ANLAMAK

Atatürk’ü anlamak için biraz saygı duymak yeterlidir. Saygı duyduğunuz zaman onu araştırabilir, doğruları görebilirsiniz. Saygıyı herkes için göstermelisiniz ki insanları doğru anlamayabilelim. Türk toplumunda, az gelişmiş toplumların özelliği olan fanatizm etkili olmaktadır. Sorgulamak ve yargılamak adına bir çaba sarf etmek yerine, inandığımızı düşündüğümüz kişi ya da düşüncenin söylediğine, saplantılı olarak katılmayı tercih ediyoruz. Atatürk’ü anlamayanların sorunu da onu araştırmak yerine, kendilerini Osmanlıcı, muhafazakar ve cemaat ya da tarikatçı gibi gören bazı kesimlerin Atatürk’ü din düşmanı göstermeleridir.

Laikliği dinsizlik gibi görenler, Fatih sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra Galata Cenevizlilerine verdiği Ahidname’sinde, İstanbul’da yaşayan azınlıkların dini vecibelerini, ekonomik yaşantılarını yerine getirmeleri ve vatandaşlık hak ve hürriyetlerinin korunması, toplum barışının tesis edilmesi için yayınladığını, bunun laiklik anlayışından yüzyıllar önce laikliğin uygulanışı olduğunu araştırmalıdırlar.

Mustafa Kemal Atatürk’ü, dinsizlikle suçlayanlar, Kuran-ı Kerimin daha iyi anlaşılması için 1925 de Elmalı Muhammed Hamdi Yazır’a tefsir ettirdiğini bilmiyorlar mı? Tabii ki biliyorlar. Anlamak istemeyişlerinin sebebi, vatandaşın okuyup öğrenmeden kendilerine inanmalarıdır. Bunun içinde hala inançlı insanları, bir yerlere bağlanmaya yönelterek, araştırıp öğrenmelerini engellemeye çalışmaktadırlar.

Bu insanlar “Kurtuluş Savaşını Keşke Yunanlılar kazansaydı, kaybeden Osmanlı Devleti oldu” diyorlar. Söylemek istedikleri, ‘Osmanlı padişahı ve hilafet kalsaydı da ülke işgal altında olsaydı daha iyiydi’ demektir. Hangi aile veya sülalenin, kurtuluş savaşında şehit bir atası yoktur! Savaştan kaçan, Türk olmayan Ermeni, Yahudi kökenlilerle, zenginliğini kaybetmek istemeyen Osmanlı vatandaşların ailelerinde şehit yoktur. Yani Türk olan her ailede atalarımız, tüm varlıklarıyla kurtuluş savaşına katılmıştır. Durum böyleyken savaşı keşke Yunanlılar kazansaydı diyenlere inanmak, Ülkenin işgalini ve tecavüzleri kabul etmektir. Hiçbir Türk Vatandaşı bunu kabul etmez ve edemez.

İslam ülkeleri içinde, en gelişmiş kişi hak ve hürriyetlerini uygulanan ülke Türkiye’dir. Eğer birilerine biat etmek yerine, Kuran-ı Kerimi okuyup anlayarak, peygamber efendimizin yaşantısını ve hadislerini incelersek doğruyu daha iyi göreceğimizi düşünüyorum.

1918-1938 Yılları arasında söylediği sözlerin ve çıkarmak istediği ya da çıkardığı yasaların doğruluğunu bugün görmekteyiz. Atatürk bize ilim ve fende batıyı hedef göstermiş, kültürde ve tarihte, milli kültüre ve milli tarihe sahip çıkmayı önermiştir. Cumhurbaşkanlığı döneminde, partini, paranın ve bazı kuruluşların amblemlerinde Bozkurt’u kullanmasının nedeni milli tarihimize sahip çıkılması gerektiğini göstermek içindir.

Atatürk’ün mülteci politikasında, anadili Türkçe olmayanlar müstakil mahalle kuramaz, işçi ve sanatçı kümesi oluşturmaz. Türk soylu olmayanlar istedikleri yere yerleşemezler. Ecnebilerin bir belediyedeki nüfusu yüzde 10’u geçemez (Resmi Gazete, 21 Haziran 1934 tarihli nüshası.) Bu kanun, coğrafi konumumuzdan dolayı, başımıza gelebilecek mülteci akınlarının, önceden öngörülmesi sebebiyle çıkartılmıştır. Bu kanunun çıkarılmasının amacı, 80 yıl sonra, bugün açık bir şekilde görülmektedir.

Atatürk Haftasında bugün de, daha önce değinmediğimiz konuları ele almaya çalıştık. Toplum olarak, Mustafa Kemal Atatürk’ü araştırıp daha iyi anlamaya ihtiyacımız var. Savaş zamanı bile yüzlerce kitabı okuyup, kitaplar yazabilmek, kendisini tamamen ülkesine adayacak nadir insanların yapabileceği bir şeydir. Bu nedenledir ki Atatürk birçok mazlum ülkenin de önünü açarak bağımsızlıklarını kazanmalarını sağlamıştır. Birçok ülkede yüzyılın lideri ve önderi olarak kabul edilmektedir.

Ülkemizde de Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün daha iyi anlaşıldığını görmek umuduyla,

Sağlıklı ve Mutlu Kalın.