkese yaptığı gibi yabancı konuğunu büyük bir kibarlıkla karşıladı. Önce sarayında yedirip içirdi, sonra onun kim olduğunu bilmeden meydan okuyarak ertesi sabah ekin biçme yarışına davet etti. Yarışmayı kabul eden Herakles, yarışma sırasında kralın boş bulunduğu bir anı yakalayıp kafasını keserek Büyük Menderes Irmağı’na attı. Böylelikle zalim kral cezasını bulmuş oldu.

Ancak, bir süre sonra Kelanai halkı kralın kötü ününü unutup onu kutsallaştırılarak kışın ölüp, yazın dirilen bir bitki tanrısına dönüştürdüler. Kentin hasatçıları ise tarlalarda çalışırlarken sıklıkla Lityerses’in maceralarını anlatan ve onun ekin biçmedeki ustalığını öven “Lithyerse” ya da “Lithyerses” adı verilen şarkıları söylemeye başladılar. Zamanla ekin biçerken şarkı (günümüzün deyimiyle türkü ve mani) söylemek bir gelenek haline geldi.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER