Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Onat Kafkas

MÜHENDİSLİK TARİHÇESİ

Türkçede ne yazık ki hala Arapça sıfatıyla anılan mühendislik, geometri ya da genel olarak bilim anlamına gelen ‘hendese’ sözcüğünden gelmektedir. ‘Mü-hendese’ ise, geometriyi bilen, bilim bilen anlamına gelir. Osmanlı’da mühendislik, sanayi devrimi ile neredeyse eş zamanlı başlamıştır. Sanayi Devrimi ya da Endüstri Devrimi; Avrupa’da 18. ve 19. yüzyıllarda yeni buluşların üretime olan etkisi ve buhar gücüyle çalışan makinelerin makineleşmiş endüstriyi ortaya çıkarmasıyla birlikte, yaşanan gelişmelerin de Avrupa’daki sermaye birikimine katkı sağlamasına ve artırmasına denmektedir. Ancak sonra da eğitime ideolojik yaklaşımlar ve okul avlularını siyasi bahçe yapma çabaları nedeniyle eğitimin özünden uzaklaşılmıştır.

Bir başka neden de mühendisliğin ilk başlarda askeri teknoloji üretmesi ya da kullanması amacıyla oluşturulmasıdır.

Sanayi devriminin İngiltere ekonomisinde ortaya çıkan para ve finans olanaklarının, dokuma ve buhar makineleriyle ilgili tüm teknik buluşların 1758 ve 1791 tarihleri arasında gerçekleşmesini açıklamada birincil argüman olduğu söylenebilir.

Osmanlı’ da bugünkü adı İstanbul Teknik Üniversitesi olan, 1773’te açılan Mühendishane-I Bahr-i Hümayun’un (deniz mühendisliği) kuruluşu ile başlar. İlk adı ‘Mühendishane’ olan bu üniversite ulusal tarihimizin ilk üniversitesidir.

  1. Abdülhamit devrinde büyümeye devam eden bu üniversite, III. Selim döneminde 1795’de adı Mühendishane-I Berr-I Hümayum (kara-inşaat mühendisliği) olmuş ve bir kanunnameye bağlanmıştır. Bu kanun; üniversitenin kurulduğu dönem koşulları içerisinde oldukça modern ve detaylı bir üniversite kanunudur.

Techno Mühendislik’e ait technomuhendislik.com adlı sitede mühendislikle ilgili yazılan aşağıdaki yazı fikir oluşturma açısından ufuk açıcı olabilir:

TÜRKİYE’DE MÜHENDİSLİĞİN TARİHÇESİ

Nesilden nesile aktarılacak olan mühendislik bilgilerinin yaratıcılık araştırma ile ilgili teknikler ve oluşan problemleri kendi kendine çözme yöntemleri ortaya çıkmaktadır. 1800’lü yılların ilk çeyreğinden itibaren Türkiye’de mühendislik eğitimine önem verilmiştir. Başladığı günlerde çok fazla ilgi görmesede 1940 yılların gelmesiyle birlikte ve 1960 yıllardan itibaren okulların yeniden açılmasıyla mevcut mühendislik alanlarındaki dalların geliştirilmesine ve bir düzene oturtulmaya başlanmasına sağlayıcı faktörler elde edilmiştir.

Türkiye’de Mühendislik, dünyanın birçok ülkesinde de olduğu gibi mesleki açıdan bir ünvandır. Türkiye’de askeri mühendis yetiştirmeyi hedefleyerek açılmış olan İstanbul Teknik Üniversitesi’nin temeli Bahri Hümayun’un kurulmasıyla başlamıştır. Daha sonrasında 1839 yılında Nafiya Nezareti kurulmuş 1867 yılında da ilk 30 mühendisini yetiştiren mülki mühendisi ve İslahiye Sanayi mektebi açılmıştır. 1883’te sivil hizmet ihtiyacını karşılamak için Hendesei Mülkiye mektebi mühendis yetiştirmek amacıyla açılan diğer okullardan biridir.

Yüksek mühendislik mektebi ise 1909 yılında Nafiye Nezareti ne bağlı açılmış olan bir okul unvanını almıştır. 1910 ile 1928 yılları arasında Türkiye’de 237 adet mühendis mezun olmuştur. Cumhuriyetin kurulması ile birlikte 1926 yılında İstanbul Darülfünun Fen fakültesine bağlı kurulmuş olan makina ve elektrik enstitüsünde bu alandaki mühendislik eğitimlerine başlanmıştır.

Çok eski tarihlerden itibaren büyük uygarlıklar da mühendisler ile hükümdarların yakın temasta olduğu ile beraber çok önemli mevkilere getirildikleri bilinmektedir. Mühendisler insanlık için yararlı olabilecek olan doğanın sunmuş olduğu tüm malzemeleri kontrol altına almaya çalışırlar. Mühendislik tarihine baktığımızda Mezopotamya zamanından beri Dicle ve Fırat arasında yapılan bölgedeki çalışmaların etki ettiği söylenmektedir.

Tarihleri sürekli merak edilen Sümerler dünyaca bilinen ilk mühendislik çalışmalarını inşa eden toplum olarak bilinirler. İlk mühendislik çalışmalarının Babiller ve Asurlular zamanında ortaya çıkan eserlerle yapıldığı bilinmektedir. Günümüzde inşaat kanunlarına baktığımızda Babil kralı Hammurabi tarafından derlenen kanun tasarısının geçerli olduğu bazı maddeler karşımıza çıkmaktadır.

Uygarlıklara baktığımızda ilk planda inşaat uzmanları eski mısırlılar tarafından çıkmıştır. Türkiye’de ise mühendislik tarihi 1773 yılında açılmış olan Mühendishane olan Bahri Hümayun’ un kurulması ile birlikte başlayan ve Mühendishane olarak ilk üniversite özelliğini taşıyan bugünkü adıyla İstanbul Teknik Üniversitesi’dir. Türkiye’de Mühendislik Tarihi, birçok kavramı da içinde barındırmaktadır.

MÜHENDİSLİK EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

İstanbul Teknik Üniversitesi, kurulduğu dönem koşullarına bakıldığında o dönemin en modern ve kapsamlı üniversite kanunlarından bir tanesi olan inşaat mühendisliği kanunnamesi ile kurulan ilk mühendislik alanındaki derslik olma özelliğini taşımaktadır. Mühendislik üniversitelerin tarihi tanzimat dönemi ile birlikte başlamıştır.

Mühendislikle ile ilgili olarak belirlenen eğitim prensipleri üç basamaklı şekilde benimsenmiştir. Bunun için kurulmuş olan yedi kişilik bir meclis vardır. Osmanlı tarihinde Darülfünun olarak geçen mühendislik üniversiteleri terim ve anlam itibari ile batılı ülkelere ayak uydurmak adına 1933 yılında İstanbul Üniversitesi olarak değiştirilmiştir. 1934 yılında yeni çıkarılan talimatname ile yeni esaslara göre belirlenen üniversite kanunnâmesinde mühendislikle ilgili birçok detaya yer verilmiştir.

Mühendislik eğitimi ile ilgili belirlenen amaç bireylerdeki tasarım yeteneklerinin geliştirilerek ve tasarıma ait sorunların çözümlenmesi yolunda nitelikli mezun öğrenciler yetiştirilmesidir. Mühendislik alanında lisans ve yüksek lisans eğitimlerini de önem verilmektedir. Bu dalda okuyan öğrenciler için zihinsel ve kişisel kabiliyetlerini mevcut bulunduğu noktadan en yüksek seviyeye çıkartmak ve alanında bilgi sahibi mezunlar ve bilim adamları yetiştirmek için her türlü araştırma ve eğitimlerin verilmesi mühendislik eğitimi veren üniversitelerin temel görevleri arasına girmiştir.

MÜHENDİSLİK EĞİTİMİNİN AMACI

Mühendislik okuyan öğrencilerin ezbere dayalı bir sistem içerisinde olmaması gerekmektedir. Üniversite ve sanayi işbirliği ile birlikte verilecek olan eğitim de mühendislik ve endüstriyel alandaki problemlerin çözümü ile ilgili yorum yapabilme ve beceri kazandırma konusunda faaliyet gösterilmesi gerektiği hedeflenmiştir.

Mühendislik alanında yapılan farklı kurum ve kişiler tarafındaki araştırmaların sonucunda bazı ifadeler ön plana çıkmıştır. Mühendislik alanlarının bilimsel bir bilgiye dayanması gerektiği ve meslek olarak icra edecek olanların bulunduğu şartlardaki sosyo ekonomik güçleri yönlendirmesi ve medeniyetin gelişmesine direk katkıda bulunması hedeflenmiştir.

TÜRKİYE’DE MÜHENDİSLİĞİN GELİŞİMİ

Türkiye’deki mühendis yetiştiren firma okulların içerisine 1943 yılında Yıldız Teknik Okulu eklenmiştir. 1958 ve 1959 öğretim yıllarında ise gece eğitimleri verilerek akşam teknik okulları açılmıştır. Tarihi kronolojisine baktığımızda 1969 yılı devlet mühendislik mimarlık akademisi, 1982 senesinde Yıldız Üniversitesi 1992 senesinde de Yıldız Teknik Üniversitesi adını alarak mezun vermeye devam etmiştir.

Amerika dışında kurulan ilk yüksekokul konumunda olan Robert koleji 1863 yılında İstanbul’da kurulmuş ve 1912 yılında ise mühendislik lisansı verilebilecek okul olarak yetki verilmiştir. Mühendislik alanında Türkiye’de elektrik mühendisi olarak ilk mezun 1925 yılında verilmiştir. Robert Kolejinin adı 1973 yılında Boğaziçi Üniversitesi olana kadar yaklaşık 314 adet Türk elektrik mühendisi mezun olmuştur.

1950 yılından sonra Türkiye’de Amerika üniversite modelinin yansıtılması hedeflenerek teknokrat kargo yetiştirmek adına atılımlar yapılmıştır. 1955-1963 yılları arasında Türkiye’nin en eski üniversitelerinden dördüncüsü olarak kabul edilen Karadeniz Teknik Üniversitesi kurularak dört fakülte ile eğitim öğretimine başlamıştır. Batılı ülkelerden farklı olarak Türkiye’de yapılan mühendislik programlarında yaşanılan bazı sorunlardan ve uygun formasyon da olmayan eğitimlerden dolayı mühendislik alanında öğrenci yetiştirilmemesine sebebiyet veren durumlar hasıl olmuştur.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER